Kullanıcı Oyu: 5 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin
 

1

Sözlükte bir şey saf, halis olmak, kötülük ve bozukluktan uzak bulunmak; iyi niyet sahibi olmak ve başkasının iyiliğini iste­mek anlamlarındaki "nush" kökünden tü­reyen Arapça nasihat ya da Farsça "pend"in, sözlük anlamına baktığımızda, öğütle karşılaşırız. Öğüt ise doğru yolu göstermek amacıyla bir kimseye yapma­sı ya da yapmaması gereken davranış ve eylemler hakkında söylenen söz de­mektir. İslâmîTürk Edebiyatı'nın ilk mah­sullerinden olan Divanü Lügati't-Türk'te ise öğüt karşısında şu beyit yer almakta­dır:

Algil öğüt mindin oğul erdem tile

Boyda ulug bilge bolup bilgin güle

(Ey oğul, benden öğüt al ve erdem dile, böylece halkın şefi olursun ve onlara bil­gelik ve erdem dağıtırsın.)

Nasihatin bu tanımlarının dışında nasihat ile birlikte kullanılan deyimler de mevcut­tur. Bunlar, "nasîhat-âmîz", kendisinden öğüt alınacak söz; "nasîhat-ger", öğüt ve­ren; "nasîhat-kâr", öğüt veren, gibi de­yimlerdir.

2

1926-1984 yılları arasında yaşamış olan Ümit Yaşar Türk şiirinin önemli isimlerinden biridir. Şiir sevgisi çocukluğunda başlayan Ümit Yaşar, anne ve babasının da etkisiyle 9-10 yaşlarında şiir yazmaya heveslenmiştir. Çocukken evlerinde şiir okunması, annesinin o çağın ünlü ozanı Faruk Nafiz Çamlıbel'in şiirlerini ezbere bilmesi, duvarlarında ünlü şairin çerçeveli bir fotoğrafının bulunması, babasının Faruk Nafiz'i "evin ikinci adamı" olarak görmesi Ümit Yaşar'ın küçük yaşlarda şiire ilgi duymasının nedenleridir. İlk şiir denemeleri Faruk Nafiz'e (Duvardaki adama) özentinin ürünüdür.

SON EKLENENLER

Üye Girişi