Kullanıcı Oyu: 3 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

ÇINARALTI MECMUASI ÜZERİNE

Halk Fırkasından olmayan insan sayılmadı

Bir tehlikeydi millete hürüm demek bile

Kurduktu altı ok ile tek fırka sistemi

Mehtaba çıkmışız gibi tek kürek ile.

Hüseyin Rıfat IŞIL

1940'lı yıllar sosyal ve siyasî hayatımızda pek çok hareketliliğin yaşanmasının yanı sıra, fikir ve edebiyat tarihimiz açısından da önemli yıllar olmuştur. Tek Par­ti yönetiminin İkinci Dünya Savaşı nedeniyle Almanya ile Sovyetler Birliği arasın­da izlediği denge politikasına bağlı olarak, bu dönemde ülkemizde çeşitli dünya görüşlerinin savunulduğu pek çok mecmua yayımlanmıştır. Nilgün Gürkan, Türkiye'de Demokrasiye Geçişte Basın 1945-1950 adlı çalışmasında bu konu ile ilgili olarak şu yorumu yapmıştır.

"(….)Bu dönemde sol ve sağ eğilimli yeni yayın organları da ortaya çıkmıştır. Ancak gazete ve dergilerdeki bu çeşitlenme, düşünce yelpazesindeki genişlemeye denk düşen çoğulcu bir basın ortamı ile ilgili değildir. Siyasal iktidar, savaş sırasında izlediği denge politikasının bir gereği olarak bunların yayınlanmasına izin vermiştir. "

Adımlar, Akbaba, Bağ, Bozkurt, Büyük Doğu, Çığır, Çınaraltı, Ergenekon, Hamle, Hareket, İnsan, Millet, Orkun, Servet-i Fünûn(Uyanış), Ses, Tanrıdağ, Ülkü, Varlık, Yeni Adam, Yurt ve Dünya, Yücel, Yürüyüş... bu dönemde neşredilen belli başlı mecmualar olarak sıralanabilir.

Fikir ve edebiyat tarihimizin bu devresinde, 1960'lı yıllarda gittikçe belirginleşecek olan fikrî kamplaşmaların ilk belirtileri görülmeye başlar. Bu kamplaşmalar da, farklı dünya görüşlerinin savunulduğu fikrî ve edebî muhitlerin ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır.

Türk edebiyatında bir galat-ı meşhur olarak Beş Hececiler diye adlandırılan edebî grubun iki mühim siması olan Yusuf Ziya Ortaç ve Orhan Seyfi Orhon, yayımladıkları eserler ve mecmualar ile dönemin Türkçü-milliyetçi edebî-fikrî mu­hitlerinin hareketli isimleri olarak karşımıza çıkarlar."Yayım hayatımızda Yusuf Ziya ve Orhan Seyfi'den daha çok mecmua çıkaran iki ortak, iki bacanak ve iki dost şâir yoktur. "

Orhan Seyfi ve Yusuf Ziya'nın birlikte çıkardıkları mecmuaların en önemlileri bir siyasî-mizah mecmuası olan Akbaba ve haftalık Türkçü Fikir ve Sanat mecmuası olan Çınaraltı'dır. Biz bu makalemizde 1940’lı yılların en çok okunan fikir ve sanat dergilerinden biri olan Çınaraltı'yı ana hatlarıyla değerlendirmeye çalı­şacağız:

(Tonga, Necati, Çınaraltı Dergisi Etrafında Oluşan Edebî Muhit, Gazi Ün. Sos. Bil. Ens.,

 

Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ank., 2004, s.319)

ÇINARALTI MECMUASI ÜZERİNE

Çınaraltı Mecmuası

Eşcâr-ı bağ hırka-i tecride girdiler

Bâd-ı hazân çemende el aldı çenârdan

Baki

İkinci Dünya Savaşı'nın bütün şiddeti ile devam ettiği günlerde Gaspıralı İsmail Bey'in Dilde, Fikirde, İşte Birlik sloganı ile yayın hayatına atılan Çınaraltı, Orhan Seyfi Orhon ve Yusuf Ziya Ortaç'ın birlikte çıkardıkları haftalık Türkçü, fikir ve Sanat mecmuasıdır. Çınaraltı mecmuası, bazı aralıklarla 9 Ağustos 1941-9 Haziran 1948 tarihleri arasında 161 sayı neşredilmiştir.

Çınaraltı dergisinin ismi, Ziya Gökalp'in Küçük Mecmua 'da yayımladığı Çınaraltı adlı makalesinden mülhemdir. Gökalp, bu makalesinde Türk kültürü ve me­deniyetini ana hatlarıyla değerlendirmeye çalışmıştır. Çınaraltı ismi, Ziya Gö­kalp'in yazısının içeriğinden de anlaşılacağı üzere kültürel milliyetçiliği semboli­ze etmektedir. Orhan Seyfi ve Yusuf Ziya da, dönemin diğer Türkçü dergileriyle muhteva ve kalite itibariyle farklılık gösteren dergilerine, kültürel milliyetçilik an­layışlarını yansıtan bu sembolü isim olarak vermişlerdir diyebiliriz. Çınaraltı mecmuası, yayımlandığı dönemde Türkçülük ve milliyetçilik idealini benimseyen fikir ve sanat mecmualarının başında gelir. Çınaraltı, yayın hayatı boyunca bu idealden sapmamış ve yayın politikasını da bu mihver üzerine inşâ ederek kendi­sini haftalık Türkçü Fikir ve Sanat mecmuası olarak nitelendirmiştir. "Çınaraltı, Türk kültürünün, Türk tarih ve medeniyetinin çeşitli coğrafyalardaki varlığı ile meşgul olmayı milliyetçilik anlayışının temeli saymıştır. "

Finansmanının En ver Paşa'nın Türkçü kardeşi Nuri Killigil tarafından sağlan­dığı çeşitli kaynaklarda belirtilen Çınaraltı mecmuası; yayımlandığı dönemde Gökbörü, Bozkurt gibi sert üsluplu Türkçü-milliyetçi dergiler ile kıyaslandığında, ılımlı-kültürel milliyetçilik fikri ve din mefhumuna bakış açısı sayesinde geniş kit-. İtleri milliyetçilik ülküsü etrafında birleştirmeyi başarmıştır.

Mecmuanın ilk sayısındaki Orhan Seyfi Orhon 'un İdeal isimli baş makalesi, değerlendirmeye çalıştığımız mecmuanın idealini göstermesi bakımından önemli­dir, Orhan Seyfi'nin bu makalesinde işaret ettiği ideal, Türkçülük ve milliyetçilik­tir. Çınaraltı mecmuasında bu dünya görüşleri ile ilgili pek çok fikrî makale kale­me alınmıştır. Özellikle incelediğimiz mecmuanın ideologu olarak nitelendirebile­ceğimiz Emekli General Hüseyin Hüsnü Emir Erkilet ile Orhan Seyfi Orhon ve Yu­suf Ziya Ortaç 'm mecmuada neşrettiği fikrî makaleler önemli yekûn tutmaktadır.

"Çınaraltı, yayın hayatına başlarken Türkçü bir dergi hüviyetinde olmakla be­raber daha sonraki yıllarda biraz da siyasî iktidarın Türkçüler üzerindeki baskı­larının tesiri ile zaman zaman Türkçülüğü savunur duruma geçtiği halde, zaman zaman da bu fikriyatın tamamen dışında tarafsız bir dergi hüviyetine bürünmüştür.

Çınaraltı dergisinin çok zengin bir yazar ve şâir kadrosu vardır. Dönemin önemli yazarlarının pek çoğu Çınaraltı dergisinde yazı ve şiirlerini yayımlamış­lardır.

Orhan Seyfi Orhon ve Yusuf Ziya Ortaç başta olmak üzere Edip Ayel, Hüseyin Hüsnü Emir Erkilet, Ali Canip Yöntem, Halide Nusret Zorlutuna, Şükûfe Nihal, Hüseyin Namık Orkun, Mustafa Hakkı Akansel, Peyami Safa, Nihal Atsız, Zeki Velidî Togan, İbn'ül Emin Mahmut Kemal İnal, Enver Behnan Şapolyo, Ahmet Caferoğlu, Behçet Kemal Çağlar, Faruk Nafiz Çamlıbel Halit Fahri Ozonsoy, Fazıl Ahmet Aykaç, Halil Nihat Boztepe, Besim Atalay, İsmail Hami Danişmend, Zeki Ömer Defne, Ali İzzet Özkan, M.Kaya Bilgegil, Tarık Buğra, Mehmet Çınarlı, Gültekin Samanoğlu... Çınaraltı'nda yazı ve şiirleri yayımlanan belli başlı isimlet olarak sıralanabilir.

Çınaraltı dergisi, yayımlandığı dönemdeki diğer dergiler içerisinde zengin muhtevası ile de dikkat çeker. Dergide fikrî makalelerin yanı sıra edebiyat, dil, kültür, çeşitli sanat dalları ve ilgi alanlarıyla ilgili pek çok yazı kaleme alınmış

Tefrika roman, hikâye, edebî tenkit, gezi yazısı, biyografi, hatıra... gibi edebi türlerde dönemin mühim simalarının kaleme aldıkları yazılar da dikkat çekmektedir. İncelediğimiz mecmuanın bünyesinde 59.sayıdan itibaren Çınaraltı Neşriyat adı altında bir yayınevi kurulmuş ve Yusuf Ziya'nın Beşik, Orhan Seyfi'nin Dün Bugün, Yarın, Hüseyin Namık Orkun 'un Yeryüzünde Türkler ve Millî Türk Efsane­leri ile Halide Nusret Zorlutuna'nın Yayla Türküsü adlı eserleri bir seri olarak ya­yımlanmıştır. Çınaraltı; çeşitli yayın dönemlerinde Atatürk, Ziya Gökalp, Nama Kemal, Ahmet Haşim, Ömer Seyfettin ve İstanbul'un Fethi için özel sayılar neşretmiştir.

Çınaraltı mecmuası, şiire oldukça önem vermiştir. Mecmuanın şâirler kadro­sunda tanınmış, güzel şiirler yazan usta şâirler olduğu gibi yeni yetişme temayülü gösteren isimler de yer almıştır. Değerlendirmeye çalıştığımız mecmuada, Orhan Seyfi ve Yusuf Ziya gibi mecmuanın önde gelen iki isminin çok az şiir yayım­laması dikkat çeker.(Çınaraltı mecmuasında Orhan Seyfi 11, Yusuf Ziya 8 şiir neşretmiştir.)

Mecmuanın şâirler kadrosu içerisinde en dikkat çekici isim hiç şüphe yok Edip Ayel'dir. Çınaraltı, Edip Ayel'in Türkçe şiirlerini yayımladığı ilk mecmua ve incelediğimiz mecmuada en çok şiiri yayımlanan isim de Ayel'dir. Ayel, Çınaraltı'nın dördüncü sayısında kendisiyle yapılan konuşmada şiir anlayışını divan şiiri üzerine inşâ ettiğini, neo-klâsik şiirler yazdığını ve amacının "gazeli dönemin zevkine göre yaşatmak" olduğunu belirtmiştir.

1938 yılında Fransa'da düzenlenen bir şiir yarışmasında birincilik kazanan ve Gammes ve Sagesse adlarında Fransızca iki şiir kitabı bulunan Edip Ayel, Çınaraltı mecmuasında yayımladığı neo-klâsik şiirlerde aruzu çok başarılı bir şekilde kullanmış, gelenekten faydalanma noktasında Çınaraltı mecmuası çevresinde yetişen genç nesle örnek olmuştur.

Edip Ayel, edebiyatımızda o zamana kadar karşılaşmadığımız bazı nazım şekillerini (Rondel, Rondeau, Triolet, Villanelle, Iambos, Pantum...) ilk kullanan isimdir. Ayel, incelediğimiz mecmuadaki şiir üzerine kaleme aldığı makalelerle de şiir yazmakla kalmayıp, şiir teorisi üzerine düşünen bir şâir olduğunu göstermiştir

Çınaraltı mecmuasında Edip Ayel'in dışında Halide Nusret Zorlutuna, Şükûfe Nihal, Fazıl Ahmet Aykaç, Halit Fahri Ozansoy, Faruk Nafiz Çamlıbel, Mithat Ce­mal Kuntay, Halil Nihat Boztepe... gibi usta isimler şiir vadisinde oldukça başarılı örnekler vermişlerdir. Ayrıca Dündar Akünal, Halim Yağcıoğlu, Zafer Arıkbağ, Mehmet Çınarlı, Fevzi Halıcı... gibi pek çok genç şâir Çınaraltı mecmuasında şiirlerini yayımlamış ve edebiyat âlemine adım atmıştır. Böylece Çınaraltı mecmuası çevresinde; aynı dünya görüşünü savunan, pek çok usta ismin destek verdiği ve gençlere de kucak açan bir fikrî ve edebî muhit oluşmuştur. Mecmuanın genç şâirlerinden Fevzi Halıcı, daha sonra yayımladığı Parlamenter Şâirler adlı çalışma­sının giriş bölümünde Çınaraltı mecmuasının bu özelliğine değinmiştir.

"(...)İstanbul Üniversitesinde Kimya Yük. Müh. tahsilimi yaparken aşağı yuka­rı her gün Çınaraltı dergisine uğrar, yeni yazdığım şiirlerimi verir, başta Orhan Seyfi Orhon, Yusuf Ziya Ortaç üstatlarım olmak üzere zamanın şöhretli şair ve yazarlarının edebiyat, sanat konularındaki sohbetlerini, hatıralarını can kulağıyla dinler, miktarımca nasibimi alırdım. 1940'lı yıllarda Çınaraltı dergisi özellikle bizim gibi genç şairler için bir akademik olacaktı. "

İlk şiirleri Çınaraltı'nda yayımlanan ve daha sonra Hisar topluluğunun en önemli isimlerinden olan Mehmet Çınarlı da, Sanatçı Dostlarım adlı hatıra kitabında Çınaraltı mecmuası ile ilgili olarak Fevzi Halıcı'nın görüşlerine benzer değerlendirmelerde bulunarak, sanat hayatında ilk başarı heyecanını ve ilk büyük sevincini Çınaraltı sayesinde tattığını belirtmiştir.

1940'lı yıllarda Orhan Veli ve arkadaşları tarafından ortaya konulan Garip şi­ir hareketine karşı ilk tepkiler (çoğunlukla Akbaba mecmuası ile ortak hareket edilerek) Çınaraltı mecmuası çevresinde oluşan edebî muhit tarafından ortaya konulmuştur. Akbaba ve Çınaraltı mecmualarında Garip şiir hareketine karşı pek çok edebî tenkit kaleme alınmış, bu yazılarda Orhan Veli ve arkadaşları Bobstil olarak nitelendirilmiştir.

Fiske müstearı ile Akbaba'da yazdığı alay ve hiciv dozu yüksek yazılarında bu yeni şiir hareketini eleştiren Orhan Seyfi Orhon, Çınaraltı'nda yayımladığı "Ben, de Bobstil Şiir Yazabilirim, Fakat..." başlıklı yazısında Bobstil şiiri "kupkuru bir realite mahsulü, şâiranelikten yoksun ve amiyane" bir şiir olarak nitelendirmiştir. Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin önemli edebî gruplarından olan Hisar topluluğunun16 oluşumunda Çınaraltı mecmuasının rolü büyüktür. Hisar toplulu­ğunun önemli isimleri Mehmet Çınarlı. İlhan Geçer, Yahya Benekay, Gültekin Samanoğlu. Mustafa Necati Karaer ilk şiirlerini Çınaraltı'nda yayımlamış ve mecmua çevresinde oluşan edebî muhitin genç kadrosu içerisinde yer almışlardır.

Denilebilir ki: Hisar topluluğunun zeminini, gerek fikir, gerekse sanat anlayışı bakımından Çınaraltı mecmuası oluşturmuştur. Sanat anlayışlarını milliyetçi muhafazakâr bir çizgiye oturtan Hisar topluluğu, Çınaraltı ve Akbaba'nın izinden gi­derek Garip şiir hareketine karşı sistemli ilk tepkiyi ortaya koymuştur.

Çınaraltı mecmuası, şiire verdiği önemi hikâyeye göstermemiştir. Kadri Gökalp, Şemsettin Kutlu, Mehmet Davaz, Samim Kocagöz, Münife Baran ve Tank Buğra Çınaraltı dergisinde hikâyeleri neşredilen belli başlı isimlerdir. Mecmua­da yayımlanan hikâyeler genellikle klâsik vak'a hikâyesidir. Dönemin hâkim hikâye anlayışının tesiri ile dergide neşredilen hikâyelerde muhteva olarak köy ve kö­ye bağlı kavramların sıkça işlendiği görülür.

Yusuf Ziya'nın Göç, Orhan Seyfi'nin Çocuk Adam, Halide Nusret Zorlutuna'nın Beyaz Selvi, Maksim Gorki'nin Can Sıkıntısı(Çev: Hidayet Reel) ve Tank Buğra'nın Yalnızların Romanı adlı romanları, Çınaraltı'nın çeşitli yayın devrele­rinde tefrika edilmiştir. Ayrıca incelediğimiz mecmuada Sinekli Bakkal, Fanim Bey ve Biz, Kuyucaklı Yusuf, Bir Tereddüdün Romanı, Yaban, Ayaşlı ve Kiracıla­rı, Üç İstanbul... gibi Türk romanının önemli örneklerini değerlendiren ve çoğunu Vecdi Bürün'ün kaleme aldığı önemli tenkit ve tahlil yazıları yayımlanmıştır. Türk edebiyatında hece-arûz meselesi etrafında yapılan son tartışma da Çınaraltı say­falarında cereyan etmiştir. Çınaraltı'nda cereyan eden bu münâkaşa, hece-arûz münâkaşalarının sonuncusu olur, bundan sonra edebiyatımızda bir hecearûz mü­nâkaşasına rastlanmaz.

III.Sonuç Yerine

El ele çıkmak günü san'atın yamacına

İçindeki fitneyi çekip darağacına

Yönelsin eş-dost artık o çınar ağacına

Bir alnı aktan haber getirsin o karaltı

Behçet Kemal ÇAĞLAR

Periyodikler, yayımlanmaya başlandığı yıllardan itibaren fikir ve sanat dünya­mızın gelişmesinde etkili olmuşlardır. Bu sebeple periyodikler üzerine yapılacak çalışmalar, fikir ve edebiyat hayatımızın aydınlatılmasında, özellikle de eksiksiz bir Türk fikir ve edebiyat tarihi yazmak hususunda önemli görevler üstlenecektir, kanaatindeyiz.

1940'lı yıllar, Türkiye'de dergicilik tarihi açısından oldukça renkli ve hareketli bir görünüm sergiler. "Millî dil, millî tarih, millî kültür, millî edebiyat söyleminin yanı sıra köy edebiyatı tartışmalarına sahne olmakla birlikte"20 1940’lı yılların dergileri; Türkçülük, Anadoluculuk, Hümanizm, Sosyal-Gerçekçilik gibi düşünceler etrafında farklı grupların oluştuğu ve bu grupların birbirleri arasında sert tartışmalara giriştiği bir fikrî zemin olarak dikkat çeker. Denilebilir ki dergiler; özellikle de incelediğimiz 1940'lı yıllar için, zengin birer edebiyat malzemesinin olmasının yanı sıra, Türk aydınının ve fikir hayatımızın hangi merhalelerden geçerek bugünlere geldiği göstermesi bakımından önem taşımaktadır.

Biz bu çalışmamızda 1940'lı yılların en çok okunan milliyetçi-Türkçü mecmua­sı Çınaraltı'yı incelemeye çalıştık ve şu sonuçlara ulaştık: Adını Ziya Gökalp'in Küçük Mecmua'da yayımlanan bir makalesinin başlığından alan haftalık Türkçü Fikir ve Sanat Mecmuası Çınaraltı, "Türk dili, edebiyatı ve fikir tarihi bakımın­dan son derece mühim bir mecmuadır. "21

Çınaraltı dergisinin en önemli vasfı, Türkçü-milliyetçi bir dergi olmasıdır ve dergide yayımlanan yazılarla şiirlerde bu bakış açısı açık bir şekilde gözlemlen­mektedir. Dönemin diğer Türkçü dergilerinden farklı olarak Çınaraltı'nın, genel olarak Ziya Gökalp 'in çizgisinden giderek kültürel milliyetçilik fikrini benimsedi­ğini belirtebiliriz.

Çınaraltı mecmuası etrafında, ilk eserlerini Millî edebiyat döneminde yayımla­maya başlayan Orhan Seyfi Orhon ve Yusuf Ziya gibi pek çok usta ismin öncülü­ğünde, genç kuşakların da yetişmesine vesile olan bir fikrî-edebî muhit oluşmuş­tur. Zengin bir muhtevaya sahip olan Çınaraltı; yayımlandığı dönemde büyük te­sirler icra ederek pek çok şahsiyetin yetişmesini sağlamış, Türk fikir, kültür ve sa­nat hayatına hizmet etmiştir.

 

(Tonga Necati “Çınaraltı Mecmuası Üzerine”, Türk Yurdu,

Türkiye’de Fikir Dergiciliği Özel Sayısı, C.25, S.213, Mayıs 2005, s.125-129)

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR:

CUMHURİYET DEVRİ SANATÇILARI

CUMHURİYET DÖNEMİ DİL VE ZEVK ANLAYIŞI

CUMHURİYET DÖNEMİ ÖZET

CUMHURİYET DÖNEMİ ÖSS SORULARI

CUMHURİYET DÖNEMİ KİMDİR? SORULARI

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi