Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

MEDDAH-1

Arapça “methetmek” kökünden gelen meddah, “methedici”, “övücü” anlamlarının yanında “Peygamberin övücüsü” anlamında da kullanılır.
Sözlü edebiyat geleneğimizin oluşmasında önemli katkıları olan “ozanlar”, saz eşliğinde çeşitli olayları hikâyeleştirerek anlatmışlardır. Bunlar anlattıkları hikâyelerde dramatizasyona da yer vererek günümüzdeki meddahların öncüsü olmuşlardır. Kendilerine ait özel kıyafetleri olmayan meddahlar, omuzlarında bir mendil (makreme) ve bir değneği aksesuar olarak kullanmak suretiyle her şekle ve kılığa girerler. Mendil ile zaman zaman terini silen meddah, bu aksesuarından çeşitli tiplemeleri canlandırmak ve değişik ses taklitlerini yapmak için yararlanır.


Günümüz modern tiyatrosunda tek kişilik oyunların ilk örneği sayılan meddah, geleneksel tiyatrolarımızdan Karagöz ve orta oyunu ile ortak yönleri bulunmasına karşılık, hayalin genişliği, konularının zenginliği açısından onlardan ayrılır. Meddah, tek kişilik bir oyunu canlandırdığı için bütün yük onun omuzlarındadır. Meddah, konuştuğu kişilerin ağızlarını taklit etmenin yanında çeşitli hayvan ve tabiat seslerini de taklit eder. Anlattığı olayın geçtiği yeri, sözünü ettiği kişilerin fiziki ve ruhi durumlarını da seyirciye anlatmak zorundadır. Meddahın, bu anlatımlarını seyircilerin gözünde olabildiğince canlandırmak için kullandığı değnek; kimi zaman kapı çalma aracı, kimi zaman silah, kılıç, kimi zaman da dikkati toplamak ve anlatımdaki geçiş bölümlerini belirlemede yardımcı rol oynar.


Meddahlar, hikâyelerini aktarırken zaman zaman anlattığı bir olayın dışına çıkıp seyircinin dikkatini bir an için başka bir noktaya çeker. Böylece asıl anlattığı hikâyenin merak unsurunu daha da artırmış olur. Bu yöntem, günümüz modern tiyatroda da kullanılmaktadır. Meddahlar hikâyelerine genellikle aynı tarzda başlarlar. Bir iskemle ya da taburenin üzerine oturan meddah, “Hak dostum Hak!” diye söze başlayarak, ya bir divan okur veya bir tekerleme söyler. Bu başlangıçtan sonra halk hikâyelerindeki döşemeye benzeyen, hikâyenin geçtiği yer, dönem, kişiler ve bu kişilerin toplumsal ve ekonomik durumlarının anlatıldığı açıklama bölümüne gelinir. Bu bölümde kimi zaman devrin ileri genelenlerinin de övüldüğü görülür. Açıklama bölümünün arkasından meddah asıl hikâyesini anlatmaya başlar. Sonuçta ise çoğu kez ise bir kıssadan hisse bulunur.


Meddah’ın birçok yazar üzerinde etkisi olmuştur. Ahmet Midhat Efendi, Şemsettin Sami ve Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın meddah üslubunu hikâye ve romanlarına uyguladığı gibi bazı tiyatro yazarları da meddah hikâyelerinden yararlanmışlardır. Özellikle Tanzimat’tan sonra yazılan birçok tiyatro eserinin konuları ile meddah hikâyelerinde anlatılan konuların uyuştuğunu görülür.


Günümüzde meddahlık tamamen kimlik değiştirmiş “Stand-up” adı verilen bir gösteriye dönüşmüştür.

 

MEDDAH-2

  • Arapça “methetmek” kökünden gelen meddah, “methedici”, “övücü” anlamlarını da taşımaktadır. Çok öven, metheden manasına da gelen kelime, dinî bir telmih taşır ve “Peygamberin övücüsü” anlamında da kullanılır. Meddah, kimi kaynaklarda kutsal bilinen kimseleri ve kahramanları öven veya çeşitli kimselerin değişik hâl ve hareketlerini taklit eden kişi olarak da tanımlanmaktadır.
  • Meddahın geçmişi hakkında kesin bir bilgiye sahip olmamakla beraber, onun “bütün şark ve İslâm memleketlerinin ilk ve iptidai temaşası” olduğunu söyleyebiliriz. Meddah üzerine araştırma yapanlardan Wetzstein, meddahın şarkı söyleyerek dilencilik yapan kimse olduğu yolundaki görüşü, Enno-Litmann tarafından reddedilmiştir.
  • Meddahın iki kaynaktan beslenerek geldiğini görüyoruz. Bunlardan birinci kaynak, Orta Asya'daki ozan geleneği; ikinci kaynak ise, İslâm kültürü. Meddahlar, kimi zaman Oğuz Destanlarından, Dede Korkut Hikâyeleri'nden söz ederken, öbür yandan da İslâm tarihinin ve İran edebiyatının kahramanlarına ait hikâye ve şiirleri de ele almışlardır.
  • Sözlü edebiyat geleneğimizin oluşmasında önemli katkıları olan “ozanlar”, saz eşliğinde çeşitli olayları hikâyeleştirerek anlatmışlardır. Bunlar anlattıkları hikâyelerde dramatizasyona da yer vererek, günümüzdeki meddahların öncüsü olmuşlardır. Oğuzlar devrinde sazları ile diyar diyar gezen ozanlar, çeşitli şölenlerde ve toplantılarda Oğuz destanlarını ve Dede Korkut Hikâyeleri’ni anlatırlardı. Bu gelenek günümüzdeki halk şairlerimiz tarafından da devam ettirilmektedir. Bilhassa kitle iletişim araçlarının bulunmadığı bir dönemde, halkın bilgi alma ihtiyaçlarını sağlayan halk ozanları, bir geleneğin temsilcileri olarak devamlılıklarını sürdürmüşlerdir.
  • Meddahlar, hem halk arasında, hem de saraylarda gereken ilgiyi görmesinin altında anlattıkları hikâyelerin yanı sıra, yüklendikleri sosyal misyonun da payı büyüktür. Meddah olmak, öyle sıradan kimselerin yapacağı bir sanat değildir.
  • Kendilerine ait özel kıyafetleri olmayan meddahlar, her şekle ve kılığa girerler. Başlangıçta süngü, tuğ ve teberzin gibi simgeleri bulunan meddahların, günümüzde aksesuarları değişmiştir. Bugün meddahlar, omuzlarında bir mendil (makrame) ve bir değneği aksesuar olarak kullanmaktadırlar. Mendil ile zaman zaman terini silen meddah, bu aksesuarından çeşitli tiplemeleri canlandırmada, değişik ses taklitlerini yapmada yararlanır.
  • Günümüz modem tiyatrosunda tek kişilik oyunların ilk örneği sayılan meddah, geleneksel tiyatrolarımızdan Karagöz ve Orta Oyunu ile ortak yönleri bulunmasına karşılık, hayalin genişliği, konularının zenginliği açısından onlardan ayrılır. Karagöz ve Orta Oyunu’nda bir olaya dayanan göstermeci anlatımın yanında, meddah seçtiği konulara göre kimi zaman benzetmeci, kimi zaman gerçekçi, kimi zaman da yanılsamacı tiyatroyu zorlar.
  • Meddah, tek kişilik bir oyunu canlandırdığı için, bütün yük onun omuzlarındadır. Konuştuğu kişilerin ağızlarını taklit ettikten başka, çeşitli hayvan ve tabiat seslerini de taklit eden meddah, naklettiği olayın geçtiği yeri, bahsettiği şahısların fizikî ve ruhî hâllerini de seyirciye anlatmak zorundadır. Bu anlatımlarını seyircilerin gözünde olabildiğince canlandırmak için, çeşitli yardımcı unsurlar kullanır.
  • Meddahların kullandığı yardımcı unsurlardan değnek, meddah tarafından çeşitli fonksiyonlarda kullanılır. Değnek, kimi zaman kapı çalma aracı, kimi zaman silah, kılıç, kimi zaman da dikkati toplamak ve anlatımdaki geçiş bölümlerini belirlemede yardımcı rol oynamaktadır.
  • Meddahlar, hikâyelerini naklederken yabancılaştırma tekniğinden de yararlanır. Zaman zaman anlattığı bir olayın dışına çıkıp, seyircinin dikkatini bir an için başka bir noktaya çeken meddah, asıl anlattığı hikâyenin merak unsurunu daha da artırmış olur. Bu teknik, günümüz modem tiyatrosunda da başvurulan bir yöntemdir.
  • Meddahlar hikâyelerine genellikle aynı tarzda başlarlar. Bir iskemle ya da taburenin üzerine oturan meddah, "Hak dostum Hak!" diye söze başlayarak, ya bir divan okur veya bir tekerleme söyler. Bu başlangıçtan sonra halk hikâyelerindeki döşemeye benzeyen, hikâyenin geçtiği yer, dönem, kişiler ve bu kişilerin toplumsal ve ekonomik durumlarının anlatıldığı açıklama bölümüne gelinir. Bu bölümde kimi zaman devrin ileri genelenlerinin de övüldüğünü görmekteyiz. Açıklama bölümünün arkasından meddah asıl hikâyesini anlatmaya başlar. Sonuçta ise çoğu kez ise bir kıssadan hisse bulunur.
  • Meddah’ın birçok yazarımız üzerinde etkisi olduğu görülmektedir. Ahmet Mithat Efendi, Şemsettin Sami ve Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın meddah üslûbunu hikâye ve romanlarına uyguladığı gibi, bazı tiyatro yazarlarımız da meddah hikâyelerinden yaralanmışlardır. Şemsi (Mehmet Şemseddin)’in Tedbirde Kusur piyesinde, meddah geleneğinin etkisi söylenebilir. Bu eserden başka, Tanzimat'tan sonra yazılan birçok tiyatro eserinin konuları ile meddah hikâyelerinde anlatılan konuların uyuştuğunu görmekteyiz.
  • Günümüzde, meddahlık tamamen kimlik değiştirmiş “Stand-upv adı verilen bir gösteriye dönüşmüştür. Ancak, özgür konuşma sanatı anlamına gelen bu terimin, meddahı bütünüyle karşıladığını söylemek mümkün değil. Meddah, gösterisini özgür olarak gerçekleştirmesine rağmen, belli sınırlılıkları da aşmamaktadır. Günümüzde bu türden gösterilerde belli bir sınırlamanın olduğunu söylemek mümkün değil. Bir başka husus da, bu gösterilerin geleneksel tiyatromuzda olduğu gibi, bir kültür beslemesinden çok, kültür yozlaşması da yaratmaktadır. Kaynağını Batı’dan alan bu gösteriler, tamamen gülmece üzerine kurulmuş olup, derinlikli nükte ve kıssadan hisse alma gibi inceliklerden yoksundur.

 

 İLGİLİ İÇERİK

ALAYLI ÖMER EFENDİ/ Meddah Örneği

MEDDAH VE HALK HİKÂYELERİ ARASINDAKİ BENZERLİKLER

MEDDAH GÖSTERİ OYUNU

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi