TERDİD
Sözü beklenmedik bir şekilde bitirme sanatıdır. Sözün başında söylenen husus ile bitimindeki husus çatışırsa terdid sanatı meydana gelir
“Dehrde anlamayıp bilmediği ola meğer
Tama’u buğz u nifak u hased ü gadr ü sitem”
Dünyada onun anlamayıp bilmediği tek şey: tamah, buğz nifak, haset, gadr ve sitemdir.
Okuyucu tek bir şey söylenmesini beklerken şair ikinci mısrada altı özelliği birden söylüyor.
Ben güzel günlerin şairiyim
Saadetten alıyorum ilhamımı
Kızlara çeyizlerinden bahsediyorum
Mahpuslara affı umumiden…
Çocuklara müjdeler veriyorum
Babası cephede kalan çocuklara…
Fakat güç oluyor bu işler
Güç oluyor yalan söylemek…
Melih Cevdet Anday
Şair, son dizede sözü sürpriz bir sonuca bağlayarak okuyucuyu şaşırtıyor.
Safahat’ımda, evet, şiir arayan hiç bulunmaz; Yalnız bir yeri hakkında “Hazin işte bu!” der.
— Küfe?
— Yok.
— Kahve?
— Hayır.
— Hasta?
— Değil.
— Hangisi ya?
— Üç buçuk nazma gömülmüş koca bir ömr-ü heder!
Mehmet Akif Ersoy
Bu parçada okuyucu, Safahat’ta hazin olanın şiirlerden biri olacağını düşünürken beklenmeyen bir cevap veriliyor: Şaire göre, eserinin hazin olan yanı, üç buçuk şiir için koca bir ömrün ziyan edilmesiymiş.
Vaktiyle yazdığım gibi:
Uzayacağa benzer
Tutuştuğumuz lades.
Bak, kaç sene geçti:
Aldatamadın beni
Ölüm kardeş!
Bir çeyreğe iki aspirin.
Verem misin?
Üzülme, onun da çâresi var,
Ölür gidersin…
Sabri Soran
***
Dizilirler ayakta
Ana baba ve kardeş
Hayal ırak... Irakta
Eder fiillerle güreş
Başından kayar yastık
Nura döner karanlık
Sırlar çözülür artık
Kırka çıkınca ateş
NECİP FAZIL KISAKÜREK
ALİ
Namluna dayanır, yola dalarsın
Duruşun bakışın yaman be Ali!
Boşuna tetiği ne kurcalarsın?
Var daha ateşe be Ali!
Yıllanmış bir çınar pusuluk yer in,
Neredeyse gelecek beklediklerin.
Var iki adımlık kaderin.
Desen işleri duman, be Ali!
Onu seti büyüt de söğüt boyunca
Kendin i ellere versin o gece.
Sözüme kanmadın bunu duyunca,
Gözünle görünce yaman, be Ali!
Geldiler beklenen çiftler ormana,
Duruyor iki genç, ne hoş yanyana
Bir kurşun kadına, bir de çobana,
Çınlasın yıllarca orman, be Ali!
Görünce uzanmış, yar kucağına,
Boynunu dolamış zülfü bağına,
Kurşunu kahpeye atacağına
Kendine çevirdin… Aman, be Ali!
Faruk Nafiz Çamlıbel, Han Duvarları
Faruk Nafiz, “Ali”nin öyküsünü anlatırken sevgilisinin kendisine ihanet ettiğini ve bir çobanla kaçtığını, Ali’nin de onların peşine düştüğünü betimleme şeklinde ortaya koyar. Ali, silahıyla onların peşine düşer ve bir ormanda onları birlikteyken kıstırır. Ali tam onları vuracakken birden bire karar değiştirir ve kendini vurur.
EDEBİ SANATLAR 1 - KONU ANLATIM VİDEOSU ( Youtube Kanalımız için TIKLAYINIZ )
EDEBİ SANATLAR 2 - KONU ANLATIM VİDEOSU ( Youtube Kanalımız için TIKLAYINIZ )