Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

ASAF HALET'İN HAYATI VE ŞAHSİYETİ

İstanbul'da doğdu (27 Aralık 1907), bütün çocukluğu Cihangir gibi Osmanlı İstanbul'undan izler taşıyan bir semtte geçti. Beylerbeyi'nde ya­şadı ve yine İstanbul'da öldü (15 Ekim 1958).

Galatasaray Sultanisi'nde geçen sekiz yıllık öğrenimin ardından Sa­nayii Nefise Mektebi - Güzel Sanatlar Akademisi talebeliği ve Adliye Mes­lek Mektebi'nden mezuniyet Üsküdar Mahkemesi zabıt kâtipliği, Osmanlı Bankası ve Devlet Deniz Yolları memuriyetlerinden sonra Felsefe Bölümü kütüphanesi. Buradaki memuriyeti, onun eski kültürümüze dair el kitapla­rı hazırlamasına imkân verdiği kadar, şiirine mistik ve metafizik bir derin­li kazandırmasına; var olan temayülün derinleştirilmesine yardımcı ol­muştur sanıyoruz.

1940'dan sonra yazdığı serbest nazım türündeki şiirleri ile dikkati çekti ve o dönemin şiir metinlerinde, edebiyat toplantılarında aranan, on­suz edilemeyen renkli bir sima oldu. Başlangıçta o da döneminin yaşama sevincini ve entelektüel züppeliklerini ifadeye çalıştı. Ama sonraki yıllar­da, Ağaç, Büyük Doğu, İstanbul ve Türk Yurdu gibi dergilerde yazdığı ya­zılarla farklı bir şair kimliği ortaya koydu. 1946'dan sonra bağımsız ola­rak İstanbul milletvekili seçilmek istedi. Bunun için kahvelerde konuşma­lar yaptı, görüşlerini anlattı. Fantezilerinden sonra sosyal görüşleriyle de gazetelere konu oldu. Fakat hiçbirini kazanamadı. Esasen seçim kazanıp milletvekili olmak gibi bir niyet taşımadığını sanıyoruz. Bu vesileyle gö­rüşlerini anlatmayı düşünmüş olabilir...
 
ASAF HÂLET'İN ŞİİRİ

Asaf Halet Çelebi'nin şiirinde birbirinden farklı üç dönemin varlığı gözle görülür niteliktedir. İlk dönemi, eski kültürümüze bağlı olarak divan şiiri anlayışıyla yazdığı güzellerdeki şiir anlayışı. İkinci dönemi, Garip şi­irinin yaygın olduğu dönemlerdeki şiirlerinin mizah gazetelerine bile ko­nu olan garip tutumu. Üçüncü ve çok belirgin dönem, İslâm tasavvuf kül­türünden yararlanan, nev'i şahsına münhasır bir şiir anlayışı ve ürünle­ri. Bu anlayışla önceki şiir tecrübelerinin, divan şiiri telâkkisiyle şiirde şaşırtıcı olanın yakalanmasına yönelen Garip şiirin bazı yönlerden kesiş­tiğini ve Asaf Halet'in şiirinin asli unsurları olduğunu belirtmek gerekir.

Gazelleri, Son Asır Türk Şairleri dışında hiçbir kitaba girmemiştir. İkinci ve üçüncü döneminin şiirleri üç kitapta toplanmıştır: He (1942), Lameli (1945), Om Mani Padme Hum (1953).

Esef Halet, ihsas ve intibalarıyla kültürünü şiirde özlü bir ifadeye kavuşturabilen nâdir şairlerden. Şiir anlayışını bu kadar net bir tarzda or­taya koyan ve yaptıklarını açıklayıcı telâkkilerini bu kadar vazıh bir dille anlatan çok az şair vardır. Hatta bazı şiirlerinin anahtarını vermekten de çekinmez... "Benim Gözümle Şiir Dâvası" üst başlığı ile yazdığı yazılar­da, saf ve mücerret şiirden yana olduğunu ve şiirlerindeki mistik temayül­leri anlatır, ruh anının şiire nasıl hâkim olduğunu belirtir.
Ona göre, "şiir, kelimelerin bir araya gelmesinden hâsıl olan bir bü­yük kelimeden başka bir şey değildir:" Çünkü "şiir denilen bu kelime arabeski", "bize tıpkı hayatta olduğu gibi müşahhas malzeme ile mücerred bir âlem yaratır." Bunlardan da anlaşılabileceği gibi Asaf Halet'in şi­iri, tek tek düşünce, hayal ve duygudan hareketle değil, sezgiyle oluşan bir şiirdir. Bu yüzden de "şairin asıl sanatı, ruh anlarını ifade etmekteki kabiliyetidir." Bunu gerçekleştirebilmek için de, "bazı sada arabesklerini manalarından tecrid ederek teşhir" ettiği gibi, "güzel hayvanlara" ben­zettiği değişik kültürlere alt sözleri de kullanır ve "bir nevi mücerret şi­ir" telâkki ettiği tekerlemelere şiirlerinde yer verir. Böylece "sanatta es­kimeyen şey"i yakalar, her zaman "yeni" kalabilecek orijinal bir şiir dünyası kurar.
Asaf Halet kurduğu şiir dünyasından o kadar emindir ki, bir konuş­masında bugün bile ilgi çekici olan şu açıklamayı yapar:

"Yeni şiirlerimin bir yerinden şüpheye düşen olursa, eski şiirlerime bakar, bulur, anlar. Çünkü bütün şairlerin, gerçekte, bir tek şiirleri vardır. Bize ayrı ayrı sunulanlar o bir tek şiirin parçalarıdır." (19.10.1953).

Bu şiir dünyası, arabeske çok benzer. Bu süsleme sanatında da motif­ler iç içe geçmiştir ve girift bir görünüşleri vardır, ama insanı kendileri­ne çekerler. Çünkü orijinal bir şahsiyetin dünyasından sesler ve renkler getirirler. Bu şiirlerde teknik başlı başına bir mesele değildir ama her şi­ir kendi şeklini bulmak zorundadır. Bu da, dili ve geleneği iyi bilmekle mümkündür.

Asaf Halefin şiiri, bütün kültürlerden ve sanat telâkkilerinden yarar­lanan, ama şiir dışı unsurlara iltifat etmeyecek kadar kendine yeten bir şahsiyetin şiiridir... Divan ve halk şiiri, doğu ve batı şiirleri, masallar ve Hind mistisizmi, kendi çocukluğu ve İstanbul hayatı, munis bir havada bir araya gelir. Şair bütün unsurlardan faydalanarak iç dünyasını yansıtan bir şiir kurar.

(Mustafa Miyasoğlu, Asaf Halet Çelebi, Akçağ Yay. Ank. 1993)

 

İLGİLİ İÇERİK

ASAF HALET ÇELEBİ ŞİİRLERİ

CUMHURİYET DÖNEMİ ŞİİRLERİ

DİVAN EDEBİYATI ŞİİRLERİ

HALK EDEBİYATI ŞİİRLERİ

ASAF HALET ÇELEBİ HAYATI ve ESERLERİ

ASAF HALET ÇELEBİ

SON EKLENENLER

Üye Girişi