Behçet Necatigil (1916-1979), Cumhuriyet Dönemi Türk şiirinin sürekli kendisini yenileyen yüzüdür. Garip çizgisinde başladığı şiir serüvenine halk edebiyatı, divan şiiri ve Batı şiirinin özelliklerini ekleyerek sürekli değişimi şiiri için bir çıkış yolu olarak seçmiştir. Onun bu serüvenine Mehmet Kaplan şöyle değinir:
***
"Necatigil, ikinci şiir kitabı olan ve 1951'de yayımlanan 'Çevre'ye kadar Orhan Veli ve arkadaşlarının yarattıkları çıplak, sade üslûpla yazar. Kapalıçarşı'daki şiirler üslup bakımından Garipçilerinkine benzer. Necatigil, Çevre'de daha sonra geliştireceği yeni, kendine has üslubun ilk örneklerini verir. Bu yeni üslupta dikkati çeken özelliklerden biri, şairin cinas ve tevriye gibi divan edebiyatında sık rastlanılan, çağdaş Türk edebiyatında terk edilen iki manâlı kelimeleri kullanmasıdır." (Kaplan 1994: 434)
***
Bile/ Yazdı, Evler ve Eski Toprak kitaplarındaki şiirlerinde eski ve yeniyle biçim ve izlek arasındaki uyum kendisini iyice belli eder. Onun şiirlerinde kelimeyi aşan fakat şiir cümlesi içinde kalan kendine özgü alışılmamış bağdaştırmalar vardır. Şair, kendisine özgü bir çağrışım ağını oluşturacak özel bir dil kullanmakta ısrar eder. Bu şiir dili, okuyucuyu labirente indirmekle birlikte arkada dikkatli bir okuyucunun gözünden kaçmayacak özel işaretler bırakır.
"Şiirinde uyguladığı bazı tekniklerle anlam çoğaltmalarına gitmiş ve yoğunlaştırılmış bir şiir yazmaya çalışmıştır. Bu bakımdan o, kendi şiirini çokgen bir şiir olarak tanımlamıştır. " (Çetin 1999: 390).
Kopuşlar
Ayrılıksa
Kapanmamışsa çantalar tam, ya da çoktan
Yitik arkalarda yol yarı, hiç gel olur mu?
Denmeliydi açıkken pencere, esmerlere gel asmalardan
Ama şimdi damlar yaş, kırık uçlarında sürgünlerin acı
Az mı beklediydi gece, duymak için vakti gel!
Yukarıdaki dizelerde, İkinci Yeni'nin dil dünyasında gördüğümüz sentaksın parçalanması ve geleneksel şiir dilinin deformasyonu söz konusudur. Necatigil'in şiir dilinde bu tür uygulamalar çoğunluktadır. Bunların İkinci Yeni'deki gibi soğuk görünmemelerinin nedeni, gelenekten beslenmeleri ve anlamı silmek yerine gizlemek, derinleştirmek ve zenginleştirmek amacıyla yapılmalarından kaynaklanmaktadır.
"Necatigil, şiirlerinde büyük kişilerin, aristokratların, seçkin ve kahramanların değil, büyük kentte tutunmaya ve var olmaya çalışan orta hâlli vatandaşların hayatına, duygu ve düşüncelerine yer vermiştir. Bu bakımdan garipçilerle tematik bir birlikteliğe sahiptir. Ancak garipçiler, küçük adamın duygu, düşünce, üzüntü, sevinç ve sorunlarım işlerken daha çok ironik bir üslûp kullanıyorlar, bu tipin iç trajedilerine, ruh dünyalarındaki acı ve çelişkilere pek fazla değinmiyorlardı. Necatigil ise orta hâlli insanların sorunlarını daha çok dramatik ve trajik bir üslupla irdeliyor, 'orta yurttaş' dediği küçük adam tipinin olumlu ve olumsuz boyutlarıyla tüm insani yönlerini, sevinç ve üzüntülerini, trajedilerini, çıkmazlarını, açmazlarını ve dramlarım veriyordu." (Çetin 1999: 387)
Ölüme karşı sevgi ve aşkı bir direnç noktası olarak gören Necatigil, zamanla sınırlandırılmış insanın sevgilerini sürekli erteleyerek onları kaybetmesinden korkar ve zamanı bilinçli bir şekilde yaşamaya davet eder.
Sonsuz zaman ırmağında ikinci bir kez yıkanmanın mümkün olmadığını bilen Necatigil, ertelenen bir şeyin nasıl kaybedilen bir 'şey'e dönüştüğünü söyler. Sevgiyi ertelemek, ötelemek; yaşamı ertelemek ve ötelemektir. Zira yaşam, 'telaşlarla' çabucak geçen 'zaman'a bağlıdır-, zamanı durdurmak, geri çevirmek imkânsızdır; fakat insan, sevdiğini her an söylemeye muktedirdir.
Gurbet, hasret ve hikmet burçlarını keşfeden Necatigil'e 'evlerin öyküsünü yazan şair' de diyebiliriz. Ona göre ev, süreklilik arz eden kalındık değerleri simgeler. "İnsanlığın kaderi, besbelli evlere bağlı" derken, yapıcı işleviyle evlerin içtenlik değerlerinin nasıl barınağı olduğunu vurgular.
Necatigil'in büyük kaçışı, her şeye rağmen kendi içerisine doğru yaptığı bir kırılmadır. Bunun için şiiri içerisinde büyük tezatları barındırır. Kapalıçarşı (1945), Çevre (1951), Evler (1953), Eski Toprak (1956), Arada (1958), Dar Çağ (1960), Yaz Dönemi (1960), Divançe (1963), İki Başına Yürümek (1968), En/Cam (1970), Zebra (1973), Kareler Aklar (1973), Sevgilerde (1975), Beyler (1978), Bile/Yazdı (1979), Söyleriz (1980), Yayınlanmamış Şiirler (1986) şiir kitaplarıdır.
Ramazan Korkmaz - Tarık Özcan CUMHURİYET DÖNEMİ: Şiir 1950 sonrası
İLGİLİ İÇERİK
BEHÇET NECATİGİL HAYATI, ESERLERİ ve ŞİİRLERİ
BEHÇET NECATİGİL HAYATI ve ESERLERİ