Kullanıcı Oyu: 4 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin değil
 

1.

Şu kış günleri yok mu sevemiyorum bir türlü. Her yıl bir boy: "İnsanların en çok çalıştıkları, en çok düşündükleri, en çok eğlendikleri mevsim kıştır. Uzun geceler­de ocak başına büzülüp ne yapacağını şaşıran kişioğlu aklını işletmiş, hakikatle­ri sırları araştırmış, masallar uydurmuş, insanlar yasalar kurmuş. Medeniyeti kı­şın getirdiği ihtiyaçlar yaratmış değil mi?" derim ama olmuyor işte boşuna ta genç­liğimde Remy de Gourmont'un bilmem hangi kitabında okuduklarımdan kalma bu yankı kandıramıyor beni. Doğru söz­ler, doğru ya beni avutmaya, güz sonu içimi sarmaya başlayan o korkuyu andırır perişanlığı gidermeye yetmiyor. Soğuk­lardan yakınacak değilim. Ne yalan söy­leyeyim? Öyle çok üşümedim ömrümde; serinlikler basınca sırtımı pekleştirmenin, oturduğum yeri ısıtmanın bir çaresini bu­lurum. Üşümenin, şöyle biraz üşümenin de bir tadı vardır doğrusu. Kar altında beş on dakika, yarım saat yürüdükten sonra sıcak bir odaya girip parmaklarını­zı hohlamanın zevkine doyulur mu?

2.

Asık suratlı insanlardan hoşlanır mısınız desem tabii bana gülersiniz. Zaten ben de biraz gülmeniz için söze böyle başla­dım. Güler yüze ve gülmeye dair olan bu konuşmayı asık suratla dinlemenizi iste­mem tabii. Konuşurken söze başladığı­nız sırada karşınızdakinin kaşlarını çattı­ğını, asık bir suratla sizi dinlediğini görür­seniz konuşmak hevesiniz kırılır. Lafı kı­sa kesip bu tatsız sohbeti bir an önce bi­tirmeye bakarsınız Bir de karşınızdaki­nin sizi güler yüzle dinlediğini, hatta ara­ya biraz da tatlı söz karıştırarak sohbete renk verdiğini görecek olsanız konuştuk­ça konuşacağınız gelir. Zaten öyledir. Güler yüz her şeyden önce insana cesa­ret verir. Çünkü güler yüzlü insanlar her kusuru hoş gören, affeden insanlardır. Dünyada ilk adımlarını yeni atmaya baş­lamış bir çocuğa herkes güler yüzle ba­kar Onun her kusuru yapabileceğini ve bütün kusurların affedilmeye layık oldu­ğunu önceden kabul ettiğimiz için çocuk karşısında gülümser bir yüz takınırız. Ol­gun insanlar yalnız çocuklara değil, her­kese affedici, kusura pek aldırmayıcı bir yüzle bakarlar. Bu dünya öyle çatık kaşla dolaşmaya, şunun bunun kalbini kırmaya değer bir dünya değildir Onun için güler yüzlü insanlar arasında yaşayanların ha­yatı daha tatlı geçer.

3.

Güzel olmak... "Ya yaradılışından güzel değilse?" demeyiniz, en çirkin, en biçimsiz insanlar dahi, biraz zevkleri varsa, o çirkinliklerini, biçimsizliklerini örtmenin, başka güzelliklerle karşılarındakilere unutturmanın bir yolunu bulurlar. Süsle­nirler, bezenirler, öylelikle olsun kendileri­ni karşılarındakilere şirin gösterirler. "Ben yaradılışımdan güzel değilim." deyip de boynunu bükmek olur mu? Medeniyet dediğiniz, bir bakıma, tabiatla savaşmak, tabiatı olduğu gibi bırakmayıp düzeltmek, insanoğlunun istediği hale getirmek değil midir? Öyle olunca insanlar arasındaki çirkinlikleri de: "Ne yapalım? Öyle doğ­muş onlar!" deyip çirkin bırakamayız, on­ları da elimizden geldiğince güzelleştir­mek borcumuzdur. Bittabi kendimizden başlayarak. Bu söylediklerimin kendimi de kötülemek olduğunu biliyorum. Benim işime gelmiyor diye doğruyu saklayayım da işime gelecek doğrular mı uydura­yım? Üstüne başına bakmayan, kendine bir çekidüzen vermeye özenmeyen adam gerçekten medenî bir adam değil­dir.

SON EKLENENLER

Üye Girişi