İLHAN BERK HAYATI ve ESERLERİ
Bu hareketin içerisinde yer alan ve İkinci Yeni'nin ilkelerine en sadık kalan şair İlhan Berk'tir (d. 1918). Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin kısa boylu fakat uzun ömürlü bu güçlü şairi, şiir çalışmalarına Manisa'da başlar. İlk şiir kitabı Güneşi Yakanların Selamında Ahmet Haşim, Necip Fazıl Kısakürek ve Nâzım Hikmet etkisi vardır. Sanat hayatının birinci döneminde Garip hareketinden ciddi anlamda etkilendiğini görüyoruz. İkinci döneminde İkinci Yeninin "folkloru şiire düşman" belleyen söylemine rağmen, duyuş kavramını daha da genişleterek Nâzım Hikmet kaynaklı güçlü bir toplumcu gerçekçi anlayışa kaymıştır. İlhan Berk, bu döneminde halk edebiyatı motiflerinden şiirine bir hayli malzeme taşır. Onun toplumsal gerçekçi anlayışla yazdığı şiir kitapları arasında en güçlü olanı 1980 yılı Behçet Necatigil ödülünü aldığı İstanbul Kitabıdır (1947). Bu kitaptaki "İstanbul Şiiri" Walt Whitman'ın "Çimen Yaprakları" ve Apollonaire'in"Zone" isimli şiirinden etkiler taşır. "İstanbul Şiiri", ekmeklerini alın terleriyle kazanan İstanbul'un küçük insanlarının macerasını anlatır.
İlhan Berk, 1953 yılında yazdığı "Sen Antoine'in Güvercinleri" isimli şiiriyle İkinci Yeni hareketinin kuruluşuna katılır. Son elli yıldır ısrarla bu hareke -tin ilkeleri doğrultusunda şiir çalışmalarını devam ettirmektedir. İkinci Yeni'nin en sadık üyesidir. Galile Denizi, Çivi Yazısı, Otağ ve Mısırkalyoniğine adlı şiir kitaplarıyla İkinci Yeni tarzında ciddi şiirler yazar. Şiir dilinde aşrı ve beklenmedik denemelere girişir. Bunun için zaman zaman şiirin dışına düştüğü görülür. Sürrealist şiir anlayışından alınan "otomat yazı" anlayışını başarılı bir biçimde uygulayarak imgeye ve çağrışıma dayalı bir şiir dili kurmuştur.
"Mısır krallarını sedra uzun egemenlikleri, hiyeroglif egemenlikleri, uygarlık tecim ve kral gezisinde / kent tarih baskı dağlarında, bunluk taş kaynaşmalarından, kent heredotos oldukça frikya fenike ırmakları, yani kıyının bulunan ülkesine, fenike elverişli A) tarih şehirlerinde, bir meydana ülke fenikeliler fenike karışıp kurdular" (Ve, M. K. İ., s. 140)
Şair, şiir dilinde birbirinden uzak bölgelerdeki karşıt unsurları bir araya getirerek okuyucuyu zorlamak ya da Sürrealizm'den kaynaklanan anlamsız şiiri yazmak ister. Bunun için de farklı bölgelerden gelen çağrışım değerlerini bir merkezde toplar. Amacı; okuyucuyu sarsmak ve yanıltmaktır. Aynı anda merkezden uzaklaştırılarak farklı mekânlara ve zamanlara atılan okuyucu, şiir karşısında kendisini bir türlü toparlama fırsatını bulamaz.
Dilde hiçbir simetrik akışa uzun süre katlanamaz ve sonsuz sayıda deneyime açık bir şiir anlayışım sürdürür. Sürekli değişimi, şiiri için ilke edinmiştir. Dilin insan belleği tarafından her türlü biçimlendirilişine ve alımlanmasına karşıdır. Bu nedenle iç mantığı olmayan "mantıksızlığın mantığı" yöntemini tercih etmiştir. Fenomenolojik alana oturttuğu nesneyi, kendi genel görüntü düzeninin dışına çıkararak mümkün olduğu kadar soyutlamaya çalışır.
Galata ve Pera isimli kitaplarını her ne kadar şiir kitabı olarak sınıflandırsa da bu kitaplar, daha çok bir kentin kütüğünü çıkaran deneme nitelikli kitaplardır. "İlhan Berk, bir dil trapezcisidir ve sürekli olarak değişimi şiiri için bir çıkış yolu olarak seçmiştir. Devamlı yeni kalmak uğruna bir önceki dönemini yadsıyarak kendisine ters düşer. Aykırılık, onun şiirinin doğasını oluşturur. Sürekli değişimi şiirini ayakta tutabilmenin tek yolu olarak görür. Bunun için dur durak bilmeksizin şiir dilinin sınırlarını zorlar." (Özcan 1995; 329). Bu anlayışı onu, şiirden bir hayli uzaklaştırmıştır. Şiirlerini Güneşi Yakanların Selâmı (1935), İstanbul Kitabı (1947), Günaydın Yeryüzü (1953), Türkiye Şarkısı (1953), Köroğlu (1955), Galile Denizi (1958), Çivi Yazısı (1960), Otağ (1961), Mısırkalyoniğine (1962), Âşıkane (1968), Şenlikname (1972), Taşbaskısı (1975). Atlas (1976), Kül (1978), Kitaplar Kitabı (1981), Deniz Eskisi (1983), Şiirin Gizli Tarihi (1983), Delta ve Çocuk (1984), Galata (1985), Güzel Irmak (1988), Şairin Kanı (1988), Pera (1990), Dün Dağlarda Dolaştım Evde Yoktum (1993), Avluya Düşen Gölge (1996), Çok Yaşasın Saplar (1998) kitaplarında; şiirle ilgili yazılarını ise Şairin Toprağı (1992), İnferno (1994), Kanatlı At (1994), Logos (1996) ve Poetika (1997) kitaplarında toplamıştır.
Ramazan Korkmaz - Tarık Özcan CUMHURİYET DÖNEMİ: Şiir 1950 sonrası
İlhan Berk Hayatı-2
1918’de Manisa’da doğan şair kendisini yazım hayatı boyunca şiir ve yazılara vermiştir. Manisa Halkevi Dergisi’nde yayımlanmış olan ilk şiirleri ile bu şiirlerinden oluşmuş olan “Güneşi Yakanların Selamı”nda görülmüş olan Nazım Hikmet’in belirgin etkileri daha sonralarında kaybolmuştur.
Yazmış olduğu “Günaydın Yeryüzü”, “Türkiye Şarkısı”, “İstanbul” kitaplarında yer alan şiirlerinde geleceğe dönük olan toplumsal özlemlerini dile getirmiştir. 1950’li senelerin ortalarında belirmiş olan genç şairleri etkilemiştir ve onların bazı özelliklerinden etkilenmiştir. İkinci Yeni akımına katılarak “Galile Denizi”, “Köroğlu”, “Çivi Yazısı”, “Mısırkalyoniğe” isimli kitaplarında ait olduğu dönemin şiirleri yer almaktadır.
O dönemlerde şiir içerisinde belirli bir anlam yaratabilmek için anlamsızlıklara doğru yönelim göstermiştir. Sadece anlamsızlık felsefesini savunup şiirlerinde yansıttığı için eleştirilmiştir. Bu görüşünün ardından şiir içerisinde konuyu tamamıyla yok etme deneyine girişmiştir. “Âşıkane”de nesneleri yoğun bir biçimde vurgulamıştır ancak vurgular giderek kendi benliğine yönelmiştir. “Şenlikname” isimli eserinde yazmış olduğu şiirler tamamıyla düzyazıya dönüşmüştür.
Doğu şiirine ait olan klasik kalıpları deneyerek türkü ve beyit gibi biçimlerden faydalanmıştır. Araştırmacı bir kişiliği olmasında ötürü özgün duyarlılıkları ve buluşları sayesinde 20. Yüzyıl Türk şiirinin en önemli isimleri arasındaki yerini almıştır.
İlhan Berk Edebi Kişiliği
Yazmaya oldukça erken yazmaya başlayan İlhan Berk henüz 19 yaşındayken şiirlerini “Güneşi Yakanların Selamı” isimli kitabında derlemiştir. Modern şiirin en önemli isimleri arasında yer almaktadır. Yazmış olduğu dönemlerde ulusal ölçü olarak bilinen hece ölçüsünü kullanmayı tercih etmiştir. Lirik şiire ilgi duymuştur ve bu şiirlere duymuş olduğu ilgiyi o senelerde sembolizm ile beraber kullanarak ortaya çıkarmıştır. Genç yaşında yazmış olduğu konular ve şiir görüşünü zamanla değiştirmiştir ancak lirik şiir anlayışını bozmamıştır. Şiirlerinin genel kapsamında erotizm ve aşk yer almaktadır.
İLGİLİ İÇERİK