Kullanıcı Oyu: 5 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin
 

 

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİNİN OLUŞUMU 

Akımlar

Milli edebiyat dönemi ürünlerinde de hiç kuşku yok ki o dönemin yaygın fikir akımları etkili olmuştur. Bu akımlar;

  • Osmanlıcılık
  • İslamcılık
  • Batıcılık
  • Türkçülük

 

Osmanlıcılık

      Osmanlı devleti içerisinde yaşayan vatandaşları ırk, din ve dil ayrımı yapmadan eşit kabul eden düşünce anlayışına Osmanlıcılık denir. Eğer insanlar arasında din, dil ve ırk ayrımı yapılmazsa ve insanlar aynı haklara sahip olursa devlet yıkılmaktan korunabilir ve ülkenin birliği sağlanabilir. Bu akımın temel düşüncesinde biri de Osmanlının eski muhteşem günlerine geri dönmelidir.

1877 – 1878 Osmalı – Rus savaşından sonra Balkanlardaki Hristiyan etnik unsurları bağımsızlığını kazanmasıyla bu akım etkinliğini yitirmiştir. Temsilcileri; Namık Kemal, Ziya Paşa, Şemsettin Sami, Ali Suvai. . . . . . . . 

 

İslamcılık

      Osmanlıcılık fikri zayıflayınca devletin bütünlüğünü korumak amacıyla devletin içerisinde yer alan Müslüman halkları bir arada tutma amacı gütmüştür. Bu akım 2. Abdülhamit tarafından da desteklenmiştir. Bu akımı savunanlar İslamiyet'in gelişmeye engel olmadığını, öyle olsaydı İslam'ın ilk beş yüzyılında o müthiş gelişmenin olamayacağını söylemişlerdir. Akımın temel düşüncesi bütün Müslümanlar kardeştir ve bir çatı altında yaşamalıdır. Bu fikirde olan sanatçılar yazılarını “Sırat-ı Müstakim”, “Sebilürreşat”, “Mekotip” ve “İslam” gibi dergilerin etrafında toplanmışlardır. Temsilcileri; Mehmet Akif Ersoy, M. Şemsettin Günaltay, Sait Halim Paşa, Cevdet Paşa, Seyhülislam, Musa Kazım Efendi, Hacı Zihni Efendi, Eşref Edip.

 

Batıcılık

     Tanzimat’tan sonra ortaya çıkan akımlardan bir tanesi de Batıcılık’tır.

Bu akımın ilk önderleri devler adamlarıdır. Kaynağını Islahat (yenilik) hareketlerinden alır. Akımın temel düşüncesi sadece siyasi alanda değil toplum hayatının her kademesinde Batılılaşmaktır. Bu akıma mensup sanatçılar daha çok İştiha dergisi etrafında toplanmışlardır. 1900’lü yıllarda bu akımın temsilciliğini Jön Tükler yapmıştır. Halk kültürel değerlerine yabancı olduğu için bu akımı benimsememiştir. Bu akımı savunanlara göre devleti kurtarmanın yolu her şeyinizle Batılı olmaktan geçer. Temsilcileri: Tevfik Fikret, Celal Nuri, Abdullah Cevdet, Baha Tevfik’tir.

 

Türkçülük

      “Türk Birliği” ilkesiyle hareket edip dünyadaki bütün Türkleri bir çatı altında toplamaya çalışan siyasi akımdır. Türklerin tek çatı altında toplanması fikrine Turancılık denir. Balkan savaşlarından sonra Balkanlardaki milletlerin bağımsız olması üzerine Osmanlıcılık fikri geçerliliğini yitirmiştir. 1. Dünya Savaşından sonra da Türk olmayan Müslümanların ayrılması İslamcılık fikrini bitirmiştir. Bunların neticesinde Türkçülük akımı kuvvetlenmiştir. Akımın temel düşüncesi bütün Türk unsurlarını dilde, fikirde, işte birliğini sağlamaktır. Bu akımı savunanlar düşüncelerini Genç Kalemler, yeni Mecmua, Halka Doğru. . . . . gibi dergilerde dile getirmişlerdir. Turancılığın en önemli savunucusu Ziya Gökalp’tir. Kızıl Alma şiiri ile gençlere Ala Geyik şiiri ile çocuklara bu fikri aşılamaya çalışmıştır. Türkiye Cumhuriyet’ini kuran devler adamları üzerinde en fazla etkili olan akımdır. Bu akımı savunan isimler; Ahmet Vefik Paşa, Şemsettin Sami, Ziya Gökalp, Yusuf Akçura, Mehmet Emin Yurdakul.

 

Türk Dili ve Tarihi Alanında Yapılan Çalışmalar 

1. Türkçülüğün temellerinden olan Türk dili ve kültürüyle ilgili ilk çalışmalar Tanzimat Dönemin’de başladı. Şinasi, Namık Kemal ve Ziya Paşa’nın dilde sadeleşme çabaları bunun ilk örnekleridir. Bu çalışmalardan bazıları şunlardır;

2. Lehçe-i Osmanî (Ahmet Vefik Paşa) : Türkçeyi bağımsız bir dil olarak ortaya koyma çabasıdır.

3. Seçere-i Türkî (Ahmet Vefik Paşa) : Ebulgazi Bahadır Han’dan çevirdiği bu eserinde Türk tarihinin İslamiyet’ten önce başladığını belirtir.

4. Tarih-i Âlem (Süleyman Paşa) : Askeri okullar için hazırlanan bir ders kitabıdır. Türk tarihini İslamiyet öncesinden başlayarak anlatır.

5. Lisan-ı Türkî (Şemsettin Sami) : Türk kavramından övgüyle söz eden bir makaledir.

6. Kamus-ı Türkî (Şemsettin Sami) : Türk dili üzerine hazırlanan bir sözlüktür.

 

Bu dönemde çıkan başlıca dergiler şunlardır;

  • Çocuk Bahçesi (1905) – Selanik
  • Türk Derneği (1909)
  • Genç Kalemler  (1911) – Selanik 
  • Türk yurdu (1911)
  • Halka Doğru (1913)
  • Türk Sözü (1914)
  • Yeni Mecmua (1917)
  • Büyük Mecmua 
  • Milli Tetebbular Mecmuası
  • Dergâh (1921)

Bu dönemde kurulan dernekler,

  • Türk Derneği (1908)
  • Türk Yurdu 
  • Türk Ocağı (1912)

 

Genç Kalemler Dergisi

1911 yılında Selanik’te çıkarılmıştır. Ali Canip Yöntem, Ziya Gökalp ve Ömer Seyfettin derginin önemli yazarlarındandır. Bu dergideki Milli edebiyatçıların görüşlerini ifade eden “Yeni Lisan” makalesini Ömer Seyfettin kaleme almıştır. Bu makalede 

  • Türkçede kullanılan Arapça ve Farsça dil bilgisi kuralları atılmalıdır.
  • Türkçeye giriş yabancı kelimeler Türkçe okunuşlarına göre yazılmalıdır.
  • Konuşma diline yerleşmiş Arapça ve Farsça kelimeler kullanılmaya devam edilmelidir.
  • Yazı dili ile konuşma dili arasındaki ayrım ortadan kaldırılmalı, yazı dilinde İstanbul ağzı esas alınmalıdır.
  • Türk lehçelerinde kelime alınmamalıdır.
  • Şiirde aruz yerine hece ölçüsü kullanılmalıdır. 
  • Halk edebiyatı nazım biçimlerinden yararlanılmalıdır.
  • Arapça ve Farsça tamlamalar ve dil bilgisi kuralları kullanılmamalı, tamlamalar Türkçe kurallara göre kullanılmalıdır.

 

Milli Edebiyat Döneminin Özellikleri

  • Milli edebiyat, milliyetçilik akımının edebiyata yansımasıyla oluşmuş 1911’de Genç Kalemler dergisinin yayımlanmasıyla başlamıştır. Bu dergi Ömer Seyfettin, Ziya Gökalp ve Ali Canip Yöntem’in öncülüğünde çıkarılmıştır.
  • Oluşmasında başta Genç Kalemler olmak üzere Türk Yurdu, Türk Derneği, Büyük Mecmua, Yeni Mecmua, gibi dergilerin büyük katkısı olmuştur.
  • Konuşma dili, yazı dili haline getirilmiş, yeni Osmanlıcadan Türkçeye dönülmüş; eserlerde halkın konuştuğu sade bir dil kullanılmıştır.
  • Aruz ölçüsü büyük ölçüde yerini heceye bırakmıştır. 
  • Halk edebiyatı nazım biçimlerinin yanı sıra Batı’dan alınan nazım biçimleri de kullanılmıştır.
  • Genellikle dörtlük nazım birimi tercih edilmiştir.
  • Sanatçıların bazıları şiirlerinde Türkçülük akımını yaymaya çalışırken bazıları bireysel duyguları dile getirmiştir.
  • Konular halkın günlük yaşamından, kültürel değerlerden ve Türk tarihinden seçilmiş; milli kaynaklardan yararlanma yoluna gidilmiştir.
  • Sanatçılar İstanbul merkezli sanat anlayışını bırakıp Anadolu’ya yönelmeye başlamış ve yurt sorunları gözleme dayalı olarak anlatılmıştır.
  • Roman ve öyküde Anadolu’ya açılmakla beraber “memleket edebiyatı” çığırı başlamış ve yurt sorunları gözleme dayalı olarak anlatılmıştır.
  • Roman ve Hikâyelerde realizmin etkisi görülürken şiirler romantik bir duyuşla yazılmıştır.
  • Dönemin en önemli olayı kabul edilen Kurtuluş Savaşı, edebiyatçıları da etkilermiş, Milli Mücadele birçok esere konu olmuştur.
  • Daha çok “toplum için sanat” anlayışıyla eser verilmiştir.

 

Batıcılık

Ortaya Çıkış Sebepleri

  Osmanlı’nın Batı karşısında fen, teknoloji, bilim alanlarında geride olması Osmanlının farklı etnik gruplardan oluşması, Fransız İhtilalinin doğurduğu milliyetçilik duygusu, ülkenin toprak kaybetmesi, içteki ve dıştaki isyanlar Rusların desteğiyle balkanlarda “Ponislovizm” düşüncesinin gelişmesi, balkan devletlerinin bağımsızlık arayışları. Balkan Savaşları’yla birlikte “Osmanlıcılık” düşüncesinin önemini yitirmesi, Arapların ve Türk olmayan ulusların Osmanlı’dan ayrılmaya çalışması

Amacı

Batı’daki fen ve teknolojiyi Osmanlı’ya getirerek toplumu kalkındırmak ve Osmanlı’nın yıkılmasını önlemek Din, dil, ırk, mezhep ayrımı gözetmeden tüm etnik grupları ”Osmanlı Milleti” adı altında toplamak ve Osmanlı’nın parçalanmasını önlemek Osmanlı’ya bağlı Müslüman devletlerin ayrılmasını önlemek için bütün Müslüman toplumları “İslam Birliği” çatısı altında toplayarak Osmanlı’nın bütünlüğünü korumak Farklı coğrafyalara dağılmış Türkleri “Türk” kimliğiyle bir arada toplamak ve Türklerde oluşan büyük bir devlet kurmak

Temel düşüncesi

Düşünceleri Batı’daki yaşama biçimi ve düşünce yapısını benimseyerek Avrupa’nın seviyesine ulaşmak Osmanlı’nın yükselme dönemindeki ihtişamlı günlerini yakalamak İlerlemeyi ve gelişmeyi esas alan İslam’ın temel prensipleri uygulamak, Müslümanları ileri bir Millet haline getirmek “Türk Birliği” düşüncesinden hareket etmek; dil, din, vatan ve ülkü birliği sağlamak  

Önde Gelen TemsilcileriTevfik Fikret Abdullah Cevdet Celal Nuri

 

Osmanlıcılık

 

 

Ortaya çıkış sebepleri:

Osmanlının farklı etnik gruplardan oluşması, Fransız İhtilalinin doğurduğu milliyetçilik duygusu, ülkenin toprak kaybetmesi, içteki ve dıştaki isyanlar

Amacı:

Din, dil, ırk, mezhep ayrımı gözetmeden tüm etnik grupları ”Osmanlı Milleti” adı altında toplamak ve Osmanlı’nın parçalanmasını önlemek

Temel Düşüncesi

Osmanlı’nın yükselme dönemindeki ihtişamlı günlerini yakalamak

Temsilcileri

Namık Kemal, Ziya Paşa, Ali Suvai, Jön Türkler

 

İslamcılık

Ortaya çıkış sebepleri:

Rusların desteğiyle balkanlarda “Ponislovizm” düşüncesinin gelişmesi, balkan devletlerinin bağımsızlık arayışları.

Amacı:

Osmanlı’ya bağlı Müslüman devletlerin ayrılmasını önlemek için bütün Müslüman toplumları “İslam Birliği” çatısı altında toplayarak Osmanlı’nın bütünlüğünü korumak

Temel Düşüncesi

İlerlemeyi ve gelişmeyi esas alan İslam’ın temel prensipleri uygulamak, Müslümanları ileri bir Millet haline getirmek

Temsilcileri

Mehmet Akif Ersoy, Said Halim Paşa, M. Şemsettin Günaltay

 

Türkçülük

Ortaya çıkış sebepleri:

Balkan Savaşları’yla birlikte “Osmanlıcılık” düşüncesinin önemini yitirmesi, Arapların ve Türk olmayan ulusların Osmanlı’dan ayrılmaya çalışması

Amacı:

Temel Düşüncesi

Farklı coğrafyalara dağılmış Türkleri “Türk” kimliğiyle bir arada toplamak ve Türklerde oluşan büyük bir devlet kurmak

Temsilcileri

“Türk Birliği” düşüncesinden hareket etmek; dil, din, vatan ve ülkü birliği sağlamak  

  • Ziya Gökalp 
  • Yusuf Akçura 
  • Mehmet Emin Yurdakul
  • Nihal Atsız

 

      Milli Edebiyat Döneminde Öğretici Metinler

 

1- Makale 

Milli edebiyata gelinceye kadar Tanzimat döneminde Şinasi Tercüman-ı Ahval Mukaddimesi’ni Namık Kemal Lisan-i Osmaninin Edebiyat Hakkında Bazı Mülahazatı Şamildir, Ziya Paşa Şiir ve İnşa. Milli edebiyata geldiğimizde Ömer Seyfettin’ in yazdığı ve Genç Kalemler de yayımladığı “”Yeni Lisan makalesi edebiyat tarihimiz açısından önemlidir. Bu dönemde yazılan makaleler konu olarak Türkçülük, Turancılık, dil konusu, ilim, fen, ahlak, sanat gibi konuları içerir. Makalede öne çıkan sanatçılar Ziya Gökalp, Ömer Seyfettin, Ali Canip Yöntem, Mehmet Fuat Köprülü’dür. Türk edebiyatındaki makale türünün önemli temsilcileri; Namık Kemal, Ziya Paşa, Şemsettin Sami, Muallim Naci, Beşir Fuat, Hüseyin Cahit Yalçın, Fuat Köprülü, Ziya Gökalp, Ömer Seyfettin’dir.

 

2- Fıkra

  • Güncel bir meselede yazılan, öznel olan, kısa düşünce yazılarıdır. Daha çok gazetelerde yayımlanır. Olay yazısı olan fıkralarla karıştırmamak gerekir. Milli Edebiyat döneminde yazılan fıkralar:
  • Ahmet Rasim: Şehir Mektupları, Eşkâl-i Zaman, Muharrir Bu Ya
  • Refik Halit Karay: Bir Avuç Saçma, Bir İçim Su, Kirpinin Dedikleri, Ay Peşinde, Guguklu Saat
  • Ziya Osman Saba: Sarı Çizmeli Mehmet Ağa
  • Falih Rıfkı Atay: Eski Saat, Çile’dir.

 

3-Mehmet Fuat Köprülü

  • Edebiyat tarihçisi, araştırmacı ve siyasetçidir.
  • Sanat hayatına Fecr-i Ati topluğunda başlamış saha sonra Milli Edebiyat’a katılmıştır. Bu dönemde daha çok bilimsel çalışmalar yapmış, modern yöntemler kullanarak Türk edebiyatını inceleyen ilk bilim adamıdır.
  • Bu doğrultuda “Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar” , “Divan Edebiyatı Antololojisi”, “Türk Saz Şairleri” gibi eserler vermiştir.
  • Eserlerini Milli Edebiyatın dil anlayışına uygun olarak sade bir dille yazmıştır.

 

Milli Edebiyat Döneminde Şiir

 

1. Sade Dil ve Hece Ölçüsüyle Yazan Şairler

  1. Ziya Gökalp
  2. Ali Canip Yöntem
  3. Hamdullah Suphi
  4. Halide Nusret Zorlutuna
  5. Beş Hececiler
  6. Mehmet Emin Yurdakul

 

  • Ziya Gökalp çevresinde gelişen bu şiirlerin özelliklerini şöyle özetlemek mümkündür.
  • Bu çevrede yazılan şiirlerde genellikle halkın kullandığı yalın bir Türkçe kullanılmıştır.
  • Aruz yerine hece tercih edilmiştir.
  • Konular Servet-i Fünun ve Fecr-i Ati sanatçıları gibi toplumsallıktan uzak, bireysel, içe dönük konular değildir.
  • Türkçülük ve Milliyetçilik fikri şiirlerde geniş biçimde işlenmiş, milli coşkuyu arttırıcı şiirler yazılmıştır.
  • Milli ve yerli konular işlenmiştir.
  • Şiirlerde çoğunlukla kuru bir didaktizm göze çarpar.
  • Uyaklar doldurma uyak izlenimi verir.
  • Halk şiirine ilgi duyulmasına karşın kullanılan nazım biçimlerinde çeşitlilik görülür.

 

Ziya Gökalp (1876-1924)

Milli hareketin öncülerinden olup Ömer Seyfettin ve Ali Canip Yöntem ile 1911 yılında Selanik‘te Genç Kalemler dergisini çıkarmışlardır. Sanatçı kişiliğinden çok ilim adamı kişiliğiyle ön plana çıkmıştır. Türkiye’nin ilk sosyoloğu olarak kabul edilmiştir. Sanatında ve eserlerinde toplumsal bir amaç gütmüştür. Bireysellikten uzak durmuştur. Şiirlerinde didaktizm vardır. Halk edebiyatı nazım şekillerinden yararlanmış içeriğe önem vermiştir. Şiirlerini sade bir Türkçe ve hece ölçüsüyle yazmıştır. Dil konusundaki görüşlerini “usan” adlı makalede dile getirmiştir.

 

Güzel bir Türkçe bize,

Başka dil gece bize.

İstanbul konuşması,

En saf en ince bize.

 

Şiirlerinde Türkçülük ve Turancılık konularını çok işlemiş, bu şiirlerde Türk masallarından ve efsanelerinden yararlanılmıştır. Türk tarihine yaklaşırken İslami dönemi göz ardı etmiş İslam öncesini yüceltmiştir.

En başlarda Turancılık fikrine sahip iken daha sonraları Türkiye Türkçülüğüne dönmüştür. “Kızıl Elma” şiirinde gençlere “Ala Geyik” şiirinde çocuklara Turancılık fikrini aşılamaya çalışmıştır. En önemli eseri “Türkçülüğün Esasları” adlı kitabıdır. Bu kitapta Türkçülüğün hedeflerini ortaya koymuştur. Diğer Kitapları Yeni Hayat ve Altı Işık (Şiir Kitabı)

 

Mehmet Emin Yurdakul 

Milli edebiyat akımının öncülerindendir. Türk yurdu dergisinin kurucuları arasında yer almıştır. Türk halkının acılarını, toplumun sorunlarını, Türk halkının düşmana baş kaldırışını epik bir şekilde dile getirmiştir. “Toplumsal fayda prensibi ile yazdığı için şiirleri sanat, teknik ve estetik açıdan zayıftır.” 1897 yılında yazdığı Cenge Giderken şiiriyle meşhur olmuştur. Yaşadığı dönemde Türk şairi, Milli şair ünvanını almıştır. Şiirlerinde hece ölçüsünü kullanmıştır ve şiirlerini sade bir dille yazmıştır. En önemli eseri Türkçe Şiirler adlı kitabıdır. Diğer eserleri: Türk Sazı, Ey Türk Uyan, Tan Sesleri, Ordunun Destanı, Zafer Yolunda, Turana Doğru, Dicle Önünde, Ankara, Mustafa Kemal, Hasta Bakıcı Hanımlar, Aydın Kızlar, İsyan ve Dua, Türk’ün Hukuku Düz Yazı : Fazilet ve Asalet, Kral Corc’a Dante’ye

 

Ali Canip Yöntem

Önce Fecr-i Ati topluluğu içinde yer almış daha sonra Milli edebiyat topluluğuna katılmıştır. Aruz ölçüsünü çok iyi bilmesine rağmen şiirlerini hece ile yazmıştır. Sade bir dil kullanılmıştır. Züya Gökalp, Ömer Seyfettin ile Genç Kalemler dergisini Selanik’te çıkarmış “Yeni Lisan” hareketini öncüsü olmuştur. Bu derginin baş yazarlığını yapmıştır. Cenap Şahabettin ile ilgili edebiyat anlayışı üzerine münakaşalar yapmıştır. Edebiyat tarihi ile uğraşmıştır. Sanatın bireysel değil toplumsal olması gerektiğini savunmuştur.

Eserleri;

Şiir: Geçtiğim Yol

Makale: Milli Edebiyat ve Cenap Beyle Münakaşalarım 

İnceleme: Ömer Seyfettin, Epope

Antoloji: Türk Edebiyatı Antolojisi

 

Yahya Kemal’in ve Ahmet Haşim’in saf şiire özgü anlayışları vardır.

Saf şiir şiirin şiirsel olmayan unsurlardan ayıklanarak saflaştırılmış bir duruma getirilmesidir. Türk edebiyatında saf şiir deyince aklımıza gelecek ilk iki isim Ahmet Haşim ve Yahya Kemal Beyatlı’dır.  Cumhuriyet döneminde ise Ahmet Muhip Dıranas, Cahit Sıtkı Tarancı, Necip Fazıl Kısakürek, Asaf Halet Çelebi, Ziya Osman Saba…..

 

Ahmet Haşim ağırlıklı olarak sembolizm akımının etkisinde şiirlerini yazarken Yahya Kemal daha çok parnasizm akımının etkisiyle şiirlerini yazmıştır. Her iki sanatçıda aruz ölçüsünü kullanmıştır. Her iki sanatçı da toplumsallıktan uzak bireysel şiirler yazmıştır. Ahmet Haşim serbest müstezat ve divan edebiyatı nazım şekillerini kullanmıştır. Yahya Kemal serbest nazım ve divan edebiyatı nazım şekillerini kullanmıştır. Yahya Kemal konu ve tema olarak Türk tarihinin yanı sıra aşk, tabiat, ölüm, İstanbul sevgisi işlerken Ahmet Haşim akşam, karanlık, gece, gurbet, sonbahar, hüzün, tabiat gibi konuları işlemiştir.

 

Yahya Kemal Beyatlı

Klasik Tük şiiri ile Batı şiirini birleştirerek kendisine özgü bir sanat anlayışı getirmiştir. Batıyı yakından tanıyan sanatçı Avrupa’dan ülkemize “Mektepten Memlekete” sloganıyla dönmüştür. Ziya Gökalp’in aksine Osmanlı medeniyetine hayran Geçmişimizi ve kültürümüzü, musikimizi ve mimarimizi… şiirlerinde sıkça kullanmıştır.

Avrupa’dan dönünce kısa bir süre eski Latin ve Yunan edebiyatlarına merak sarmış “Nev-Yunanilik” akımına kapılmıştır. “Bu akıma kapılan diğer bir sanatçı Yakup Kadri Karaosmanoğludur” Batı şiiri ile klasik şiiri birleştirip divan edebiyatı tarzda şiirler yazdığı için “Neo-Klasik” şair olarak anılmıştır. Şiirlerinde biçim kusursuzluğuna çok önem vermiştir. Mısra onun şiirlerinin temelidir. Kelime seçiminde kelimenin ses değerlerine çok dikkat etmiştir. Cumhuriyet döneminde A. Nihat Asya ile birlikte en fazla rubai yazan şairdir. Yahya Kemal divan şairi Nedim’den sonra İstanbul’dan en fazla bahseden kişidir. Bunun için İstanbul şairi olarak anılmıştır. Onun için İstanbul “Aziz İstanbul” ’dur. Yeni tarzda yazmış olduğu şiirlerini “Kendi Gök Kubbemiz” adlı kitapta, Eski tarzda yazmış olduğu şiirleri “Eski Şiirin Rüzgarıyla” adlı kitapta toplamıştır. Rubailer: bu kitapta doksan dört rubai yer alır. Bunların kırk tanesini kendi yazmıştır. Elli dört tane Ömer Hayyam’dan tercüme etmiştir. 

Deneme/Fıkra/Makale

Eğil Dağlar: Kurtuluş savaşı ile ilgili fıkra makale ve hatıralarını topladığı kitabıdır. Aziz İstanbul, İstanbul’a duyduğu sevgi ve bu şehirle ilgili geniş tarih bilgisini yansıttığı sohbet ve konferanslarını içeren kitaptır.

Edebiyata Dair: Sanat ve Edebiyatla ilgili görüşlerini anlattığı kitabıdır.

 

Harun Yaşayış Tarzını ve diğerlerini Anlatan Manzumlar

Halkın yaşayış tarzını anlatan şiirler daha çok öğretici olduğundan şiirsel ahenk yönünden kusurlu olarak görülmüş, bu tür şiirlere manzume denmiştir. Manzume, mısralarla yazılmasına rağmen gerçek şiir değerine ulaşamamış ürünlerdir. Bunun da en güzel örneklerini Mehmet Akif Ersoy, Mehmet Akif Ersoy şiirlerinde namı nesre yaklaştırmış ele aldığı konuyu olay örgüsü içerisinde vermiştir.

Mehmet Akif Ersoy, sanatını toplumun hizmetine adamış, eserlerinde ona tema olarak İslamcılığı ve İslam Dünyasının sorunlarını işlemiştir. Batılılaşmaya ve Türkçülüğe karşı çıkmıştır. Şiirlerinde aruz ölçüsünü kullanmıştır ve bu ölçüyü kusursuz kullanmıştır. Sırat-ı Müstakim ve Sebilürreşat dergilerinde yazılarını yazmıştır. Tevfik Fikret ile din ve medeniyet konularında tartışmalara girmiştir. Yaşadığı dönemde hiçbir edebi topluluğa katılmayarak sanat hayatını bağımsız bir şekilde sürdürmüştür. “Çanakkale, Seyfi Baba, Küfe, Mahalle Kahvesi, Meyhane, Hasta” ünlü manzum hikayeleridir. Şiirlerini Safahat adlı kitabında toplamıştır. Safahat yedi bölümden oluşur. Bu bölümler Safahat Süleymaniye Kürsüsünde, Hakkın Sesleri Fatih Kürsüsünde Hatıralar, Asım, Gölgeler’dir.

 

Şiirdeki Diğer Yönelimler

1-Nayiler: Ulusal edebiyatın oluşmasını “Ulusal geçmişe bağlanış” ‘ta görür. Bu görüşün temelinde Türk edebiyatının ilk dönemlerine inerek 13. yy’ın büyük tasavvufçularından Mevlana, Yunus Emre’nin şiirlerindeki içten söyleyişi, coşkulu, gizemli havayı şiirlerinde yaşatmak yatar. Bu grubun asıl belirleyicileri Yahya Kemal Beyatlı’yla Şahabettin Süleyman’dır. Diğerleri Halit Fahri Ozansoy, Orhan Seyfi Orhun…

2-Nev-Yunanilik: Türk edebiyatını batılılaştırmak için eski yunan ve Latin edebiyatını örnek almışlardır. Eski Akdeniz uygarlığıyla ilgili olduğu için havza edebiyatı ya da nev-Yunanilik adını vermişlerdir. Bu eğilimin örneklerini de Yahya Kemal’in “Scilya Kızları, Biblas Kadınları”, Yakup Kadri Karaosmanoğlunun “Siyah Saçlı Yabancı ile Berrak Gözlü Genç Kızın Sözleri” başlıklı yazılarıyla sınırlı kalmıştır.

Nev – Yunanilik döneminde etkili olamamıştır. Şiirimizdeki asıl temsilcisi Salih Zeki Akta’dır. Diğer sanatçılar Yakup Kadri ve Yahya Kemal’dir. 

 

Milli Edebiyat Döneminde Hikaye ve Roman

Milli Edebiyat dönemine gelinceye kadar Samipaşazade Sezai, Ahmet Mithat Efendi, Halit Ziya Uşaklıgil, Mehmet Rauf gibi isimler hikaye türünün gelişmesine katkı sağlamışlardır. Bununla beraber Milli edebiyat dönemine gelinceye kadar hikaye romanın gölgesinde kalmıştır. Bu dönemde ki hikaye ve romanlar toplumsal sorunlara eğilmiştir. Her kesimden insana roman ve hikayelerde yer verilmiş Anadolu’ya açılmıştır. Roman ve hikayede kişilerde çeşitlenmiş, yurdun her köşesinden insana yer verilmiştir. “Halka Doğru” prensibiyle hareket edilmiştir. İstanbul Türkçesi, konuşma diliyle eserler yazılmış ve bu eserler teknik yönden başarılıdır. Konu olarak Kurtuluş savaşı, Anadolu, Türkçülük, aşk, sosyal konular işlenmiştir. Eserlerde realizm ve natüralizm akımının etkileri vardır. 

Bu dönemin en önemli hikayecileri Ömer Seyfettin ve Refik Halit Karay’dır. Ayrıca Halide Edip Adıvar, Yakup Kadri, Reşat Nuri Güntekin, Aka Gündüz gibi yazarlar hikaye türünde eserler vermişlerdir. Hikayeler Maupassant tarzında hikayelerdir. 

 

Ömer Seyfettin

Genç Kalemler dergisinde Milli edebiyatın dil görüşlerini içeren Yeni Lisan makalesini yazmıştır. Türk hikayeciliğinin önde gelen yazarıdır. Hikaye türünü bağımsız bir edebi tür haline getirmiştir ve hikayeciliği meslek edinmiştir. Yüz kırk kadar hikaye yazmıştır. Hikayeleri Maupassant tarzı olay hikayesidir. Hikayeleri beklenmedik bir şekilde sona erer. Hikayelerinde Milli bir duygu uyandırmaya çalışmıştır. Hikayelerini sade bir dille yazmıştır. Hikayelerinde realizmin etkisi vardır. Hikayelerinde mekan olarak daha çok Omsalı Devleti’nin batı yakasını seçer. İzmir, İstanbul, Selanik, Makedonya’da yaşadığı olayları sentezleyerek öykülerinde anlatır. Harem ve Efruz Bey adlı hikayeli uzun öykü-roman niteliğindedir. Tarih hikayeleri; Pembe İncili Kaptan, Topuz, Başını Vermeyen Şehit, Forsa…

Askerlik yıllarında Balkanlarda Yaşadığı Olayları Anlattığı hikayeler; Bomba, Beyaz Lale, Bahar ve Kelebekler…

Toplumun aksayan yönlerini eleştirdiği hikayeler; Beynamaz, Gizli Mabet, Keramet, Yalnız Efe…

Sosyal ve siyasi konulardaki düşüncelerini anlattığı hikayeler; Kızıl Elma Neresi Primo Türk Çocuğu…

Çocukluk hatıralarını anlattığı hikayeler; And, İlk Namaz, Kaşağı, Falaka…

Efsane ve masallara dayanan hikayeler; Çakmak, Kurumuş Ağaçlar, Deve…

 

Refik Halit Karay

Kirpi ve Aydede dergilerini çıkarmıştır.bu dergilerde yazdığı mizahi yazılarıyla tanınmıştır. İttihat ve Terakki partisini eleştirince Sinop, Halep, Ankara ve Bilecik’e sürgün edilmiştir. Bu sürgünde Memleket Hikayeleri’ni yazmıştır. Bu hikayelerde Türk hikayeciliğini İstanbul sınırları dışına yani Anadolu’ya taşımıştır. Daha sonra Kurtuluş savaşı aleyhine yazdığı yazılardan dolayı yüzellilikler listesine alınmış, tutuklanmaktan korktuğu için yurt dışına kaçmıştır. Suriye, Halep, Lübnan yörelerinde yaklaşık on be yıl sürgünde yaşamıştır. Bu sürgünde Gurbet Hikayeleri’ni yazmıştır. Daha sonra affedilerek ülkeye dönmüştür. Döndükten sonra daha çok romanla ilgilenmiştir. Milli edebiyat döneminde yazdığı tek roman İstanbul’un İç Yüzü adlı eseridir. Hikayeleri Maupassant tarzındadır. Türkçeyi Türk edebiyatında en iyi kullanan yazarlardan biridir. “Kirpi” takma adıyla mizahi yazılar yazmış ve bu yazıları “Kirpinin Dedikleri” adıyla kitaplaştırmıştır. 

Eserleri; 

Roman: Sürgün, Nilgün, Çete, Bugünün Saraylısı, Kadınlar Tekkesi, Anahtar, Yezid’i Kızı, Yeraltında Dünya Var, Karlı Dağdaki Ateş…

Anı: Bir Ömür Boyunca, Minelbola İlelmihrab

Mizahi Yazılar: Guguklu Saat, Agap Paşa’nın Hatıraları, Ay Peşinde

 

Bu dönemde diğer hikayeciler

Halide Edip Adıvar milli duyguları öne çıkaran hikayeler yazmıştır. Dağa Çıkan Kurt ve Harap Mabetler adı altında hikayelerini toplamıştır.

Yakup Kadri Karaosmanoğlu ise halın yaşadığı acıları hikayelerinde dile getirmiştir. Bu hikayeler Bir Serencam, Rahmet, Milli Savaş Hikayeleri.

 

ROMAN

Bu dönemin önde gelen romancıları; Halide Edip Adıvar, Reşat Nuri Güntekin, Refik Halit Karay, Aka Gündüz.

 

Halide Edip Adıvar

Milli edebiyatın tanınmış romancılarındandır. Sultan Ahmet meydanında İzmir’in işgali üzerine protesto gösterilerine katılmış kalabalıklara hitap etmiştir. Kurtuluş savaşını desteklemiş ve Atatürk’e yakınlık göstermiştir. Konuşma diline bağlı olmasına rağmen kullandığı dil başarılı değildir. İlk romanlarında kadın ve aşk konusunu işlerken daha sonraki eserlerinde Türkçülük ve memleket meselelerine eğilmiştir. Mor Salkımlı Ev adlı eseri anı kitabıdır. Handan romanı en başarılı eseridir. Otobiyografi bir kitaptır. Kadın psikolojisini başarıyla anlatmıştır. Vurun Kahpeye ve Ateşten Gömlek adlı eseri kurtuluş savaşını konu edinen romanlardır. Bu dönemde yayımladığı romanlar; Handan, Yeni Turan, Son Eseri, Mevut Hüküm, Ateşten Gömlek’dir.

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi