BENZETME ÇEŞİTLERİ
Benzetmenin çeşitleri benzetme öğelerinin birinin veya birkaçının kullanılıp kullanılmamasına göre belirlenir.
1. Ayrıntılı benzetme
Dört öğesi de bulunan benzetmedir.
Bu sesler dokunuyor en ağrıyan yerime,
Bir eski çıban gibi işliyor içerime.
NECİP FAZIL KISÂKÜREK
Benzeyen: Sesler
Kendisine benzetilen unsur: Eski çıban
Benzetme yönü: Ağrımak
Benzetme edatı: Gibi
2. Kısaltılmış benzetme
Benzetme yönü anılmadan yapılan benzetmedir.
Ben gideyim; yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin
İki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler.
NECİP FAZIL KISÂKÜREK
Benzeyen: Sel
Kendisine benzetilen unsur: Fener
Benzetme edatı: Gibi
3. Pekiştirilmiş benzetme
Benzetme edatı bulunmayan benzetme.
Ufuk bir tilkidir, kaçak ve kurnaz;
Yollar bir yumaktır, uzun, dolaşık
NECİP FAZIL KISÂKÜREK
Benzeyen: Ufuk, yollar
Kendisine benzetilen unsur: Tilki, yumak
Benzetme yönü: Kaçak, kurnaz; uzun, dolaşık
4. Güzel benzetme (Teşbih-i beliğ)
Benzeyen ve kendisine benzetilen öğelerle yapılan, benzetme yönü ve edatı söylenmeyen benzetmedir.
Gül yüzlü bir âfetti ki, her busesi lâle;
Girdik zaferin koynuna, kandık o visâle.
YAHYA KEMAL
Benzeyen: Zafer, bûse
Kendisine benzetilen unsur: Sevgili, lâle
Kendisine benzetilen unsur: Gül
Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;
Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.
Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;
Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.
NECİP FAZIL KISAKÜREK
Gürz ayaklı Kalkan elli
Sancaktar olduğu
Sancak tutuşundan belli
FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA
5. Yaygın benzetme
Benzeyen ve kendisine benzetilenler arasında birden fazla ortak nitelik ve özellikleri sırayla ifade edilerek yapılan benzetmedir. Yaygın benzetmede her iki öğenin, ortak benzerlikleri anlatıldıktan soma, manzumenin en sonunda ilgili olan temel öğe açıklanır.
Aşağıdaki örnekte “vatan” bir “çınara” benzetilmiştir.
ÇINAR
Hani bir gün seninle Topkapı ’dan
Geliyorduk; yol üstü bir meydan
Bir çınar gördük; Enli, boylu, vakur
Bir ağaç; hiç eğilmemiş, mağrur
Koca bir gövde, belki altı asır
Belki ondan da fazla dalgın, ağır
Kaygısız bir ömür sürüp gelmiş;
Öyle serpilmiş, öyle yükselmiş,
TEVFİK FİKRET
- << Önceki
- Sonraki