Kullanıcı Oyu: 4 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin değil
 

18 MART ÇANAKKALE ORATORYO PROGRAMI

………….Kötü bir gün geldi

Susuverdi mehter, susuverdi davullar

Susuverdi Türk’ün susmaz hürriyeti

………….Bozuluverdi dirlik ve düzen

Bozuluverdi birlik

Gölgemize sığınmış uluslar ters döndü

…………Dayandı vatanın bağrına hançer ve ağlıyordu Türk,

Ağlıyordu kader

………….Yıldırım olduk, yağdık düşman mevzilerine,

Teslim etmedik canım toprakları düşman eline

……………Bir yanda Yemen, bir yanda Tuna’m,

Bir yanda Akdeniz, bir yanda Karadeniz, bir yanda Çanakkale’m

Bir yanda ben oy! Bir yanda Suna’m oy!

 

YEMEN

Havada bulut yok

Alu yemendir

Kışlanın önünde

Bu ne dumandır

 

Gülü çemendir

Redif sesi var

 

Mahlede ölen yok

Giden gelmiyor

Bakın çantasında

 

Bu ne figandır

Acep nedendir

Acep nesi var

 

Şu yemen elleri

Bir çift kundurayla

Ne de yamandır

 

Burası huştur

Yolu yokuştur

Giden gelmiyor

Acep ne iştir

 

……………Bir ayağım Balkanlarda kaldı, bir kolum Trablusgarp’ta

Arap çöllerinde gördüm kalleşliği

Çanakkale dedim son gücümle

 

…………..ÇANAKKALE

 

…………..Kalk yiğitim, yine dağ başını duman aldı...

Parçalandı bir kıtanın toprakları,

Aslan payını aslan olmayan aldı...

Kalk yiğitim, yine dağ başını duman aldı.

…………..Ege’den,Marmara’dan zeybekler ve efeler

…………..Ankara’dan seymenler

…………..Erzurum’dan dadaşlar,

…………..Halep’ten Kosova’ya balabanlar

…………….Kınalı kuzular Osmanlı’nın dört bir yerinden akın etmişlerdi Çanakkale’ye

……………GÖNÜLLÜ 

……………………. Ateş çevresinde uçuşan pervaneler gibiydiler

Uğradılar ceylanlar gibi yağlı kurşunlara

Sivaslı,Malatyalı anaların çocuklarıydılar

Onlar ki bütün ANADOLUYDULAR

 

……………..Her beş evden bir yiğit destanlaştı Çanakkale’de. Onbinlerce şehidin kim bilir kaç tanesini sırasını,kitap ve defterini; lisesini, fakültesini bırakıp cepheye koşmuştu.

 

...…………YÜREKLERDEN FİGAN KOPMUŞTU!

 

Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?

En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,

 

Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya

Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.

 

Ne hayâsızca tahaşşüt ki ufuklar kapalı!

Nerde -gösterdiği vahşetle- "Bu bir Avrupalı!"

 

Eski Dünya, Yeni Dünya, bütün akvâm-ı beşer,

Kaynıyor kum gibi... Mahşer mi, hakikat mahşer.

 

Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk;

Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.

 

Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...

Hani, tâûna de züldür bu rezil istilâ!

 

Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;

Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı;

 

Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;

Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.

 

Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer

O ne müthiş tipidir: Savrulur enkâz-ı beşer...

 

Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el ayak,

Boşanır sırtlara, vâdilere, sağnak sağnak.

 

Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...

O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar

 

Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,

Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!

 

Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!

Gökten ecdat inerek öpse o pâk alnı değer.

 

Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhidi...

Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.

 

Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?

"Gömelim gel seni tarihe" desem, sığmazsın.

 

"Bu, taşındır" diyerek Kâbeyi diksem başına;

Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;

 

Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...

Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana.

 

Ey şehit oğlu şehit, isteme benden makber,

Sana âguşunu açmış duruyor Peygamber.

 

……………. Çanakkale bir ölüm kalım savaşıydı. Ülkenin her köşesinden, dağ başlarından, köylerden kopup gelen çocuk yaşta gençlerin ana kuzularının aslana dönüştüğü yerin adıydı Çanakkale. Her kınalı kuzu bir kahramandı, bir destandı. Yozgatlı Hasan da bunlardan biriydi. Annesi saçlarını kınalayıp göndermişti cepheye.

…………….“Haydi yavrum, köyüne, nişanlına veda et. Sabanını, tarlanı, her şeyini feda et. Git evladım yıllarca ben oğulsuz kalayım. Haydi oğul, haydi git! Ya gazi ol ya şehit”

……………Kumandanı Hasan’ın saçlarını kınalı görünce yanına çağırır ve sorar:

…………….“Oğlum bir erkek saçlarını hiç kınalar mı?”

…………..Hasan bir cevap veremez çünkü sebebini kendi de bilmez. Hemen bir arkadaşına annesine göndermek için mektup yazdırır.

……………“Anacığım, kardeşlerimi askere gönderirken bşına kına yakma. Zabit efendi bana sordu cevap veremedim. Kardeşlerim de cevap veremeyip mahcup olmasınlar.”

…………..Mektubu alan annesi, ana yüreğinin sıcaklığını yansıtan bir mektup yollar oğluna.

…………..“Ey oğlum,gözümün nuru Hasan’ım. Köyümüzde rahat rahar oturalım mı? Vatan sevgisi içimizde alev alev yanıyor. Allah bu vatan için seni yaşattı. Bu vatanın ekmeği iliklerinde duruyor. Zabit efendiye söyle .Biz kurbanlık koçları kınalar öyle kurban ederiz . Kurbanlık koçlar nasıl kınalanırsa ben de senin saçını öyle kınaladım. Sen dört kardeşin arasında kurbansın. Sen İsmail’sin. Sen orada şehit olacaksın inşallah.”

……………Hasan cephede şehit olur. Arkadaşları cebinde mektubu bulurlar. Komutanına kınanın sebebini söylememiştir ama not düşmüştür mektubun sonuna.

………………Anam yakmış kınayı aday diye

Ben de vatan için kurban doğmuşum

Anamdan Allah’a son bir hediye

Komutanım! Ben İsmail doğmuşum.

 

………………“Çanakkale içinde aynalı çarşı, ana ben gidiyom düşmana karşı..” hangi ana yanık ciğerinden gelen son nefesle bu türküyü tamamlamaz ki. Hangi ana vatan için, namus için, bayrak için kurban seçip kınaladığı körpe yavrusunu hatırlamaz ki. Hangi ana dualarla tekbirlerle “ haydi oğul , ben seni bugün için doğurdum. Damarındaki kanı helal sütle yoğurdum. Haydi oğul haydi git! Ya gazi ol, ya şehit!é diyerek geçit vermez dağları aşırıp düğüne gönderir gibi cepheye gönderdiği yiğidini hatırlamaz ki.

 

………………HAYDİ OĞUL HAYDİ GİT! YA GAZİ OL YA ŞEHİT!

 

Eledim Eledim Höllük Eledim,

Aynalı Beşikte Canan Bebek Beledim.

Büyüttüm Besledim Asker Eyledim,

Gitti De Gelmedi Canan Buna Ne Çare,

Yandı Ciğerim De Canan Buna Ne Çare.

 

Bir Güzel Simâdır Aklımı Alan,

Aşkın Sevdasını Canan Sineme Saran.

Bizi Kınamasın Ehl-i Dil Olan.

Gitti De Gelmedi Canan Buna Ne Çare,

Yandı Ciğerim De Canan Buna Ne Çare.

 

……………….Cepheden haberler gelir baba ocaklarına. Bu haber kara haberdir ana yüreğine. Bu haberler düğün haberidir vatansevere.

 

………………Vatan sağ olsun bu uğurda akan kan sağ olsun,

Gam etme yüreğine anam, can sağ olsun.

 

………………Ey Çanakkale, ey şehit şehir

 

Sende yağmurlar ne güzeldir

Sende yağmurlar bir başkadır.

Hüzün hüzün, sessiz sessiz yağan yağmur

Şehit oğullarına ağlayamayan

Şehit analarının gözyaşlarıdır

 

Şehitler tepesi boş değil 

Biri var bekliyor. 

Ve bir göğüs nefes olmak için 

Rüzgar bekliyor!!! 

Türbesi yakışmış bu kutlu tepeye 

Yattığı toprak belli 

Tuttuğu bayrak belli 

Kim demiş Meçhul Asker diye 

Destanını yapmış kasideye kanmış 

Bel el iki ahretten uzanmış 

Edeple gelir birer birer 

Öpsün diye faniler 

Öpelim temizse dudaklarımız 

Fakat basmasın toprağına 

Temiz değilse ayaklarımız 

 

Rüzgarını kesmesin gövdeler 

Sesinden yüksek çıkmasın 

Nutuklar, kasideler 

Geri gitsin alkışlar geri 

Geri gitsin ellerin 

Yapma çiçekleri 

Ona oğullardan analardan 

Dilekler yeter 

Yazın sarı, kışın beyaz 

Çiçekler yeter 

Söyledi söyleyenler demin 

Gel, süngülü yiğit alkışlasınlar 

Şimdi sen söyle, söz senin 

Şehitler Tepesi boş değil 

Toprağını kahramanlar bekliyor 

Ve bir bayrak dalgalanmak için 

Rüzgar bekliyor 

Destanı öksüz, sükutu derin 

Meçhul Askerin 

Türbesi yakışmış bu kutlu tepeye 

Yattığı toprak belli 

Tuttuğu bayrak belli 

Kim demiş Meçhul Asker diye

 

……………Geride dillere destan olmuş bir mücadele , asırlarca yankılanacak ve şairin dizelerinde kanla yazılmış bir destan kaldı

 

……………….BU VATAN KİMİN?

……………. Bu vatan, toprağın kara bağrında 

Sıradağlar gibi duranlarındır; 

Bir tarih boyunca, onun uğrunda 

Kendini tarihe verenlerindir.

 

…………..BU VATAN KİMİN?

……………… Ardına bakmadan yollara düşen, 

Şimşek gibi çakan, sel gibi coşan, 

Huduttan hududa yol bulup koşan, 

Cepheden cepheyi soranlarındır...

 

………………BU VATAN KİMİN?

…………….. İleri atılıp sellercesine, 

Göğsünden vurulup tam ercesine, 

Bir gül bahçesine girercesine, 

Şu kara toprağa girenlerindir...

 

…………………..Şehitler Allah’tan şunu istediler: “ Ya Rabbi, bizi dünyaya tekrar gönder ve senin uğrunda bir kere daha şehit olalım.”

 

…………….. Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?

Şüheda fışkıracak ,toprağı sıksan, şüheda.

Canı,cananı, bütün varımı alsında Hüda.

Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

 

………………..Bastığın yerleri toprak diyerek geçme ,tanı!

Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.

Sen şehit oğlusun,incitme yazıktır atanı.

Verme , dünyaları alsan da bu cennet vatanı.

 

…..………..Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!

 

Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal;

Ebediyyen sana yok ırkıma yok izmihlal.

HAKKIDIR HÜR YAŞAMIŞ BAYRAĞIMIN HÜRRİYET,

HAKKIDIR HAKK’A TAPAN MİLLETİMİN İSTİKLAL

 

………………Nice hürriyet sevdalısı vatan için seve seve şehit oldu ve türküler yakıldı Çanakkale üstüne;Türk’ün zaferi onurlu bir ezgi oldu ulusun dudaklarında…

 

ÇANAKKALE TÜRKÜSÜ

Çanakkale içinde vurdular beni

Ölmeden mezara koydular beni

 

Of gençliğim eyvah

 

Çanakkale içinde aynalı çarşı

Ana ben gidiyom düşmana karşı

Of gençliğim eyvah

 

Çanakkale içinde bir uzun selvi

Kimimiz nişanlı kimimiz evli

Of gençliğim eyvah

 

Çanakkale içinde bir kırık testi

Analar babalar ümüdü kesti

Of gençliğim eyvah

 

www.edebiyatogretmeni.net www.okuldersleri.com www.ogretmenlerforumu.com www.gazetesaati.com

 

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR:

İSTİKLAL MARŞI ORATORYOSU

ATATÜRK NERDESİN-ORATORYO

10 KASIM ORATORYOSU

ATATÜRK ORATORYOSU

ÇANAKKALE İLE İLGİLİ HİKAYELER


ÇANAKKALE ZAFERİ ORATORYOSU-2

 


1. BÖLÜM:

Sahnede yaşlı kadın, Elif ve Halil vardır. Elif kucağındaki bebeğini sallar. Yaşlı kadın çıkına giysiler koymaktadır.

( Allı Turnam türküsü)

Nine- Eh yiğidim, vakit tamamdır. ( Hazırladığı çıkını eline alıp ayağa kalkar.) Yaşlı anandan sana dünyalık, şu çıkının içindekilerdir. Ama benim oğlumdan, dokuz ay karnımda taşıyıp, ak sütümden emzirdiğim yiğidimden şimdi dileyeceğim hem dünyalık hem de ahretliktir.

( Dik dik oğluna bakar, sesini yükseltir)

Düşman gelmiş dayanmış Çanakkale' ye ha! O düşman bilmez mi ki, senin buban şehittir! O düşman bilmez mi ki şehitlerin, gazilerin oğluyla doludur bu topraklar! ( Elif'in kucağındaki bebeği işaret ederek)

Şuncağız çocuk büyümeyecek mi zanneder! Hadi oğlum, yolun açık ola… Babanı şehit edenlerin gözü şimdi senin koruduğun topraklarda… Vatan sana emanet! Sırasıdır, koru toprağını. Koru ki oğlun seninle gurur duysun!

Halil- Garip Anam! Oğlun sana kurban olsun. Sencileyin anaların büyüttüğü bu evlatlar, ölür: ama bir karış toprağını bile vermez düşmana! Gönlün rahat olsun anam, evladın sana layık olacak! Ver elini öpeyim.Bu gidişin dönüşü olmayabilir, hakkını helal et! Kadınım, çocuğum sana emanet. Dönemezsem oğlumu da beni eğittiğince yetiştir.

Nine- Halilim, ak sütüm helal sana! Allah gazanızı mübarek etsin! Emanetlerin için gözün arkada kalmasın, ben yemem yediririm onlara. Ben üşürüm; onları ateşsiz bırakmam. Gönül huzuruyla git yiğidim!

( Halil, anasının elini öper, sarılır. Elif'e de sarılır. Elif bu sırada sessiz ağlamaktadır. Halil sahneden çıkar. Onun arkasından da nine ve Elif çıkarlar.)

( Çökertme türküsü söylenir)

2. BÖLÜM:

( Elif sahneye gelir. Sırtında çocuğu bağlıdır. Elinde bir çalı vardır. Öküzü yerdedir. Ölmek üzeredir. Ona doğru eğilir. Ve şiirini okur.)

Aman Kocabaş, ayağını öpeyim Kocabaş,
Süs beni, öldür beni, koma yollarda beni,
Geçer götürür ana, çocuk mermisini askerciğin,
Koma yollarda beni, kulun köpeğin olayım.
Bak hele, üzerimden ses seda uzaklaşır,
Düşerim gerilere, iyceden iyceden

erkek- Kocabaş yığıldı çamura,
Büyüdü gözleri, büyüdü yürek kadar
Örtüldü gözleri, örtüldü hep.
Kalır mı Mustafa Kemal'in kağnısı bacım!
Kocabaş'ın yerine koştu kendini Elifçik
Yürüdü düşman üstüne, yüceden yüceden.

( Hoş Gelişler Ola türküsü)

1


BÖLÜM:


ER- ( Sahneye fırlar) Salih Onbaşı, Salih Onbaşım!

Salih- ( Sahneye gelir) Ne var asker?

1.ER- ( Selam verir) Onbaşım, hücum emri geldi! Telsizle Yüzbaşı Mahmut Bey bizim bölüğün 5.

orduya katılmasını emretti komutanım!

Salih- Nihayet! ( Bu arada diğer askerler hazır olda durmaktadır. Salih onlara döner ve haykırır)

Bugün düğün günüdür yiğitlerim! İşte günlerdir beklediğimiz gün geldi! Günlerdir buğday çorbasından

içtik kurşun atmadan, şimdi bu çorbanın hakkını verme zamanıdır. Biz buraya savaşmaya geldik. Düşman Seddülbahir'den karaya çıktı. Onları ilk karşılayanlar bizler olacağız. Ne mutlu bize ki ilk şehitlerden olacağız! Vatan şimdi sizden zafer bekler! Kanınızı vermeye hazır mısınız?

( askerler yüksek sesle haykırır)- KANIMIZ, CANIMIZ VATANA HELAL OLSUN!

1. SES- Ben bilirim yüreğimi
Yüreğim kan
Dut kırmızısı al gelincik
Bu sevgiyi dokur durur
Yüreğim VATAN!


KORO- Ateş çevresinde uçuşan / pervaneler gibiydiler
Uğradılar ceylanlar gibi / yağlı kurşunlara
Sivaslı, Malatyalı anaların / çocuklarıydılar
Onlar ki / bütün ANADOLUYDULAR


2. SES- Mehmet'im koynunda yatmaya geldim
Zaferin tadını tatmaya geldim!

3.SES- BU VATAN KİMİN?

KORO- İleri atılıp / sellercesine
Alnından vurulup / tam ercesine
Bir gül bahcesine / girercesine
Şu kara toprağa / girenlerindir


1. SES- Mehmet'im koynunda yatmaya geldim
Kanına terimi katmaya geldim!

Kız öğrenci- O kadar dolu ki toprağın şanla
Bir değil sanki bin vatan gibisin
Yüce dağlarına çöken dumanla
Göklerde yazılı destan gibisin


KORO- Vurulmuşum / toprağına taşına
Yerde gezen / gökte uçan kuşuna
Baharına yazına / kara kışına
Vurulmuşum

3.SES- BU VATAN KİMİN?

KORO- Tarihin dilinden / düşmez bu destan
Nehirler gazidir / dağlar kahraman
Her taşı / bir yakut olan / bu vatan
Can verme sırrına / erenlerindir

ATATÜRK- Türk'ün gururu ve kabiliyeti çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir millet esir yaşamaktansa, mahvolsun daha iyidir!

Öyleyse YA İSTİKLAL YA ÖLÜM!


KIZ ÖĞRENCİ- Ovalarda bir türkü koyunlu kuzulu
Bir sevda çıkmazında yitmiş çağlar…
Kimbilir hangi türkünün ardında gizli
Gülünce yeşillenen bağlar…

Bir gün aydınlıklara doğar toprak yüzler
Sınırlara meydan okunur
Şafaklarla gelen ferman üzre
Uyanmaya görsün insanlarım
Çağ devrilir harman üzre


KORO- Varsın aksın hasretin / boz bulanık selleri
Ben şimdi / hudutlarla yarışmaktayım
Söylenen benim / bayrak bayrak dillerde
Üçlere / yedilere / kırklara karışmaktayım

( Çanakkale türküsü)

 

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR:

İSTİKLAL MARŞI ORATORYOSU

ATATÜRK NERDESİN-ORATORYO

10 KASIM ORATORYOSU

ATATÜRK ORATORYOSU

ÇANAKKALE İLE İLGİLİ HİKAYELER


ÇANAKKALE DESTANI ORATORYA-3


Çanakkale içinde aynalı çarşı
Ana ben gidiyoooom düşmana karşı
Oooof gençliğim eyvah.....

Çanakkale içinde vurdular beni
Ölmeden mezara koydular beni
Oooof gençliğim eyvah.....


1.ses:
Çanakkale,
Asırlara uzanır yolculuğun.
Gecenin karanlığında suları yaran sal,
İçinde kırk yiğidi Süleyman Paşa’nın...
Ve Sarı Saltuk, Evronos Bey,Gazi Fazıl.
İşte senin gerçek tarihin böyle başlar.

KORO:
Giriş kapısı Anadolu’mun,
Geçiş kapısı Avrupa’nın.
Sensin tapusu yurdumun.
İlk defa seninle tanıdı Türk’ü,
Son defa sende öğrendi,
Seni ve beni unutamaz Avrupa.

2.ses:
Mavi denizlerinde hür martıların
Oynaşırdı uzun asılarda.
Huzur içinde yatardı denizine karşı
Bolayır’da Süleyman Paşa.
Uzak iklimlerden gelen gemileri,
Selamlardı,gemiler Bolayır’ı.

3.ses:
Ezine’de Ahi Yunus,

4.ses:
Kaşıkcı Baba Kilitbahir ‘de,

KORO:
Gelibolu’yu bekleyen gönül erleridir.

5.ses:
Huzur , sükunet ister gönül erleri.
Yatışları denize karşı,
Gözlemek içindir gemileri.

KORO:
Ey güzel toprak, bedenimsin, tenimsin.
Seninle kucaklaşan erlerinle:
BENİMSİN,BENİMSİN,BENİMSİN....

6.ses:
Giriş kapısı sensin Marmara’nın
Sen Anadolu’sun,Rumeli’sin.
Sana evlat bağışlayan her ilisin.
Kastamonu,Van,Kırklareli’sin...
Kısacası sen: Türkeli’sin

KORO:
Bu vatan toprağın kara bağrında
Sıradağlar gibi yatanlarındır.
Bir tarih boyunca onun uğrunda,
Kendini tarihe verenlerindir.

7.ses:
Yıl 1914............
Kaynamada bütün Avrupa.
Barut kokusu gelmede dört yandan
Yeryüzü kaynamada;

KORO:
ATEŞ,ÖLÜM,KAN..........

8.ses:
Ülkeler sıkarken birbirine yumruğunu
İnsanlık adına insanoğlu,
Veriyor belki son soluğunu...
Savaş çığlıkları yükseliyor gökyüzüne.
Analar ,bacılar,dedeler,kan ağlamakta beride.

9.ses:
Hamılton karar vermiş:Şu boğazların
Sahibi olacakmış,bugün değilse yarın...


10.ses:
Geçip Çanakkale’den hesapları
İstanbul’u almak ister İngiliz cenapları...
Sonra:Hasta Adam’ın
Mirasını, bölüşmekmiş hülyaları...

11.ses:
Boşalmış beş kıtanın bütün denizleri.
Çanakkale olmuş sanki geçit yeri...
Karadağlı’sı,Fransız’ı,İngiliz’i...
Kendi geldiği yetmiyormuş gibi
Yanında bir de Hintli’si,Zelendalı’sı....

 

12.ses:
Fakat bu hesapta aldanmada hesapsızlar.
Her hasta mutlaka ölmez.
Türk’ü öldü sanmada soysuzlar.
Daha dün Türk’tü efendisi
Ne çabuk unutmada insan hafızası.

KORO:
Asırlarca söylenirken,
Dillerde bizim şarkımız.
Medeniyet bizimle doğdu.
Hakk’a merdiven oldu ırkımız.
Son rütbemizdi şahadet
Ölümden yoktur korkumuz
Birlik olur ölümüz,dirimiz
Çelikten bir orduya
Bedeldir ırkımız...

13.ses:
Ben ezelden beri hür yaşadım,hür yaşarım .
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış ?Şaşarım.
Kükremiş sel gibiyim ,bendimi çiğner aşarım.
Yırtarım dağları enginlere sığmam ,taşarım.

14.ses:
Her bucaktan mantar gibi
Bitiyor çelik ordular.
Denizden gökten topa tutuyordular
Koç yiğitler,aç toprakları
Durmadan doyuruyordular.


KORO:
Yurda olurken göğsümüz siper,
Sırtlan gibi bağırıyor gemiler.
Sanki boşaltmada içindeki ateşi,
Bunlar mı Avrupalı,bunlar mı medeni?

15.ses:
Düşman sevinçle karaya tırmanıyor
Şimdilik sessiz siperlere
Yürürken sevinçle, azametle,
Sahipsiz köy buldum sanıyor.

16.ses:
Ve birden saldırıyor , o aslan Mehmetcik...
Fırtına yaratırken havada mermiler,
Ok gibi fırlamada siperden her nefer.
Bir adım gerilemiyor yerinden
Kahraman Türk askeri.

KORO:
Adım atamaz siperden öteye düşman
Ölmeden en son kahraman.

17.ses:
Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun,korkma.Nasıl böyle bir imanı boğar
Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar.

18.ses:
Birbirine karıştı varlıkla yokluk.
Çelik zırhlılarla iman dolu göğüsler.
Ölen ölür, kalanınsa, kanı göğsünü süsler.
Bire beş, beşe on gelmede düşman.
Ortada zaferden eser yok, geride kalan mı?

KORO:
ÖLÜM!ÖLÜM!ÖLÜM!...Ölüler....Ve bir de kan

KORO:
Bayrakları bayrak yapan üstünde ki kandır.
Toprak eğer uğruna ölen varsa vatandır.

19.ses:
Yaralı bir asker gibi saldırıyor Mehmetcik
Bakmıyor düşmanın sayısına...

KORO:
O’nu siperden sipere uçuran iman var.

20.ses:
Hamilton haykırıyor:
Ölün,dönmeyin geri
“Yetişin bittik!”diye yalvarıyor telsizler.
Tükenenin yerine yenisi yükleniyor
Her yüklenişte düşman yeniden ümitleniyor.

21.ses:
Mehmetcik ise azaldıkça yeniden bileniyor
Topları susturuyor”Allah Allah” narası.
Kandan başı dönüyor çarpışanların.
Durmazsa bu akın,duracak hayat yarın.

KORO:
Toz yerine uçuyor kollar,başlar , bacaklar.
Son ümitle son defa saldırıyor Anzaklar...
Uğrattık anzakları süngümüzle bozguna.
İlk günüde mıhlandı düşman Arıburnu’na


22.ses:
Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın.
Siper et gövdeni dursun bu hayasızca akın
Doğacaktır sana vadettiği günler Hakk’ın,
Kim bilir belki yarın , belki yarından da yakın

23.ses:
Durur mu düşman,
Bir daha , bir daha deneyecek şansını.
Kendi ateşe dokunmuyor nasıl olsa,
Taa Hint’ten , Kanada’dan getirmiş maşasını.


24.ses:
Bir er patlamamış bir bombayı geri sallıyor.
Kendi silahıyla düşmanından öç alıyor.
Son harpteki ölüler kalkmamışken ortadan,
Yeni bir akın yaptı düşman Anafartalar’dan
Elden ele geçiyor bazı tepeler,
Otlar gibi süngüden geçiriliyor askerler.

KORO:
Harp şiddetlendi,yeniden saldırıyor,gök,deniz...
Sağlar yetişmeyecek, ölüler! diriliniz...

ATATÜRK:
BEN SİZE TAARRUZU DEĞİL,ÖLMEYİ EMREDİYORUM.

26.ses:
Böyle emrediyordu Mustafa Kemal , erlerine
Hepsi gülerek koştu ölüm siperlerine.

27.ses:
Başka hangi milletin komutanı askerine,
Ölmeyi emreder savaşmak yerine.
Aslında ölmek esarettir Türk askerine,
Yaşamaksa , destanlar yaratmaktır kaderine.

28.ses:
Ezineli Yahya Çavuş derlerdi ona.
Çiftini, çubuğunu vatan,namus bilir,
Bir de Allah’ı tanırdı.
O’na Fransız,İngiliz dendi mi
Kendi gibi insanoğlu sanırdı.

29.ses:
İşte 25 Nisan 1915,
Seddülbahir Köyü’ndeyiz
Altı taburla çıktı kıyıya İngiliz...

30.ses:
Ezineli Yahya Çavuşa bir siper verdiler.
Etten kemikten bir hisar oldu düşmana.
Altı düşman taburunu on saat
Kıyıda tuttu altmış üç adsız kahramanla

31.ses:
“Dur bakalım!”dedi Yahya Çavuş.
Ne öyle aceleniz?
Ordumuza zaman gerek...
Ne kadar geç düşersek toprağa,
O kadar pahalı olur canımız...

32.ses:
Bugün aynı siperde bir abide...
Altmış üç şehitten on sekizi
Yazılı bir yüzünde.
Öbür yüzünde de:


KORO:
Bir kahraman takım ve Yahya Çavuş’tular,
Tam üç alayla burada gönülden vuruştular.
Düşman ,tümen sanırdı bu şahane erleri.
Allah’ı arzu ettiler,akşama kavuştular.

33.ses:
Bu kahramanlık destanından kalan,
İşte hepsi bu kadar...

KORO:
Bastığın yerleri toprak diyerek geçme ,tanı!
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun,incitme yazıktır atanı.
Verme , dünyaları alsan da bu cennet vatanı.


34.ses:
Ben Mehmet oğlu Seyit’im.
Namus borcumu ödemektir niyetim.
Canımdır bu borçta en son diyetim.
Denizden kuduran ateş cehenneminde
Ödedi diyetini arkadaşlarım , sıra bende.
Daha ne olduğunu anlamadan topun dibinde
İlişti gözüme ikiyüzonbeş okkalık mermi
Canı çıkmadan koçyiğidin
Vatana borcu biter mi?
“Bismillah “ dedim ta yürekten
Sürdüm namluya birincisini.
Sıyırdı geçti Ocean’ı direkten.
Peşinden ikinci mermiyi gönderdim hedefe,
Hakk için atış üçtür diye.
Üçüncü mermi elimde, namlu da hedefte.

KORO:

ŞİMDİ OCEAN SULARIN DİBİNDE BEKLEMEKTE...


35.ses:
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şüheda fışkıracak ,toprağı sıksan, şüheda.
Canı,cananı, bütün varımı alsında Hüda.
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

 
36.ses:
Sevinçle tırmanıyor düşman Conkbayır’ını,
Sanır ki kimse durduramaz bu akını.
Uçarak bir hamlede fundalıklı sırtlardan,
Tam vaktinde yetişti,
“MUSTAFA KEMAL” adlı yüce kahraman.
Yıldırım sedasıyla dedi: - Eşsiz çocuklar!
Önünüzde, biliniz mutlak ölüm var.
Doymayan topraklara akıtıp temiz kanımızı,
Mutlaka kurtaracağız vatanımızı.-

37.ses:
Üstünlüğü vermeyiz hiçbir savaşımızda.
Öndeyiz, Mustafa Kemal durdukça başımızda.
Gözleri ufku kollar, parmakları enginde,
Arzın göğsü kabarır, O varken üstünde.
Güneş daha kaç kere aydınlatsa cihanı,
Bir kahraman millet ki bu, yazılmaz destanı.

KORO:
“Boğaz’da ölenlerin torunuyum.” Demek yeter.
Rabbim, bu kıyıma sebep olanlara tufanlar gönder.

38.ses:
SUSUN!..... DİNLEYİN, KONUŞUYOR ÖLÜLER:

KORO:
-Niçin, kim için öldük?...

39.ses:
Zulmün topu var, güllesi var, kalesi varsa,
Hakkın da bükülmez kolu, dönmez yüzü vardır.
Göz yumma güneşten, ne kadar nuru kararsa,
Sönmez ebedi her gecenin gündüzü vardır.

KORO:
-Millet yoludur, Hak yoludur, tuttuğumuz yol;
Ey hak yaşa, ey sevgili millet yaşa....... Var ol!

40.ses:
ÇANAKKALE GEÇİLMEZ ÖNÜNDE EĞİLMEDEN.

41.ses:
Heybetli ordulara mezar oldu bu toprak.
Artık Çanakkale’ye kimse saldırmayacak.

42.ses:
İnsanlığı koruduk biz Çanakkale önünde.
Göğsümüz bir iman kayasıdır.
Dün de bugün de......


KORO:
Çanakkale , şehitler toprağı!
Son savaşta vatanın,
İkiyüzellibini koynundadır.
Gencecik fidanları,dalı,yaprağı...
Sana destanlar gerek,tarihin görmediği
Destanlar gerek,yakılmaz ağıt.
Destanına ancak denizler olmalı kağıt.
Çanakkale,ey aziz vatan!
Erlerinin nöbetinde...
Sonsuza kadar Türk yurdu kalacaksın.
Nesilden nesile hep sen anlatılacaksın.
Bizimle birlikte zafer türkülerine katılacaksın

43.ses:
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal;
Ebediyyen sana yok ırkıma yok izmihlal.
HAKKIDIR HÜR YAŞAMIŞ BAYRAĞIMIN HÜRRİYET,
HAKKIDIR HAKK’A TAPAN MİLLETİMİN İSTİKLAL.

(Çanakkale Şehitlerine adlı şiirin okunması ile orotoryo bitirilir.)

S O N

 

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR:

İSTİKLAL MARŞI ORATORYOSU

ATATÜRK NERDESİN-ORATORYO

10 KASIM ORATORYOSU

ATATÜRK ORATORYOSU

ÇANAKKALE İLE İLGİLİ HİKAYELER

 


ÇANAKKALE DESTANI ORATORYOSU-4

Çanakkale içinde aynalı çarşı
Ana ben gidiyoooom düşmana karşı
Oooof gençliğim eyvah.....

Çanakkale içinde vurdular beni
ölmeden mezara koydular beni
Oooof gençliğim eyvah.....

Tuğçe:
Çanakkale,
Asırlara uzanır yolculuğun.
Gecenin karanlığında suları yaran sal,
İçinde kırk yiğidi Süleyman Paşa’nın...
Ve Sarı Saltuk, Evronos Bey, Gazi Fazıl.
İşte senin gerçek tarihin böyle başlar.

Tuğba
Giriş kapısı Anadolu’mun,
Geçiş kapısı Avrupa’nın.
Sensin tapusu yurdumun.
İlk defa seninle tanıdı Türk’ü,
Son defa sende öğrendi,
Seni ve beni unutamaz Avrupa.

Berat:
Mavi denizlerinde hür martıların
Oynaşırdı uzun asılarda.
Huzur içinde yatardı denizine karşı
Bolayır’da Süleyman Paşa.
Uzak iklimlerden gelen gemileri,
Selamlardı, gemiler Bolayır’ı.

3.İREM
Ezine’de Ahi Yunus,

4.EDA NUR
Kaşıkcı Baba Kilitbahir ‘de,

ERENSU
Gelibolu’yu bekleyen gönül erleridir.

5.GAMZE
Huzur, sükûnet ister gönül erleri.
Yatışları denize karşı,
Gözlemek içindir gemileri.

BERNA
Ey güzel toprak, bedenimsin, tenimsin.
Seninle kucaklaşan erlerinle:
BENİMSİN, BENİMSİN, BENİMSİN....

6.BÜŞRA
Giriş kapısı sensin Marmara’nın
Sen Anadolu’sun, Rumeli’sin.
Sana evlat bağışlayan her ilisin.
Kastamonu, Van, Kırklareli’sin...
Kısacası sen: Türkeli’sin

TUĞBA
Bu vatan toprağın kara bağrında
Sıradağlar gibi yatanlarındır.
Bir tarih boyunca onun uğrunda,
Kendini tarihe verenlerindir.

7.BURAK KESKİN
Yıl 1914............
Kaynamada bütün Avrupa.
Barut kokusu gelmede dört yandan
Yeryüzü kaynamada;

BERNA
ATEŞ, ÖLÜM, KAN..........

8.MERVE
Ülkeler sıkarken birbirine yumruğunu
İnsanlık adına insanoğlu,
Veriyor belki son soluğunu...
Savaş çığlıkları yükseliyor gökyüzüne.
Analar, bacılar, dedeler, kan ağlamakta beride.

9.HAMZA
Hamilton karar vermiş: Şu boğazların
Sahibi olacakmış, bugün değilse yarın...

10.TENZİLE
Geçip Çanakkale’den hesapları
İstanbul’u almak ister İngiliz cenapları...
Sonra: Hasta Adam’ın
Mirasını, bölüşmekmiş hülyaları...

11.BURAK ALP
Boşalmış beş kıtanın bütün denizleri.
Çanakkale olmuş sanki geçit yeri...
Karadağlı’sı, Fransız’ı, İngiliz’i...
Kendi geldiği yetmiyormuş gibi
Yanında bir de Hintli’si, Zelendalı’sı....

12.EMİNE
Fakat bu hesapta aldanmada hesapsızlar.
Her hasta mutlaka ölmez.
Türk’ü öldü sanmada soysuzlar.
Daha dün Türk’tü efendisi
Ne çabuk unutmada insan hafızası.

Asırlarca söylenirken,
Dillerde bizim şarkımız.
Medeniyet bizimle doğdu.
Hakk’a merdiven oldu ırkımız.
Son rütbemizdi şahadet
ölümden yoktur korkumuz
Birlik olur ölümüz, dirimiz
Çelikten bir orduya
Bedeldir ırkımız...

13.TUĞBA KINIK
Ben ezelden beri hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım.
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner aşarım.
Yırtarım dağları enginlere sığmam, taşarım.

14.NECDET
Her bucaktan mantar gibi
Bitiyor çelik ordular.
Denizden gökten topa tutuyordular
Koç yiğitler, aç toprakları
Durmadan doyuruyordular.

Yurda olurken göğsümüz siper,
Sırtlan gibi bağırıyor gemiler.
Sanki boşaltmada içindeki ateşi,
Bunlar mı Avrupalı, bunlar mı medeni?

15.TUĞÇE
Düşman sevinçle karaya tırmanıyor
Şimdilik sessiz siperlere
Yürürken sevinçle, azametle,
Sahipsiz köy buldum sanıyor.

16.MERVE
Ve birden saldırıyor, o aslan Mehmetcik...
Fırtına yaratırken havada mermiler,
Ok gibi fırlamada siperden her nefer.
Bir adım gerilemiyor yerinden
Kahraman Türk askeri.

Adım atamaz siperden öteye düşman
ölmeden en son kahraman.

17.BÜŞRA
Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma. Nasıl böyle bir imanı boğar
Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar.

18.BERAT
Birbirine karıştı varlıkla yokluk.
Çelik zırhlılarla iman dolu göğüsler.
Ölen ölür, kalanınsa, kanı göğsünü süsler.
Bire beş, beşe on gelmede düşman.
Ortada zaferden eser yok, geride kalan mı?

ÖLÜM! ÖLÜM! ÖLÜM!... ölüler.... Ve bir de kan


Bayrakları bayrak yapan üstünde ki kandır.
Toprak eğer uğruna ölen varsa vatandır.

19.EDA NUR
Yaralı bir asker gibi saldırıyor Mehmetcik
Bakmıyor düşmanın sayısına...

O’nu siperden sipere uçuran iman var.

20.GAMZE
Hamilton haykırıyor:
Ölün, dönmeyin geri
“Yetişin bittik!” diye yalvarıyor telsizler.
Tükenenin yerine yenisi yükleniyor
Her yüklenişte düşman yeniden ümitleniyor.

21.EMRE
Mehmetcik ise azaldıkça yeniden bileniyor
Topları susturuyor” Allah Allah” narası.
Kandan başı dönüyor çarpışanların.
Durmazsa bu akın, duracak hayat yarın.

Toz yerine uçuyor kollar, başlar, bacaklar.
Son ümitle son defa saldırıyor Anzaklar...
Uğrattık Anzakları süngümüzle bozguna.
İlk günüde mıhlandı düşman Arıburnu’na

22.BURAK KESKİN
Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın.
Siper et gövdeni dursun bu hayâsızca akın
Doğacaktır sana vadettiği günler Hakk’ın,
Kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın

23.TUĞBA KINIK
Durur mu düşman,
Bir daha, bir daha deneyecek şansını.
Kendi ateşe dokunmuyor nasıl olsa,
Taa Hint’ten, Kanada’dan getirmiş maşasını.

24.NECDET
Bir er patlamamış bir bombayı geri sallıyor.
Kendi silahıyla düşmanından öç alıyor.
Son harpteki ölüler kalkmamışken ortadan,
Yeni bir akın yaptı düşman Anafartalar’dan
Elden ele geçiyor bazı tepeler,
Otlar gibi süngüden geçiriliyor askerler.

Harp şiddetlendi, yeniden saldırıyor, gök, deniz...
Sağlar yetişmeyecek, ölüler! diriliniz...

ATATÜRK:
BEN SİZE TAARRUZU DEĞİL, ÖLMEYİ EMREDİYORUM.

26.İREM
Böyle emrediyordu Mustafa Kemal, erlerine
Hepsi gülerek koştu ölüm siperlerine.

27.BURAK ALP
Başka hangi milletin komutanı askerine,
ölmeyi emreder savaşmak yerine.
Aslında ölmek esarettir Türk askerine,
Yaşamaksa, destanlar yaratmaktır kaderine.

28.EMRE
Ezineli Yahya Çavuş derlerdi ona.
Çiftini, çubuğunu vatan, namus bilir,
Bir de Allah’ı tanırdı.
O’na Fransız, İngiliz dendi mi
Kendi gibi insanoğlu sanırdı.

29.EDA NUR
İşte 25 Nisan 1915,
Seddülbahir Köyü’ndeyiz
Altı taburla çıktı kıyıya İngiliz...

30.TENZİLE
Ezineli Yahya Çavuşa bir siper verdiler.
Etten kemikten bir hisar oldu düşmana.
Altı düşman taburunu on saat
Kıyıda tuttu altmış üç adsız kahramanla

31.EMİNE
“Dur bakalım!” dedi Yahya Çavuş.
Ne öyle aceleniz?
Ordumuza zaman gerek...
Ne kadar geç düşersek toprağa,
O kadar pahalı olur canımız...

32.HAMZA
Bugün aynı siperde bir abide...
Altmış üç şehitten on sekizi
Yazılı bir yüzünde.
Öbür yüzünde de:

Bir kahraman takım ve Yahya Çavuş’tular,
Tam üç alayla burada gönülden vuruştular.
Düşman, tümen sanırdı bu şahane erleri.
Allah’ı arzu ettiler, akşama kavuştular.

33.İREM
Bu kahramanlık destanından kalan,
İşte hepsi bu kadar...

Bastığın yerleri toprak diyerek geçme, tanı!
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme yazıktır atanı.
Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı.

34.EMİNE
Ben Mehmet oğlu Seyit’im.
Namus borcumu ödemektir niyetim.
Canımdır bu borçta en son diyetim.
Denizden kuduran ateş cehenneminde
ödedi diyetini arkadaşlarım, sıra bende.
Daha ne olduğunu anlamadan topun dibinde
İlişti gözüme iki yüz on beş okkalık mermi
Canı çıkmadan koçyiğidin
Vatana borcu biter mi?
“Bismillah “ dedim ta yürekten
Sürdüm namluya birincisini.
Sıyırdı geçti Ocean’ı direkten.
Peşinden ikinci mermiyi gönderdim hedefe,
Hakk için atış üçtür diye.
Üçüncü mermi elimde, namlu da hedefte.

ŞİMDİ OCEAN SULARIN DİBİNDE BEKLEMEKTE...

35.HAMZA
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan, şüheda.
Canı, cananı, bütün varımı alsın da Hüda.
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

36.BÜŞRA
Sevinçle tırmanıyor düşman Conkbayır’ını,
Sanır ki kimse durduramaz bu akını.
Uçarak bir hamlede fundalıklı sırtlardan,
Tam vaktinde yetişti,
“MUSTAFA KEMAL” adlı yüce kahraman.
Yıldırım sedasıyla dedi: - Eşsiz çocuklar!
Önünüzde, biliniz mutlak ölüm var.
Doymayan topraklara akıtıp temiz kanımızı,
Mutlaka kurtaracağız vatanımızı.-

37.BERAT
Üstünlüğü vermeyiz hiçbir savaşımızda.
Öndeyiz, Mustafa Kemal durdukça başımızda.
Gözleri ufku kollar, parmakları enginde,
Arzın göğsü kabarır, O varken üstünde.
Güneş daha kaç kere aydınlatsa cihanı,
Bir kahraman millet ki bu, yazılmaz destanı.

“Boğaz’da ölenlerin torunuyum.” Demek yeter.
Rabbim, bu kıyıma sebep olanlara tufanlar gönder.

38.GAMZE
SUSUN!..... DİNLEYİN, KONUŞUYOR ÖLÜLER:


-Niçin, kim için öldük?...

39.BURAK KESKİN
Zulmün topu var, güllesi var, kalesi varsa,
Hakkın da bükülmez kolu, dönmez yüzü vardır.
Göz yumma güneşten, ne kadar nuru kararsa,
Sönmez ebedi her gecenin gündüzü vardır.


-Millet yoludur, Hak yoludur, tuttuğumuz yol;
Ey hak yaşa, ey sevgili millet yaşa....... Var ol!

40.TENZİLE
ÇANAKKALE GEÇİLMEZ ÖNÜNDE EĞİLMEDEN.

41.MERVE
Heybetli ordulara mezar oldu bu toprak.
Artık Çanakkale’ye kimse saldırmayacak.

42.BURAK ALP
İnsanlığı koruduk biz Çanakkale önünde.
Göğsümüz bir iman kayasıdır.
Dün de bugün de......


Çanakkale, şehitler toprağı!
Son savaşta vatanın,
İki yüz elli bini koynundadır.
Gencecik fidanları, dalı, yaprağı...
Sana destanlar gerek, tarihin görmediği
Destanlar gerek, yakılmaz ağıt.
Destanına ancak denizler olmalı kâğıt.
Çanakkale, ey aziz vatan!
Erlerinin nöbetinde...
Sonsuza kadar Türk yurdu kalacaksın.
Nesilden nesile hep sen anlatılacaksın.
Bizimle birlikte zafer türkülerine katılacaksın

43.TUĞÇE
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal;
Ebediyyen sana yok ırkıma yok izmihlal.
HAKKIDIR HÜR YAŞAMIŞ BAYRAĞIMIN HÜRRİYET,
HAKKIDIR HAKK’A TAPAN MİLLETİMİN İSTİKLAL.


(Çanakkale’de düğün adlı oyun, ardından Türk bayrağının doğuşu ve gösterinin sonu.)

 

 

 

 

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR:

İSTİKLAL MARŞI ORATORYOSU

ATATÜRK NERDESİN-ORATORYO

10 KASIM ORATORYOSU

ATATÜRK ORATORYOSU

ÇANAKKALE İLE İLGİLİ HİKAYELER