Kullanıcı Oyu: 4 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin değil
 

Hilmi Yavuz;

GÜLÜN BÜYÜK USTASI

Mezopotamyalı bilge.

Bilge şair; filozof şair.

Kaymakam Siirtli Yahya Hikmet beyin oğlu olarak İstanbul'da doğdu. Arapçası "tek kelime Türkçe bilmeyen" babaannesinden tevarüstür. Aristokrat; sesinin tınısında aristokratlığın ekâbirliğini hissediyorsunuz ya; bu onun sesine lezzet katmaktadır.

Saçları bakışlarına şemsiye gibi duruyor; üstelik alnıyla, iki kaşıyla, ağzıyla kafiyeli olarak. Daima mütebessim bir çehre, geniş taraça bir alın, yay gibi keskin gerili kaşlar, derinden gerilerden bakıyor izlenimi veren gözler, dar çıkık bir çene; ona hafif tepeden bakan bir hava veren ince bir burun ve ağız.

Sağ elini ve elinden düşürmediği gözlüklerini yüzünden bir parça gibi kullanıyor; "elini yüzüne alanlardandır.

O konuşurken sanırsınız ki, "zaman ve mekândan müstağni bir dünyalı" konuşuyor; "bin yılları, bin bir ülkeleri harmanlıyor" da öyle anlatıyor.

Geçimsiz ve aksi olmakla itham edilirse de o bu durumu "birey olabilmenin yolu düşman edinmekten geçer, benim düşmanım boldur"[1] sözleriyle izah eder.

Felsefecidir, gazete yazarıdır, üniversite hocasıdır ya, ama o "benim için her zaman aslolan şiir olmuştur"[2] diyecek ve ekleyecektir: "Baki Efendi, Yahya Kemal, Asaf Halet Çelebi, Behçet Necatigil... Sadece bunlar değil elbet! Daha birçok şair benim esin perilerim olmuştur."[3]

İlk gençliğini bir cümleyle açıklamak mümkündür: "Fatih'ten, elinde bir gül, Yenikapı'ya, denize inen çocuk! Zaten "ilk gençlik şiirleri de "Bakış Kuşu"dur[4]

1970-2000 arası Türk şiirinin en büyük birkaç şairinden birisi olduğu tartışılmaz.

Şiir anlayışını "benim şiirimde her düzeyin kendine göre bir özerkliği vardır. Bir düzey, ötekilerin üzerine çıkmaz"[5] şeklinde açıklayacaktır.

"Kendini hem Batılı hem Doğulu" olarak tanımlayan Yavuz, yaşadığı çağı bir 'Hüzün Çağı' olarak tanımlar.

İşte onun en tanınan ve sevilen iki mısraı:

"Hüzün ki en çok yakışandır bize belki de en çok anladığımız"[6]

Sesi İmge kokuyor; imge ve hüzün.

Dilde kompleksizdir, "yaşayan dil"den yanadır; tam ortasında duruyor; ne uydurukça ne de Osmanlıca."Yeri geldikçe ikisini de kullanıyorum" diyor, "Mesele"yi çok sık kullanıyor; yakışıyor da.

Muhiplerince "Hoca" olarak tanımlanan Hilmi Yavuz, halen Bilkent Üniversitesi İnsani Bilimler ve Edebiyat Fakültesi'nde "Türk Eleştiri Tarihi" okutmaktadır.

Sigarası ağzından hiç eksilmez; ama hiç yakmamak kaydıyla...

Sağ gözü önde konuşuyor, sol gözü kısık ve geridedir, sağ göze bilgi servisi yapmakla meşgul

Mizahı çok sever, "gülmek medeniyettir" diyecek kadar.

İrfan Külyutmaz'la mizah ve ironinin de zirvelerini getirir soframıza.

Esmer aydınlık yüz.

Gülün yani şiirin büyük ustası.

( Fahri TUNA, IRMAK DERGİSİ, SAYI:63- MART 2006)

[1] Fahri Turtayla 18.03.2006 tarihinde Adapazarı'nda yaptığı söyleşiden.

[2] Şafak Güneş, Hilmi Yavuz'la Söyleşi. Gösteri, Ağustos-2001,

[3] Enver Ercan, Hilmi Yavuzla Söyleşi, Cumhuriyet Gazetesi, 16.06.1994

[4] 1969'de yayımlanan ilk şiir kitabının adı.

[5] Enver Ercan, Hilmi Yavuzla Söyleşi, Cumhuriyet Gazetesi, 16.06.1994

[6] Hilmi Yavuz'un "Nazım Hikmet" şiirinden bir bölüm

 

İLGİLİ İÇERİK

MÜLAKAT - RÖPORTAJ FARKI

RÖPORTAJ

SON EKLENENLER

Üye Girişi