Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

GARÎPÇİLER (GARİP AKIMI -1. YENİLER )

  1. 1941 yılından sonra Türk şiirinde görülen ve öncülüğünü Orhan Veli KANIK, Melih Cevdet ANDAY, Oktay Rıfat HOROZCU (OMO şeklinde kodlayabiliriz.) üçlüsünün yaptığı edebiyat akımı. Bu üç şair, şiirde sürüp gitmekte olan aşırı duygusallığa, şairaneliğe, basmakalıp söyleyişe başkaldıran şiirlerini toplayarak “Garip ” adında bir kitap yayımladırlar.
  2. Bu şiirlerdeki yenilikler nelerdi peki? Bu şairler neye karşı çıkıyor, neyi değiştirmek istiyorlardı? Garipçiler diye adlandırılan bu şairler, yeni bir şiir anlayışı getiriyor, şiirimizin yapısında köklü değişiklikler yapmak istiyorlardı. Onlara göre; şiirden uyak atılmalıydı. Uyağın  işlevi, ilkel insanın şiiri aklında tutmasından başka bir şey değildi. Bugünkü insan ilkel olmadığına göre, uyağın işlevi kalmamıştı ve kaldırılmalıydı. Uyakla beraber her türlü söz ve anlam sanatı da bırakılmalıydı. Gerçekte bu sanatların amacı, doğayı değiştirme, nesne ve varlıkları olduğundan başka bir şekilde göstermektir. Bu yol bugüne kadar yüzlerce sanatçı tarafından denenmiş, edebiyata bir şey kazandırmamıştır. Bunun gibi, hece ölçüsü de, aruz ölçüsü de gereksizdir. Ölçüye bağlanma yaratıcılığı engeller. Ayrıca şiir, duygudan çok akla dayanmalı, duygunun ya da duyarlılığın ürünü olan şairanelikten arındırılmalıdır. Bu arındırma; müzik ve resim gibi öteki sanatlardan gelen tüm öğeleri de içermelidir. Daha doğrusu, geleneksel şiirin benimsediği her şey, yeni şiirin dışında tutulmalıdır. Şiirde önemli olan anlamdır. Bu anlamda çoğunluğun tadına varabileceği bir nitelik taşımalıdır. Bugüne değin yalnız varlıklı kesimlere seslenmiş olan şiir, artık çoğunluğa seslenmelidir. Bu Bakımdan şiire özgü bir dil yoktur, halkın dilinde ve yaşamında bulunan her sözcük şiire girer. Bu görüşler Garip şiirinin niteliklerini de oluşturmuştur.
  3. Ölçüsüz, uyaksız, söz ve anlam sanatlarından soyunmuş, çıplak, yalın anlatımlı bir şiirdir bu. Dize örgüsü yönünden de değişik bir yapısı vardır. Konusunu sıradan bir insanın yaşamından almıştır. Dili de alışılmış şiir dilinden ayrılıklar gösterir. Örneğin “ nasır, kundura” gibi sözcükler şiire sokulmuştur. Böylece şiirin dili yapaylıktan, kitapsallıktan kurtulmuştur. Şiir bütünüyle duyguya değil, akla dayandırılmış, şairanelikten olabildiğince uzaklaştırılmıştır. Başlangıçta yadırganmıştır bu tutum. Alaya alınmış, tepkiyle karşılanmıştır Garipçiler’in şiiri. Ancak bu alay ve tepki giderek azalmış, bu şiirin yandaşları çoğalmıştır. Hececi, halkçı, öz şiirci ve serbestçiler arasından da bu akıma kayanlar çıkmıştır. Öte yandan bu yıllarda şiir yazmaya başlayanların tümü Garip şiirini örneksemişlerdir. Bu örneksemeler arttıkça, kişiliklerin ayrılığını yansıtmayan, kumaşı aynı tezgâhta dokunmuş tek tip bir şiir çıkmıştır ortaya. “Şiirsiz şiir” üretmek ortak bir tutuma dönüşmüştür. Bu eğilim 1950’li yıllara kadar sürmüştür. Gerçi, Orhan Veli ve diğer arkadaşları şairaneliği yıktıktan, yerleşik beğeniyi sarstıktan sonra kimi şiirlerinde karşı çıktıkları öğelere yeniden dönmüşlerdir. Çünkü girişimlerinin şiiri nasıl bir noktaya ulaştırdıklarının farkına varmışlarıdır. Bu konuyla ilgili olarak Orhan Veli 1949 yılında şunları söylemektedir:
  4. “Şiirlerimizin yadırganışı sadece alışılmış kalıpların dışına çıkışımızdan değil, çıkmak isteyişinden, bunda ayrı bir keyif buluşundandı. Gayretimizin nasıl bir sebebe ulaştığını anlayınca biz de yumuşar gibi olduk. Gelgelelim, bu arada şiire girmiş olan bazı şeyler, şiirin öz malı imiş gibi, yerleşti kaldı. Bunlardan biri eski şiirin yüksekten konuşmasına karşılık, şiire sokulan, alelade konuşma; bir de eski şiirin büyük konularının, büyük heyecanlarının yanı başında yer alan, küçük alelade olaylar, küçük alelade insanlardı. İlk niyet hiç bir şeyin şiir dışı kalmamasını sağlamaktı. Ama bu yeni şiir yavaş yavaş yayılıp birçok kimse tarafından tutulunca iş değişti. Genç okuryazarlar, hatta bu işle uğraşanlar, sandılar ki şiir yalnız küçük olayların, yalnız alelade bir dille anlatılmasından meydana gelir. Böyle böyle bu basitlik, bu aleladelik şiirin bir tarafı, bir şartı oldu.”
  5. Garip şiirinin kolayca tutunuşunda içerdiği kolaylığın büyük payı olmuştur. Ayrıca bu şiir serbestçilerin şiiriyle de, kimi yönleriyle uyuşuyordu. Çünkü Garipçiler’in gerçekleştirmek istediği, şairaneliği yıkma, çalışan geniş yığınların şiirini yaratma, ölçüye bağlanmama, günlük dile yaslanma, doğal ve içten olma, insan ve toplum sorunlarına yönelme başta Nazım Hikmet olmak üzere serbest şiire yönelmiş öteki şairlerinde ardından koştukları özelliklerdi. Buna karşın aralarında kimi ayrılıklarda vardır. Garip şiiri coşku ve söylev havasından uzak bir söyleyişle; üstü kapalı, yergici bir tutumla toplumsal sorunlara eğilirken; Nazım Hikmet ve onun çizgisinden ilerleyenler bunu açıktan, coşkuyla yapmaya girişmişlerdir.

1940’ta Garip çiler Adıyla Ortaya Çıkan Topluluğun Sanat Anlayışı Özetle Şu Şekildedir:

  • Şiirde her türlü kurala ve belirli kalıplara karşı çıkmışlardır.
  • Şiirde ölçü, kafiye ve dörtlüğe karşı çıkmışlardır.
  • Şiirde şairaneliği, mecazlı söyleyiş ve sanatları kabul etmediler.
  • Süslü, sanatlı dile karşı çıkıp sade bir dil kullandılar.
  • Şiirde o güne kadar işlenmedik konuları ele aldılar.
  • Konuşma dili ile günlük sıradan konuları işlediler.
  • İşledikleri konular günlük hayattan sıradan insanların problemleri, yaşama sevinci ve hayattaki bazı garipliklerdir.
  • Halk deyişlerinden yararlanmışlar, toplumsal yergiye yer vermişlerdir.

 

TEMSİLCİLERİ

ORHAN VELİ KANIK (1914-1950)

  1. Türk şiirinde iki arkadaşıyla birlikte büyük bir atılım yapmış, yeni bir anlayışın öncüsü olmuştur.
  2. 1914’te arkadaşlarıyla birlikte yayımladıkları Garip adlı şiir kitabı ve yazdığı önsöz, Türk şiirinde günden güne donmuş olan eski değerleri yıkmış, şiire başka bir açıdan Bakılmasını sağlamıştır.

 

Şiire getirdiği ilkeler:

  • Ölçüye başkaldırıp serbest yazmak 
  • Kafiyeyi şiir için gerekli görmekten vazgeçmek 
  • Şairane duyuları, parlak görüntüleri şiirden silmek r
  • Şiiri hayal gücünün kapalı duvarlarından kurtarıp gerçek hayata çıkarmak, yapmacıksız tabii bir söyleyişle, günlük yaşayış içinde halktan insanları yakalamak.
  • Her çeşit kelimeyi konuyu şiire sokmak, halk deyişlerinden yararlanmak ve toplumla ilgili yergiye yer vermek
  • ESERLERİ
  • Şiirleri: Garip, Vazgeçemediğim, Destan Gibi, Yenisi, Karşı Nesirleri: Sanat ve Edebiyatımız, Bindiğimiz Dal

 

OKTAY RIFAT HOROZCU (1914-1988)

  • Garip akımının temsilcilerindendir.
  • Başlangıçta, yeni bir hava içinde, güçlü aşk şiirleri; toplumcu sanat ilkesinden hareketle halk deyimi ve söyleyişlerinden masal ve tekerlemelerden faydalanarak başarılı taşlamalar; sosyal şiirler yazdı. “Perçemli Sokak” adlı kitabıyla birlikte şiir anlayışında büyük değişiklik olmuş soyut şiire kaymıştır.
  • Son şiirlerinde öz ve biçim yoğunlaştırmalarıyla estetik planda yeni ve güçlü bir şiir estetiği yakalamıştır.
  • ESERLERİ
  • Şiirleri: Yaşayıp Ölmek, Aşk ve Avarelik Üzerine Şiirler, Güzelleme, Karga İle Tilki, Aşk Merdiveni, Denize Doğru Konuşma, Dilsiz ve Çıplak, Koca Bir Yaz

 

MELİH CEVDET ANDAY (1915-2002)

  • Garip akımının temsilcilerindendir.
  • Şiirlerinde toplumsal gerçekliği inceler.
  • Daha sonra ilk şiirlerindeki romantizmden sıyrılarak duygulardan çok akim egemenliğine, güzel günlerin özlemine bırakır.
  • Söz oyunlarında arınmış yalın bir dil vardır. Düz yazılarında ise yoğun bir düşünce, şiirsel, esprili, özlü bir dil vardır.
  • Fıkra, makale, gezi, roman, tiyatro ve şiir yazmıştır. Çeviriler de yapmıştır.
  • ESERLERİ
  • Şiirleri: Garip, Rahatı Kaçan Ağaç, Denemeleri: Telgrafname, Yanyana. Çevirileri: İngiliz Edebiyatından Denemeler Tiyatroları: Komedya, İçerdekiler, Gizli Emir.

 

İLGİLİ İÇERİK
YEDİ MEŞALE VE GARİP AKIMI

12. SINIF GARİP DIŞINDA YENİLİĞİ SÜRDÜREN ŞİİR SUNUSU

CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI GARİP HAREKETİ TEST-2

12.SINIF GARİP HAREKETİ SLAYTI

GARİPÇİLER(1.Yeni Şiir)

ORHAN VELİ ve GARİP ŞİİRİNİN GEREKÇELERİ

GARİP BİLDİRİSİ

SON EKLENENLER

Üye Girişi