Kullanıcı Oyu: 5 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin
 

Yenileşme Dönemi 

        Osmanlı devleti kuruluşundan 16. yy'ın sonuna kadar sürekli gelişme ve ilerleme içindeydi. 17. yy'ın başlarından itibaren bu hızlı gelişim süreci zayıfladı. Zamanla ağırlaşan gerileme ve Batı etkisi altında kalma durumu devlet yöneticilerinin Batıya yönelmeye sevk etmiştir. 3. Selim Avrupa’nın gerek asgari gerekse teknik alanda üstünlüğünü görüp devletin yenileşmesi gereğine samimiyetle inanmış bir hükümdar olarak etrafındaki idarecilerden yeni görüş ve raporlar ister. Onu takip eden 2. Mahmut, Abdülmecit, Abdülaziz ve 2. Abdülhamit devirleri hep Batı medeniyeti ile karşılaşan Osmanlının bu yeni güç karşısındaki davranışlarının çeşitli tablolarını yansıtır. Bu yenileşme hareketleri az çok bazı formüllerin adını taşır; Nizam-ı Cedid, Tanzimat, Kanun-i Esasi, Meşrutiyet vb. Böylece Osmanlı devletinin Batı medeniyeti ile ilişkisi çeşitli çözüm formülleri olarak gerçekleşmeye çalışılmıştır. Bu süreci hazırlayan en önemli etkenler şunlar olmuştur.

1. Merkezi yönetimin bozulması

2. Ekonominin bozulması

3. Askeri alandaki başarısızlıklar

4. Sosyal alandaki başarısızlıklar

5. Eğitim alanındaki başarısızlıklar

6. Azınlık ve eyalet ayaklanmaları

 

     Osmanlı devletini etkileyen Batıda ortaya çıkan önemli felsefe ve düşünce akımları: pozitivizm (Auguste Comte ), rönesans, reform ve hümanizmdir.

  • 1839 Tanzimat fermanı Batıya yönelişimizin ilk resmi belgesidir.

 

Tanzimat Edebiyatının Oluşumu ( 1860-1896 )

  • 1839 Tanzimat Fermanı: Osmanlı Devleti’nin Batıya yönelişinin ilk resmi belgesi.
  • 1860 Tanzimat Edbiyatı’nın Başlangıcı: Şinasi’nin Tercüman-ı Ahval gazetesini çıkarışı. (ilk özel gazete)
  • 1839 – 1860 Hazırlık Dönemi
  • Tercüme odaları kuruldu 
  • Dış devletlere elçilikler açıldı .(28. Çelebi Mehmet Efendi-Sefaretname)
  • Batıya öğrenciler gönderildi

 

19. yy’da Osmanlı Devletinin Dil ve Edebiyat alanında yaptığı gelişmele

       19. yy edebiyatımızda yeni girişimler dönemidir. Roman, öykü, tiyatro alanlarında ilk örnekler verilmiş divan şiirine karşı ağır eleştiriler yapılarak günlük yaşamdan kopuk soyut bir dünyayı anlatan bu şiirin sahneden çekilmesi sağlanmıştır. Çıkarılan özel gazetelerde roman, öykü ve tiyatro eserleri yayımlanmış, edebiyatçıların tartışmalarına yer verilmiştir. En önemli gelişme, 19. yy’ın ikinci yarısında birlikte hareket etme bilincine varan yeni bir aydın kuşağının Türkçe üzerine düşünmesi, “konuşma dili- yazı dili – halkın dili” gibi kavramlara bir dil bilimci gözüyle bakarak dille ilgili bazı önemli öneriler getirmesidir.

      Kutadgu Bilig ve Orhun Kitabelerini Batı Türkçesine çeviren Şemsettin Sami, yayımladığı makalelerinde “ Osmanlı Lisanı “ deyimini kesinlikle reddetmiştir. Dilimiz üzerine ilk önemli çalışmaları yapan Ahmet Vefik Paşa , “ Fezleke-i Tarihi Osmanî “ adlı okul kitabında, Batı ülkelerinde okutulan kitapların hazırlanma yöntemlerini ayırarak incelemiştir.

       Montesquieu, Michelet gibi Fransız Tarihçilerinin yöntemlerini öğrenen Ahmet Cevdet Paşa , “ Tarih-i Cevdet “ adlı yapıtında gözlemle yetinmemiş, olayları araştırarak, neden ve sonuçlarını değerlendirerek ilk sonucunu vermiştir.

       Agâh Efendi ile birlikte ilk Türkçe Gazeteyi (Tercüman-ı Ahval,1860) çıkaran Şinasi, dilin sadeleşmesi sorununu ortaya atmıştır. Gereksiz süs ve abartıları kırmaya çalışmıştır.

       Şemsettin Sami “Kamus-i Türk” adlı iki ciltli sözlük çalışmasının ön sözünde dilimizin adının Türk dili olduğunu belirtmiştir.

       Girişimler dönemi olarak nitelediğimiz Tanzimat Dönemi düşünce ve edebiyat adamlarının amaçları üç başlık altında toplanabilir.

  • Yeni bir dil ve tarih bilinci yaratmak
  • Batı edebiyatında olan, edebiyatımızda olmayan türleri tanıtmak
  • Şiirde yeni kavramları ele alarak, şiirin özünde yenilikler yapmak 

 

Tanzimat Edebiyatının Başlaması

  • 1860 tarihinde Tercüman-ı Ahval gazetesinin yayımlanması ile birlikte Tanzimat Dönemi Edebiyatı başlar. 
  • Amaç Batı örneğine benzer bir edebiyat ortaya çıkarmaktadır.
  • Hemen her türde eser vermişlerdir.
  • Böylece roman, hikâye, makale vb. birçok yeni tür edebiyatımıza girmiştir.
  • Bu edebiyat eski edebiyata tepki olarak doğmuştur Bu nedenle geleceğe yöneliktir.
  • Ancak eski – yeni, doğu – Batı arasında bocalama yaşanmış ve bu durum edebiyata yansımıştır.
  • Birinci dönem ve ikinci dönem sanat anlayışlarının farklı olması bu durumun bir göstergesidir.

 

                         Edebi Vaziyet

              Edebi ve fikri yenilik Şinasi ile başlar. Şinasi’nin 1860 tarihinde çıkardığı Tercüman-ı Ahval ve iki sene sonra neşre başladığı Tasviri Efkâr gazetesi ile ortaya koyduğu yeni fikirler yeniliğin ilk defa olarak bilinçli ve sistematik bir yansımasıdır. Ondan önce ortaya atılan bazı yeni fikirleri bireysel kalmış ve devamlı olmamıştır. Tanzimat Edebiyatının bu safhasında göreceğimiz yenilikler, şekil ve türden daha fazla fikre, ruha ve manaya aittir. Garp medeniyetinin hayatımıza girmeye başladığı bu safhada edebiyatımızda da bu yeni hayat ve ihtiyacı ifade için yeni fikirler, yeni kavramlar, yeni kelimeler ve tamlamalar bulmaya çalışıyor. Tabi bu yeni fikirleri halka anlatmak zahmeti daha sade bir eğilimi uyandırıyor. Üslup basitleşiyor. Daha katı ve daha açık bir şekil alıyor. Mümkün olduğu kadar secilerden ve söze ait süslerden kurtulmaya çalışıyor. 

            Tanzimat edebiyatının bu safhasında nesir, nazıma nazaran daha çok olgunlaşmıştır. Yeniliklere daha fazla sahiptir. Gazetelerin ve dergilerin yayımlanmaya başlaması gittikçe genişleyen eğitim teşkilatı içinde, yüksek mekteplerin birer birer açılması ilmi mahfillerin teşekkülü, temasa hayatının başlamasıyla bu sahadaki eserlerinin yavaş yavaş ortaya konması, Fransız lisanından yapılan tercümelerin çoğalması hep bu zamana tesadüf eder. Artık fikirler uyanmış, muhitler teşekkül etmiş, yenilik kuvvetli bir cereyan halinde, aydınlar arasında gittikçe genişleyerek fikir ve edebiyat sahasında hakiki bir Rönesans başlamıştır.

 

Gazetenin İşlevi ve Tanzimat Döneminde Çıkarılan Gazeteler

            Bu dönemde Batılı düşünceyi yayma yenilik hareketlerini halka benimsetmede gazetelerin çok önemli bir işlevi olmuştur. İbrahim Müteferrika’nın ilk Türkçe kitabı basmasından sonra Türk matbaası gelişmeye başlamıştır. Türk matbaasının asıl büyük hamlesi ise gazeteyle olmuştur. Gazete halkın anlayabileceği bir dile vatan, millet, insanlık, hak, adalet, hürriyet gibi kavramların geniş kitleler ulaşmasını sağlamıştır. Roman ve tiyatro eselerinin tefrika edilmesini sağlanmasını, toplumsal konuların edebi türlere girmesini sağlaması gazeteciliğin önemini arttırmıştır.

 

              Tanzimat Döneminde Çıkarılan Gazeteler

 

  • 1831 – Takvim-i Vakayi (İlk resmi gazete) Olayların Takvimi – 2.Mahmut zamanında çıkartıldı.
  • 1840 – Ceride-i Havadis (İlk yarı resmi gazete) Olayların akışı – W. Churceill tarafından çıkartıldı.
  • 1860 – Tercüman-ı Ahval (İlk özel gazete – Tanzimat Edebiyatı’nın başlangıcı) Hallerin Tercümanı – Şinasi ve Agâh Efendi tarafında çıkartıldı.
  • 1862 – Tasvir-i Efkâr 

Bu dönemde çıkartılan diğer gazeteler şunlardır.

  • Ali Suavi – Muhbir
  • Ziya Paşa ve Namık Kemal – Hürriyet 
  • Namık Kemal – İbret 
  • İlk mizah dergisi olan Diyojen= Teodor Kasap
  • Ahmet Mithat = Devir, Bedir, Tercüman-ı Hakikat
  • Namık Kemal = Hadika
  • Ahmet Mithat = Sıraç 
  • Namık Kemal ve Ziya Paşa = Vasiret
  •  Şemsettin Sami = Sabah 
  • Ahmet Mithat Efendi = Vakit 

 

Tanzimat Edebiyatı Öğretici Metinler

       Batılaşma Hareketini halka tanıtmada toplumun aydınlatılmasında, “gazete”nin yeri büyüktür. Bizde gazeteciliğin öncülüğünü Şinasi yüklenir. Gazetenin yazı hayatımıza kazandırdığı öğretici metin türlerinin başında makale gelir. Makale Tanzimat edebiyatında gerek siyasi, gerek düşünce, gerek edebi yazıların yanında geniş halk kitlelerini ilgilendiren sosyal sorunlarında duyucuya sunulmasında bir araç oldu.

 

Tanzimat Edebiyatı Öğretici Metinlerin Genel Özellikleri

      Tanzimat sanatçıları öğretici metinler aracılığıyla halka hitap etmek, geniş halk kitlelerine seslenerek Batının düşünce tarzını ve anlayışını yaymaya çalışmışlardır. Halka hitap edildiği için öğretici metinlerde yalın ve anlaşılır bir dil kullanmaya özen göstermişlerdir. Öğretici metinlerde dış dünyadaki sosyal ve siyasi gelişmelerle ülkemizin durumu karşılaştırılmış; ayrıca hürriyet, eşit, kanun, bilim ve teknik gibi kavramların ne olduğu nasıl kullanılacağı anlatılmıştır. Geniş okuyucuyu kitlesine edebiyat dünyamızdaki yenilikler, değişmeler yeni edebi türler tanıtılmıştır. Öğretici metinlerde ele alınan başka konu da edebiyatımızda eski zihniyetle, Tanzimat’la başlayan yeni zihniyetin karşılaştırılmasıdır.

 

Divan Edebiyatı Öğretici Metinleri İle Tanzimat Edebiyatı Öğretici Metinleri Farklılıkları

  • Divan Edebiyatında “tezkire, seyehatname, anı ve münşeat” gibi türler klasik bir yapı içinde (münacaat, methiye, dua gibi) verilirken Tanzimat edebiyatında Batı edebiyatından alınan makale, eleştiri gibi yepyeni türler kullanılmış, Klasik yapı ortadan kaldırılmıştır.
  • Divan edebiyatı öğretici metinlerinde belli konular işlenmiştir. (Din, tasavvuf, ahlak ve tarih gibi) Tanzimat dönemi metinlerinde ise adalet, millet, vatan, hürriyet, akıl, bilim, sanat gibi yepyeni kavramlar ele alınmıştır.
  • Divan edebiyatında söyleyiş güzelliği ön planda tutulmuş, Arapça-Farsça tamlamalarla ağır bir dil kullanılmış, söz sanatları ve secilerle yüklü uzun cümlelere yer verilmiştir.
  • Tanzimat edebiyatında ise konu önemsenmemiş, sanatlardan arınmış bir anlatım tercih edilmiş dil sadeleştirilmiştir.
  • Divan edebiyatında bakış açısı dünya görüşü ve değerlendirmelerde Doğu kültürünün etkisi ağırlık kazanırken Tanzimat edebiyatında Batılı anlayış esas alınmıştır.

 

Tanzimat Edebiyatında Makale 

        Makale edebiyatımıza Tanzimat döneminde gazeteyle birlikte girmiştir. Makale türünün doğması ve yaygınlaşması gazete sayesinde olmuştur.

        Türk edebiyatında ilk makale, Şinasi’nin Tercüman-ı Ahval mukaddimesidir. Bu makalede Şinasi gazetenin önemini yazı dilinin yeniden düzenlenmesi gerektiğini ve halkın anlayabileceği bir düzeyde olması gerektiğini vurgulamıştır.

        Namık Kemal 1876’da Tasvir-i Efkâr’da yayımladığı “ LİSAN-I OSMANÎ’NİN EDEBİYATI HAKKINDA MÜLEHAZATI ŞAMİL” adlı makalesinde edebiyatın gerçek sorunlarını ilk kez dile getirmiştir. Namık Kemal bu makalede yazı dilinin anlaşılır olması gerektiğini divan edebiyatının somut gerçekleri yansıtmadığı gibi konular üzerinde durmuştur.

       Ziya Paşa Hürriyet gazetesinde yayımlanan “Şiir ve İnşa” adlı makalesinde ulusal değerlerimizi yansıtan halk edebiyatının örnek alınması gerektiğini dile getirir ve yapıtların halkın anlayabileceği dille ortaya konması gerektiğini vurgular.

 

Yazı dilinin sadeleşmesi, toplumsallaşması

  • TERCÜMAN-I AHVAL = Şinasi 
  • LİSANÎ OSMANÎ’NİN EDEBİYAT HAKKINDA MÜLEHAZATI ŞAMİLDİR = Namık Kemal
  • ŞİİR VE İNŞA = Ziya Paşa 

                    

Tanzimat edebiyatında Eleştiri

Tanzimat yazarları arasında eski – yeni, doğu – Batı çatışması göze çarpar

Ziya Paşa = Harabat “ilk antoloji”

Ziya Paşa “Şiir ve İnşa” adlı makalesinde halk edebiyatını savunmuş, esas edebiyatın halk edebiyatı olduğunu söylemiştir. Ancak “Harabat” adlı makalesinde bu düşüncelerin aksini iddia ederek Halk edebiyatının bayağı sıradan bir edebiyat olarak görmüş: Divan edebiyatını yüceltmiştir.

 

  • Namık Kemal = Tahrib-i Harabat 
  •                       Takip
  • R. Mahmut Ekrem = Takdir-i Elhan (şiir üzerine yazılmış ders kitabı)
  •                              Kulak için kafiye ZEMZEME
  • Muallim Naci = Göz için kafiye DEMDEME

 

Tanzimat Edebiyatında Anı

  • Namık Kemal = Mogosa Hatıraları 
  • Ziya Paşa = Defter-i Amal 
  • Muallim Naci = Ömer’in Çocukluğu 
  • Akif Paşa = Tabsıra
  • Tanzimat Edebiyatında Gezi Yazısı
  • Ahmet Mithat Efendi = Avrupa’da Bir Cevelan, Sayyadane Bir Cevelan

 

Tanzimat Edebiyatında Mektup

 

  • Ahmet Mithat Efendi ve Muallim Naci = Muhaberat ve Muhaverat
  • Abdülhak Hamit Tarhan = Mektuplar 
  • Namık Kemal = Namık Kemal’in Hususi Mektupları

 

TANZİMAT DÖNEMİNDE DİL, TÜRKÇÜLÜK ÇALIŞMALARI

 

Şemsettin Sami: 

  • Türkçenin sadeleştirilmesi yolundaki çalışmalarıyla tanınır.
  • Orhun kitabelerini ve Kutadgu Bilig’i Türkçesine çevirendir.
  • Kamus-ı Türkî, Kamusü’l Alam, Kamus’ul Fransevi tanınmış sözlükleridir.
  • Kamusü’l Alam = İlk tarih ve coğrafya ansiklopedisi (6 cilt).

 

Ahmet Vefik Paşa: 

Türkçenin sadeleşmesi için mücadele etmiştir. Atasözlerinin derlendiği ilk kitap;

  • Ahmet Vefik Paşa: Müntehabat-ı Durüb-ı Emsal – 1853
  • Daha sonra Şinasi: Durüb-ı Emsal-i Osmaniye – 1863

 

Ahmet Cevdet Paşa 

Dil ve edebiyat alanında eserleri vardır. Kavaid-ı Osmaniye (Osmanlıca kurallar)

                                                                Belogat-ı Osmaniye (Edebi bilgiler)

Ali Suvai’nin Türkçülük düşüncelerini içeren eseri HİVE.

 

 

1. Şinasi‘nin Tercümanı-ı Ahval’den ayrıldıktan sonra çıkardığı gazetedir     Tasvir-i Efkâr

2. Adını II. Mahmut’un koyduğu ilk resmi gazetedir. Takvim-i Vakayi

3. Tanzimat Edebiyatının başlangıcı olan ilk özel gazetedir. Tercüman-ı Ahval

4. İngiliz William Churcil tarafından çıkarılan yarı resmi gazetedir. Ceride-i Havadis

5 1872’de Çıkarılan gazetenin en önemli özelliği tercümelere yer vermesi ve ilk fotoğraflı gazete olmasıdır. Musavver

6. 1866’da Ali Suvai’nin çıkardığı gazetedir. Muhbir

7. 1868’de Londra’da Ziya Paşa ve Namık Kemal tarafından çıkarılan gazetedir.Hürriyet

8. 1878’de Ahmet Mithat tarafından çıkarılan gazetede yazarın birçok romanı yayımlanmıştır.Tercüman-ı hakikat

9. Mehmet Arif Bey tarafından çıkarılan ilk resimli gazetedir. Sabah

 

Klasizm Akımı

  • Klasizm akımına bağlı sanatçılar eski yunan ve Latin edebiyatını örnek almışlardır. Eserlerde akıl ve sağduyu önemsenir, akla bağlı olarak erdem ve ahlak kurallarına dikkat edilir.
  •  İşlenen konunun gerçek olup olmamasından daha çok gerçeğe benzer olması ilkesi vardır.
  • İnsan, hangi çağda hangi toplumda yaşarsa yaşasın, hiç değişmeyen yönleriyle, evrensel özellikleriyle anlatmıştır.
  • Ancak aklını ve iradesini kullanabilen olgun, seçkin bir insanın esere konu olabileceğini savunmuşlardır. Çocuklar, deliler ve halktan kişileri ele almazlar.
  • Sadece insanın iç doğasını önemsedikleri için doğal ve sosyal çevreyi, fiziki görünüşü, giyim ve dekor unsurlarını ihmal etmişlerdir.
  • Konuya değil işlenişe önem verirler, bu yüzden aynı konu başka başka yazarlar tarafından işlenmiştir.
  • Sanatçılar eselerinde kendi kişiliklerini gizlemişler, yapıtlarının biçimsel yönden kusursuz olmasına önem vermişlerdir.

 

Batı Edebiyatında Temsilcileri                             Türk Edebiyatında Temsilcileri

 

Mollerie                                                                                  Şinasi

A

Comeile

A

Rocine

Ca Bruyere

A

Madam de Lo Fefoyette

Boileou

 

 

NAMIK KEMAL

  • Vatan şairi olarak tanınır
  • Romantizm akımının etkisinde kalmıştır
  • Vatan, Millet, Esaret gibi konuları işlemiştir
  • Şiirlerinde aruz ölçüsünü kullanmakla birlikte hece ölçüsünü de denemiştir

Şiir                                             Eleştiri                                Makale

Vovoyle, Vatan mersiyesi                  Tahrib-i Harabat              Lisan-ı Osmanî’nin Edebiyatı

Hürriyet Kasidesi                                Takip                      Hakkında Mülehazatı Şamildir

 

Gazete                                                Anı                                Roman 

İbret (1870)                                   Mogosa Hatıraları                İntibah (İlk edebi roman)

Hürriyet (Ziya Paşa ile) (1868)                                                Cezmi (ilk tarihi roman)

 

Tiyatro                                                                   Tarihle ilgili

Vatan Yahut Silistre, Akif Bey, Kara Bela                            Renan Müdafanamesi 

Zavallı Çocuk, Gülnihal, Celalettin Harzemşah                      Kaniye Kalesi  

 

ZİYA PAŞA

 

  • Edebiyatta Terkib-i Bent ve Terci-i Bent şairi olarak tanınır
  • Doğu yönü ile yetiştirilip, Batıya yön çevirmiştir
  • Hece ölçüsüyle yazdığı birkaç eser dışında tamamıyla divan edebiyatına bağlı kalmıştır
  • Terkib-i Bent ve Terci-i Bentlerinde vecizeleşmiş sözler kullanmıştır

 

Eleştiri: (Divan edebiyatını över)

Harabat: İlk antoloji

Zafername: Hiciv

Emile, Endülüs Engizisyon Tarihi: Çeviri Rüya                                                                                   

Veraset Mektupları: Düz yazı

Rüya: İlk Röportaj 

Eşar-ı Ziya: Külliyat-ı Ziya: Şiir

Şiir ve İnşa: Makale (Halk edebiyatını över)

 

AHMET VEFİK PAŞA

• Klasizm akımından etkilenmiştir

• Türkçülük akımının hazırlayıcı ve öncülerindendir

• İlk tiyatro binasını kurmuştur

• Tanzimat edebiyatının her iki döneminde de yer alır 

• Türk edebiyatında ilk uyarlama tiyatroları yapmıştır

• Dil ve tarih alanında da eserler vermiştir

• Anadolu Türkçesindeki sözcükleri ilk o toplamıştır

 

Eserleri

 Sözlük: Lehçe-i Osmanî

Tarih: Secere-i Türk, Fezleke-i Tarih-i Osmanî, Hükmet-i Tarih

Tiyatro: Don Civani, Dudu Kurları, Adamcıl, Azerya, Meraki, Yargoki Dandini, Zor Nikâh, Kocalar Mektebi, Kadınlar Mektebi, Tartüffe, Zoraki, Tabip

AHMET MİTHAT EFENDİ (Yazı Makinesi)

  • Tanzimat edebiyatının en popüler, en üretken yazarıdır.
  • Halk üzerinde en çok etkili olan sanatçıdır. Halka okuma alışkanlığını kazandırmada başarılı olmuştur. ”Sanat toplum içindir” anlayışını benimsemiştir.
  • Eseri ile toplum için “Hece-i Evet” (ilkokul hocası) olmuştur. Türk edebiyatında onun kadar eser veren olmadığından “yazı makinası” olarak tanınır.
  • Sade bir dil kullanmıştır.
  • Romanları teknik açıdan kusurludur. (olayın akışını kesip bilgi verme)
  • “Halk için roman” çığırını edebiyatımızda o açmıştır. Romantizm akımından etkilenmiştir.
  • Öykü ve romanlarında meddah tekniğini kullanmıştır.
  • Türk edebiyatındaki ilk öykü örneklerini vermiştir.
  • Gazetecilik yönü de vardır.
  • Servet-i Fünun yazarlarını eleştirerek onlara Dekadanlar / soysuzlaşmış adını takmıştır.
  • Evinde kurduğu küçük bir matbaada eserlerini basmıştır.
  • “Esrar-ı Cinayet” adlı romanı ilk polisiye roman sayılabilir.

Eserleri: 

Roman: Hasan Mellah, Hüseyin Fellah, Felatun Beyle Rakım Efendi, Paris'te bir Türk, Henüz on yedi yaşında, Dürdane Hanım, Jön Türk…

Hikâye: Kıssadan Hisse, Letaif-i Rivayet

Gezi: Avrupa’da Bir Cevelan

Tiyatro: Açıkbaş, Çerkez Özdenler

Gazete: Bedir, Devir, Tercüman-ı Hakikat

 

ŞEMSETTİN SAMİ

  • Türk dilini kendi özbenliğine dönmesi, sadeleşmesini bir dava olarak belirlemiştir.
  • Tükiye’de Orhun Abideleri ve Kutadgu Bilig üzerinde ilk çalışmalar olana aittir.
  • Türk dili ve kültürüne en büyük katkısı sözlük ve ansiklopedi çalışmasıdır.
  • En olgun eseri Komusu'l-Türkî’dir.(ilk Türkçe sözlük)
  • Zamanın en büyük dil bilginidir.

Eserleri:

Sözlük: Kamusul Alam, Kamus-ı Türkî, Kamus-ı Fransevi

Roman: Taaşşuk-ı Tal’at Fitnat (ilk yerli romanımız), Sefiller (V. Hugo’dan çevirme roman), Robenson

Tiyatro: Seyyid Yahya, Ahde Vela, Gave

Ansiklopedik Eserler: Esatir, Gök, Yer, İnsan, Kadınlar, Emsal Letaif, Müntehabat-ı Baki, Orhun Yazıtları, Kutadgu Bilig

 

 I. DÖNEM TANZİMAT EDEBİYATI GENEL ÖZELLİKLERİ 

1. Toplum için sanat anlayışı benimsenmiştir. Sanat, Toplumun Batılılaşma, yenileşmesi için bir araç olarak kullanılmıştır.

2. Eserlerin halkın anlayabileceği dilden yazılması amaçlanmıştır. Fakat bunda başarılı olunamamıştır. Tanzimat edebiyatı, divan edebiyatının tersine, seçkin kişiler için değil, halk için meydana getirilen bir edebiyat düşüncesiyle ortaya çıkmıştır.

3. Divan edebiyatının süslü-sanatlı düzyazısı yerine, belli bir düşünceyi, iletmeyi amaçlayan daha yalın, sanatsız yeni bir dille geliştirilmiştir; noktalama işaretlerini ilk kez Şinasi kullanmıştır.

4. Şiirde toplumsal konular işlenmiştir. Biçim bakımından Divan edebiyatına bağlılık sürmüş; gazel, kaside, murabba, terkib-i bend gibi nazım biçimleri kullanılmıştır. Unutma; bizim eski ama içerik yeni.

5. Tanzimat sanatçıları, Fransız edebiyatını örnek almışlar; önce klasizm ve sonra romantizm etkisinde kalmışlardır. Klasizm (Ahmet Vefik Paşa), Romantizm (Namık Kemal).

6. İlk örnekleri bu dönemde görülen roman, teknik yönden kusurludur. Romanda Batının yanlış anlaşılması, aile sarsıntıları, köle ticareti, görücü usulü evlilik gibi konular işlemiştir.

7. Tanzimat tiyatrosu, sahne dili, oyun ve tekniği açısından başarılıdır. Tiyatro toplum için bir okul gibi düşünülmüştür.

8. Tanzimat edebiyatı, Batı etkisindeki Türk Edebiyatı’nın ilk durağı olduğu için, Batı edebiyatı türlerinin ilk örnekleri makale, deneme, roman vb. bu dönemde verilmiştir.

9. Bu dönem sanatçıları, jön Türkler de denilen siyasi kişiliklerdir. Amaçları; Toplama yol göstermektedir.

10. Bu dönem edebiyatı bir “ilk” ler edebiyatıdır.

 

Tanzimat Edebiyatında İlkler

  • İlk yerli roman: Şemsettin Sami’nin “Taaşşuk-ı Tal’at ve Fitnat”
  • İlk çeviri roman: Y. Kamil Paşa’nın Fenelon’dan “Telemak”
  • İlk tarihi roman: Namık Kemal’den “Cezmi”
  • İlk edebi roman: Namık Kemal’den “İntibah”
  • İlk tarihi roman denemesi: Ahmet Mithat Efendi “Yeniçeriler”
  • İlk realist roman: Recaizade Mahmut Ekrem’in “Araba Sevdası”
  • İlk köy romanı: Nabizade Nazım’ın “Karabibik”
  • İlk psikolojik roman denemesi: Nabizade Nazım’ın “Zehra”
  • İlk köy şiiri: Muallim Naci’nin “Köylü Kızların Şarkısı”
  • İlk pastoral şiir: Abdülhak Hamit’in “Sahra”
  • Kafiyesiz şiirin ilk yazarı: A. Hamit Tarhan’dır. Şiiri “Validem”dir.
  • İlk yerli tiyatro eseri: Şinasi’nin “Şair Evlenmesi”
  • İlk uyarlama tiyatro eserinin yazarı: Ahmet Vefik Paşa
  • Aruz ölçüsüyle yazılan ilk tiyatro: A. Hamit Tarhan “Eşber”
  • Hece ölçüsüyle yazılan ilk tiyatro: A. Hamit Tarhan “Nesteren”
  • İlk resmi Türkçe gazete: Takvim-i Vakayi
  • İlk yarı resmi gazete: Ceride-i Havadis
  • İlk özel gazete: Tercüman-ı Ahval
  • İlk şiir çevirisi yapan yazar: Şinasi (Tecüme-i Manzume)
  • İlk makale: Şinasi’nin Tercüman-ı Ahval Mukaddimesi’dir.
  • Noktalama işaretlerini kullanan ilk yazar: Şinasi
  • İlk ontoloji: Ziya Paşa “Harabat”
  • İlk röportaj: Ziya Paşa “Rüya”
  • İlk edebi bilgiler kitabı: R. Mahmut Ekrem “Talim-i Edebiyat”
  • İlk atasözleri kitabı: Şinasi “Durub-ı Emsal-i Rivayat”
  • Batılı anlamda ilk hikâye: Samipaşazade Sezai “Küçük Şeyler”
  • Batılı anlamda ilk eleştiri yazarı: Namık Kemal’dir (Tahrib-i Harabat)

 

TANZİMAT DÖNEMİNDE ŞİİRİN GENEL ÖZELLİKLERİ

 

  • Batı kaynaklı birtakım biçim ve içerikler yaratmak isteyen Tanzimat edebiyatçıları, sürekli bir düşüş yaşayan divan edebiyatını hedef almışlardır. Divan şiirini donmuş, kalıplaşmış olmakla, dilin ağırlığıyla, abartılı ve sanatlı söyleyişle suçlamışlar, onu yok sayma, ortadan kaldırma çabasına girmişlerdir. Divan şiirine bu yolda ilk darbeyi Namık Kemal vurmuştur. (Lisanî Osmaninin Edebiyatı Hakkında Mülahazatı Şamildir)
  • Tanzimat sanatçıları içinde birde asıl büyük yeniliği Abdülhak Hamit Tarhan gerçekleştirmiştir.
  • Tanzimat edebiyatının ilk döneminde divan şiirinin geleneği sürmüş, şekil aynı kalmış, şiirin konusu değişmiş, şiire yeni konu ve kavramlar getirilmiştir.
  • Tanzimat şiiri, ilk dönemde sanatsal ve estetik yönden bir kaygı taşımamış, çoğunlukla yeni kavram ve düşünceleri, yaymada şiir bir araç olarak görülmüş, şiirde de faydacılık düşüncesi ön planda olmuştur. Ancak ikinci evrede şiirin sanatsal ve estetik yönüne de önem verilmiştir.
  • Tanzimat edebiyatının ilk döneminde Şinasi, şiirde dil ve üslup yönünden konuşma diline yaklaşmaya çalışmış ancak bu sadeleşme çabasıyla kendisiyle sınırlı kalmıştır. Namık Kemal, Ziya Paşa, Recaizade Mahmut Ekrem ve Abdülhak Hamit Tarhan’ın şiirleri konuşma dilinden bütünüyle uzak kalmıştır.
  • Tanzimat edebiyatının ikinci dönem şairlerinden Abdülhak Hamit Tarhan ve Recaizade Mahmut Ekrem de, toplumsal konuları bir yana bırakıp bireysel bir mistik ve metafizik konulara yönelmişlerdir.
  • Bunun dışında Namık Kemal başta olmak üzere diğer şairlerin şiirlerinde coşku ve lirizmin önemsendiği görümlü, bunlar da romantik şiirin ilkelerine bağlı kalmışlardır.
  • Tanzimat Dönemi’nin ilk şairlerinin, şiirinde “Toplum için sanat” anlayışına, ikinci dönem şairlerinin ise “Sanat için sanat” anlayışına bağlı kaldıkları görülmüştür.

 

TANZİMAT DÖNEMİ TÜRK ROMANLARININ GENEL ÖZELLİKLERİ

  • Tanzimat Dönemi Türk romanlarında, Fransız romancılığının etkisi açık bir biçimde görülür. 
  • Tanzimat dönemi romanlarında kahramanlar anneleri tarafından büyütülmüş, bir yanları eksik, karakter yapıları zayıf kişilerdir.
  • Tanzimat romanlarında mekân genel olarak İstanbul olur. Kahramanların çoğu da devlet dairelerinde çalışan memurlar ya da üst derecede yöneticilerdir. Bunlar dönemin Batılılaşma düşüncesi içindeki aydın tipleri temsil ederler. 
  • Tanzimat dönemi romanlarında çoğunlukla romantizm akımının etkisi görülür. Bu nedenle rastlantılara hayal ve duyguya geniş yer verilir; tipler de iyi-kötü biçiminde tek yönlü çizilir. Ancak Recaizade Mahmut Ekrem’le romana realist bir anlayış yerleşmeye başlamıştır. 
  • Kölelik, alafrangalaşma, mirasyedilik, züppelik, evlilik, geleneklerin eksik ve yanlış tarafları, idealizm, kadınların eğitimi, aşk siyasi anlayış, yozlaşma dönemin romanlarında genel olarak işlenen temalardır.

Romantizm (Coşumculuk)

  • Romantizm mutlaka krallığın yıprandığı, güçlü toplumsal dönüşümlerin yaşandığı koşullarda ortaya çıkan bir edebiyat akımıdır. 18. yy düşünürlerinden J.J. Rousseou, “romantik” sözcüğünü kullanan ilk kişidir. Romantizm, klasizmin sanatçıyı bunaltan kurallarından kurtarma amacı taşır.
  • Klasizme tepki olarak doğmuştur
  • Klasik edebiyatın bütün kural ve biçimleri yıkılmıştır
  • Duygu ve hayale önem verilmiştir
  • Yunan ve Latin edebiyatları yerine çağdaş edebiyatlar örnek alınmıştır
  • Konular günlük yaşamdan, ulusal efsanelerden ve ulusal tarihten alınmıştır
  • Sanatçılar eserlerinde kendi kişiliklerini gizlememişler, biçimsel kusursuzluk arayışını ikinci plana itmişlerdir
  • Toplumun her kesimini halktan insanları eserlerine almışlardır
  • Kişileri kendi çevrelerinde ele almışlar, eserlerde giyim, kuşam ve doğa tavsiyelerine yer vermişlerdir
  • Romantizmde tip tek yönlü ele alınmış, iyi-kötü, güzel-çirkin, ak-kara, tartışması çıkmıştır
  • Hayal ve duygu ön plana çıktığından lirik şiir bu dönemde yeniden gelişmeye başlamıştır

 

Temsilcileri

Puşkin, Alexandra Dumos, Shekspare, Goethe, Alfetto Musset, Lomortine, J.J. Rousseou, Victor Hugo, Schiller

Bilgi=Türk edebiyatında Namık Kemal, Abdülhak Hamit Tarhan, Ahmet Mithat Efendi romantizm akımında etkilenmiştir.

 

Realizm (Gerçekçilik)

  • Gerçeği olduğu gibi anlatma oylunu tutan bir edebiyat akımıdır. 19. yy ikinci yarısında Auguste Comte’un “Povitivizm” düşüncesinin etkisiyle gelişmiştir. Pozitif düşüncelerin edebiyat çevrelerini etkilemesi ve Gustave Flaubert’in “Madam Bovary” adlı romanı 1857 yılında yayımlamasıyla kesin bir varlık kazanmıştır. Realizm roman, hikâye ve tarih gibi nesir türlerinde etkili olmuş bir akımdır.
  • Realist eserlerde konuları betimlenen çevreler, yaratılan tip ve karakterler gerçeğe uygun olur. Okurda yaşanmış ya da yaşanabilir izlenimini bırakır. Olağandışı unsurlara ve rastlantılara yer verilmez.
  • Realist eserlerde yazarın gözlemleri ve gözleme dayalı olarak yaptığı betimlemeler ön plandadır.
  • Bu betimlemeler roman kişilerinin iç dünyalarını daha iyi anlatabilmek için kullanılır.
  • Kişiler günlük yaşamdan ve sıradan insanlar içinden seçilir.
  • Realist akıma bağlı sanatçılar gözlem yönteminin yanında bilimsel yöntemle elde edilen belgelere de başvurulur, gerektiğinde anket yöntemi de kullanılır. Elde ettiği malzemeleri eserlerinde yansız bir tutumla sergiler.
  • Yazar yapıtlarında aradan çekilir, kişiliğini gizler olaylar karşısında yansız bir tutum sergiler.
  • Realist eserlerde dil sağlam, üslup açık ve yalındır. Biçimsel yetkinliğe önem verilmiştir. Kötü bir biçimde güzel bir düşüncenin yansıtılmayacağına inanılmaktadır.
  • Realistler insan kişiliğinin oluşmasında doğal ve toplumsal çevrenin etkisine inanmışlar, eserlerinde geniş bir biçimde doğa ve töre tasvirleri yapmışlardır.

 

Temsilcileri

Gorki, Gogol, Gustave Flaubert, John Steinback, Stendal, Balzac, Hemingway, Çehov, Tolstoy, Dostoyevski, Daniel Defeo, Turgunuev

Bilgi = Türk edebiyatında R. Mahmut Ekrem, Sami Paşazade Sezai, Halit Ziya Uşaklıgil, realizmden etkilenen ilk sanatçılarımız olmuştur.

 

Naturalizm (Doğalcılık)

  • 19. yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkan natüralizm, edebiyata gözlemin yanında bilimsel deney yöntemini de getiren bir akım olmuştur.
  • Realizmin devamı niteliğindedir, akımın oluşmasında fizik, kimya, biyoloji gibi deneysel bilimlerdeki gelişmeler etkili olmuştur.
  • Hı Taine’nin “Determinizm”, Darwin’in “Evrim”, Mendel’in “Kalıtım” kavramları bu akımın oluşmasında önemli etkenler olmuştur.
  • Natüralistler, insan kişiliğinin oluşmasında doğal ve toplumsal çevrenin yanında soyaçekim faktörünün de etkili olduğunu düşünmüşler, insanın kendi iradesiyle yaptığını sandığı işlerin bile bu üç etkinin sonucu olduğunu savunmuşlardır.
  • Natüralist eserler, nesnel bir gözlem ve önyargısız bilimsel deney yöntemine dayanarak oluşturulmuştur.
  • Yaşam, olaylar ve insanlar, hiçbir ayrım yapmadan olanca gerçekliği ve çıplaklığıyla ele alınmış, değiştirilmeden esere yansıtılmıştır. Buna bağlı olarak natüralistler hayatın en çirkin ve iğrenç sahnelerini bile anlatmaktan çekinmemişlerdir.
  • Natüralist eserlerde, kişiler ait olduğu tabakaya göre konuşturulmuş, anlatımda doğallık önemsenmiştir.
  • Natüralist eserlerde çevre ve doğa tasvirine geniş yer verilmiştir.
  • Natüralizmde yazarlar iki türlü deney yöntemi kullanmışlardır. Birincisi “sürekli çevreleri değiştirmek” deneyi, ikincisi de çevreyi aynı tutup “koşulları sürekli değiştirmek” deneyi, insan davranışlarındaki değişiklikleri gözlemleyerek anlatmak.
  • Bu nedenle natüralistler hem bir deneyci hem de gözlemci olmuşlardır.
  • Natüralizm akımının kurucusu Fransız yazar Emile Zola’dır.
  • Temsilcileri
  • Emile Zola, Guy de Maupassant, Alphonse Davet, Henrik İbsen, 

 

Bilgi: Türk edebiyatında, Nabizade Nazım, Beşir Fuat, A. Mithat Efendi, Hüseyin Rahmi Gürpınar, Sebahattin Enis natüralizm akımında etkilenen başlıca sanatçılarımızdır.

 

ABDÜLHAK HAMİT TARHAN

  • Tanzimat Dönemi’nin Şair-i Azam ünvanlı en büyük şairidir.
  • Ölüm, fizik ötesi, ümit, isyan, aşk, vatan, millet, günlük yaşam ve feryat gibi temalarda epik-lirik-felsefi şiirler yazmıştır.
  • Şiirlerinde aruzu esas almakla birlikte heceyi de kullanmıştır.
  • Süslü ve sanatlı bir dili vardır.
  • Sanat için sanat anlayışına sahiptir.
  • Divan edebiyatı nazım biçimlerinde önemli değişiklikler yapmıştır. Eski kalıpları yıkarak yeni nazım biçimleri kullanmıştır.
  • Tiyatrolarını okunmak için yazmıştır.
  • Romantizmin etkisindedir.
  • Validem adlı şiir kitabında ilk defa uyaksız şiirler denemiştir.
  • Sahra adlı şiir türü eserinde ilk pastoral şiire yer vermiştir.
  • Roman ve hikâye türü eseri yoktur.
  • Eşber ve aruz ölçüsüyle yazılmış ilk oyun, Nesteren hece ölçüsüyle yazılmış ilk oyundur.
  • Tiyatrolarında kullandığı ağır dil oyunlarının sahnelenmesine engel olmuştur.
  • Eşi Fatma Hanım’ın ölümü üzerine unutulmaz Makber şiirini yazmıştır.
  • Şiir; Sahra, Makber, Ölü, Hocle, Balo’dan Bir Ses, Validem, Kürsi-i İstiğrak, Divanelik… 
  • Tiyatro; İçli Kız, Sabru Sebat, Duhter-i Hindu, Eşber, Nesteren, Fitnen, Maceray-ı Aşk

 

RECAİZADE MAHMUT EKREM (ÖĞRETMEN)

  • Muallim Naci ile eski-yeni çatışması çevresinde uzun süre tartışmalara girdi.
  • Yenilikçi gençlere yol gösteren
  • Servet-i Fünun Edebiyatı hazırlayıcısı olarak bilinir
  • Kulak için kafiye düşüncesini savunmuştur
  • Mekteb-i Mülkiye ve Mekteb-i Sultaniye’de görev yapmıştır
  • Roman: Araba Sevdası (İlk realist roman)
  • Oyun: Vuslat, Çok bilen Çok Yanılır, Afife Anjelik, Atola Yahut Süreksiz Sevinç
  • Deneme-İnceleme-Eleştiri: Talim-i Edebiyat (İlk edebi bilgiler kitabı) Takdir-i Elhan, Kudemadan Birkaç Şair
  • Hikâye: Saime, Muhsin Bey, Şemsa
  • Şiir: Name-i Seher, Yadigâr-ı Şebab, Zemzeme, Tefekkür, Nijad Ekrem (oğlunun ölümü üzerine), Nefrin

 

NABİZADE NAZIM

  • İlk denemesi 1880’de Vakit gazetesinde Ahmet Nazım’ın imzasıyla yayımlanan “Esaret”tir.
  • Şiirlerinde ölüm, tabiat, tanrı gibi konular işlenmiştir.
  • Gerçekçi edebiyatımızın öncülerindendir.
  • Karabibik adlı romanı ilk köy romanıdır.
  • Servet-i Fünun dergisinin ilk yazarlarındandır.
  • Zehra adlı romanı, ilk psikolojik roman denemesidir.
  • Natüralizm ve Realizm’den etkilenmiştir.
  • Edebiyata şiirle başlar daha sonra roman ve denemeleriyle tanınır.
  • Romantizmin izlerini taşıyan şiirler yazmıştır.
  • Roman: Karabibik, Zehra
  • Öykü: Yadigârlarım, Haspa, Bir Hatıra, Hala Güzel, Bahtiyar mıdırlar, Sevda, Zavallı KızŞiir: Heves Ettim, Mini Mini Yahut, Yine heves
  • Oyun: Hoşnişin (Manzum piyes)

 

ABDÜLHAK HAMİT TARHAN

  • Tanzimat Dönemi’nin Şair-i Azam ünvanlı en büyük şairidir.
  • Ölüm, fizik ötesi, ümit, isyan, aşk, vatan, millet, günlük yaşam ve feryat gibi temalarda epik-lirik-felsefi şiirler yazmıştır.
  • Şiirlerinde aruzu esas almakla birlikte heceyi de kullanmıştır.
  • Süslü ve sanatlı bir dili vardır.
  • Sanat için sanat anlayışına sahiptir.
  • Divan edebiyatı nazım biçimlerinde önemli değişiklikler yapmıştır. Eski kalıpları yıkarak yeni nazım biçimleri kullanmıştır.
  • Tiyatrolarını okunmak için yazmıştır.
  • Romantizmin etkisindedir.
  • Validem adlı şiir kitabında ilk defa uyaksız şiirler denemiştir.
  • Sahra adlı şiir türü eserinde ilk pastoral şiire yer vermiştir.
  • Roman ve hikâye türü eseri yoktur.
  • Eşber ve aruz ölçüsüyle yazılmış ilk oyun, Nesteren hece ölçüsüyle yazılmış ilk oyundur.
  • Tiyatrolarında kullandığı ağır dil oyunlarının sahnelenmesine engel olmuştur.
  • Eşi Fatma Hanım’ın ölümü üzerine unutulmaz Makber şiirini yazmıştır.
  • Şiir; Sahra, Makber, Ölü, Holce, Balo’dan Bir Ses, Validem, Kürsi-i İstiğrak, Divanelik… 
  • Tiyatro; İçli Kız, Sabru Sebat, Duhter-i Hindu, Eşber, Nesteren, Fitnen, Maceray-ı Aşk

 

MUALLİM NACİ

  • Şiirlerinde sade, yalın Türkçe kullanmıştır.
  • İlk edb. Nazım biçimlerinden faydalanmıştır.
  • Şiirlerinde yalnızlık, gurbet, doğa karamsarlık ve milli duygular işlenmiştir.
  • İlk köy şiirini yazmıştır. (Köylü Kızların Şarkısı)
  • Çocukluk anılarını anlatırken sade bir dil kullanmış ve en sade Tanzimat nesrini o yazmıştır.
  • Türk edebiyatında eski-yeni tartışmasında eski edebiyat taraftarlarının öncüsü olmuştur. (Geleneksel şiir anlayışının temsilcisidir)
  • Eski şiirin temsilcisi olarak tanınmasına rağmen Batılı şiir tarzında başarılı örnekler vermiştir.
  • Tanzimatçılarla aynı dönemde yaşamasına rağmen sanat anlayışı bakımında onlardan ayrılır.
  • Şiir: Terkib-i Bend-i, Muallim Naci, Ateşpare, Şerare, Fürüzan, Sümbüle 
  • Eleştiri: Muallim, Demdeme (1-2-3), Yazmış Bulundum, Lugat- Naci
  • Araştırma: Osmanlı Şairleri, Islahat-ı Edebiye, Esami
  • Mektup: Muhaberat ve Muhaverat, Şöyle Böyle, Mektuplarım
  • Oyun: Heder, Musa bin Ebül, Gazan Yahut Hamiyet

 

SAMİPAŞAZADE SEZAİ

  • Edebiyatımıza ilk küçük hikâyeyi getiren Tanzimat Edbiyatı Roman ve öykü yazarıdır.
  • Romanımızı realizme yönelten bir sanatçıdır.
  • Sanat için sanat anlayışını benimsemiştir.
  • Hikâyelerinde romanlarından daha güçlü bir teknik vardır.
  • Şiirlerinde romantizm, roman ve hikâyelerinde realizm etkisi görülür.
  • Roman: Sergüzeşt
  • Oyun: Şir (arslan)
  • Hikâye: Küçük Şeyler (Batılı anlamda ilk hikâyedir)
  • Sohbet- Eleştiri-Anı: Ruhumuzu-l Edeb, İclal

   

TANZİMAT DÖNEMİNDE TİYATRONUN GELİŞİMİ

  • Tanzimat’a kadar Karagöz, Orta oyunu ve Meddah gibi geleneksel tiyatroları bilen Türk seyircisi, Tanzimat’tan sonra tiyatro türünün Avrupai şekillerini tanımaya başlamıştır.
  • Tiyatro edebiyatımıza bir edebi tür olarak Tanzimat’la girmiş tiyatro edebiyatı da Şinasi ile başlamıştır.
  • Güllü Agop’un tiyatromuzun gelişmesinde ve sahne faaliyetlerinde önemli bir yeri vardır. Saraydan aldığı yetki ile tiyatrosunu bir okul haline getiren Agop, Ermeni sanatçıların yanında Türk aktörlerinin yetişmesinde de katkıda bulunmuştur.
  • Tanzimat dönemi tiyatrosunun gelişmesinde devlet adamlarımızın da önemli katkıları olmuştur. Bunlar içinde ilk sırayı Ahmet Vefik Paşa alır. Bursa valiliği sırasında bir tiyatro binası yaptırmış, tiyatroya önemli hizmetlerde bulunmuş tiyatro sanatının memleketimizde tanınmasına hizmet etmiştir. Moliere’den yaptığı çeviriler ve uyarlamalar ile de Türk seyircisinin Batılı tiyatroyu tanımasını ve sevmesini sağlamıştır.
  • 1884 yılında Ahmet Mithat’ın “Çerkez Özdenler” adlı oyuncunun, azınlıkları kışkırtacağı düşünülerek Gedikpaşa Tiyatrosu bir gecede yıktırılmıştır.

 

Tanzimat Dönemi

1.Dönem Sanat Anlayışları

Dönemin sanatçıları eserleri ile toplumu eğitmeyi düşünmüş, Batı kültürünü halka yaymada bir elçi rolü üstlenmiş, bu nedenle de ”Toplum için sanat” anlayışını benimsemiştir.

 

2. Dönem Sanat Anlayışları

İkinci dönem sanatçıları sanatsal ve estetik değerlerin önemi olduğunu düşünerek “sanat için sanat” anlayışıyla hareket etmiş, eserleriyle edebi bir zevk yaratmak istemişlerdir.

 

1. Dönem Dil Anlayışları

Birinci dönem sanatçıları, sanatı toplum hizmetinde kullandıkları için klasik edebiyatın ağır ve süslü dilini eleştirmiş; dilin sadeleştirilmesi gerektiğini her fırsatta dile getirmişlerdir. Bunu da bir ölçüde başarmışlar, ancak tüm eserlerde sade bir dil kullanamamışlardır. “Sadeleşme” dönemin makalelerine konu olmuştur.

 

2. Dönem Dil Anlayışları

İkinci dönem sanatçıları edebiyatta faydacılık anlayışını taşımaz. Eserlerin sanat değeri taşımasını önemserler. Birinci dönemdeki dilde sadeleşme çalışmalarını ileri taşımazlar. Birinci dönem sanatçılarından daha ağır bir dil kullanırlar. 

 

1. Dönem Şiirleri ve Şiir Anlayışları

Birinci dönem sanatçıları şiirin şekil özelliklerinde bir değişiklik yapmamışlardır. Divan şiiri biçimleri ve aruz ölçüsünün kullanımı sürmüştür. Şiirde konu bütünlüğü yaratarak şiirin konusunu tamamen değiştirmişlerdir. Vatan, hak, adalet… vb. konuları eski nazım biçimleri içinde işlemişlerdir. Şiirde estetik bir yapı oluşturma yerine, yeni düşünceleri şiir yoluyla anlatmayı tercih etmişlerdir. Dönemin sanatçılarından Şinasi şiirlerinde sade bir dil kullanarak Batılı düşünce ve çağdaşlaşmaya değinmiş, kuru ve öğretici şiirler yazmıştır. Namık Kemal ise şiirlerinde coşkulu ve romantik bir hava içinde adalet, hak, millet vb. konular işlenmiştir.

 

2. Dönem Şiirleri ve Şiir Anlayışları

İkinci dönem sanatçıları şiirlerinde gecele olarak bireysel duygulara yer vermişlerdir. Dönemin sanatçıları şiirde estetik bir zevk yaratmış, şiirin konusunu genişletmiştir. Ancak şairlerin bir kısmı eski şiiri savunurken bir kısmı yeni şiir anlayışından yana olmuştur. Divan edebiyatı nazım biçimlerinin yıkılması da ilk defa bu dönemde yapılmıştır. Dönemin sanatçıları şiir konusunda tam bir görüş içinde olamamışlardır. “Kafiye göz için mi kulak için mi? ” meselesiyle başlayan Muallim Naci ve Recaizade Mahmut Ekrem arasında eski-yeni tartışması olmuştur. Sonunda yeni şiir anlayışını savunanlar bu tartışmada üstün gelmişlerdir. Recaizade’nin çevresinde toplanan yenilikçi gençler Servet-i Fünun hareketini başlatmışlardır ve Recaizadeyi üstatları kabul etmişlerdir. 

 

1. Dönem Tiyatroları ve Tiyatro Anlayışları

Okur – yazar oranının düşük olduğu o dönemde, sanatçılar tiyatroyu bir eğlence ve eğitim aracı olarak görmüşleri tiyatronun işlevine eğilerek edebi bir kaygı duymamışlardır. Bu dönemde çokça yerli tiyatro örneği verildiği gibi Fransız edebiyatından çok sayıda çeviri ve uyarlamalar yapılmıştır. Tiyatroda oldukça sade bir dil kullanmışlardır. Namık Kemal ve Ahmet Mithat Efendi yerli örnekler kaleme olan, Ahmet Vefik Paşa Moliere’den çeviri ve uyarlamalar yapan Türk sanatçılarıdır. Birinci dönem sanatçılarından Şinasi ve Ahmet Mithat Efendi eserlerinde geleneksel Türk tiyatrosunun izlerini hissettirmişlerdir.

 

2. Dönem Tiyatroları ve Tiyatro Anlayışları 

İkinci dönem sanatçıları tiyatroyu roman ve şiir gibi edebi bir tür olarak değerlendirmiş, tiyatronun da bir sanat eseri gibi yazılması gerektiğini savunmuşlardır. Ayrıca bu dönemde Batı tiyatro Türk toplumuna iyice yerleşmiş sevilen bir tür haline gelmiştir. Sanatçıların tiyatroyu sevdirmek gibi bir kaygıları olmamıştır. Dönemin baskıcı tutumu yüzünden siyasi ve sosyal konulara fazla girilmemiş, bu tür konular dolaylı olarak işlenmiştir. Dönemin en ünlü tiyatro yazarı A. Hamit Tarhan olmuştur. Yirmi bir tiyatro eseri kaleme olan A. Hamit Tarhan’ın oyunları genel olarak romantik dram tarzındadır. Sanatçı tiyatrolarının bir kısmını nesir bir kısmını nazım bir kısmı da karışık olarak ele almışlardır. Tiyatro dili süslü ve ağırdır. Çoğu tiyatronun sahnelenmesi zordur. Bunların “okumak için tiyatro” anlayışı yarattıkları söylenir.

 

1. Dönem Hikâye ve Roman Anlayışları 

İlk yerli öykü, ilk yerli roman ilk edebi roman bu dönemde yazılmıştır. Fakat bunlar Hikâye ve roman tekniği yönünden zayıftır çünkü uzun ve gereksiz tasvirlere girilmiş, olayın akışına müdahale edilmiş, yazar olaylar karşısında yon tutmuştur. Hikâye ve romanda ağır bir dil kullanmayı tercih etmişler, tasvir bölümlerinde dili daha ağır ve sanatlı kullanmışlardır. Genellikle romantizm akımının etkisi ağır basmaktadır. Esir ticareti, kölelik, cariyelik, alafrangalık özentisi… Vb. konular işlenmiştir. 

 

2. Dönem Hikâye ve Roman Anlayışları

Batılı anlamda ilk küçük öykü, ilk realist roman, ilk köy romanı, ilk psikolojik roman denemesi örnekleri bu dönemde verilmiştir. Hikâye ve romanlar birinci dönem yazarlarında göre daha olgundur. Roman teknik yönden ve kurgu açısından kuvvetlenmiş, yazarın olaya müdahalesi azalmış, ayrıca tip ve karakterler gerçeğe daha uygun verilmiştir.

 

1. Dönem Gazete ve Öğretici Metinler 

Birinci dönem sanatçılarının en büyük çalışması özel gazete çıkarmaları ve buna bağlı olarak bazı öğretici metinleri Türk edebiyatına kazandırmalarıdır. Ayrıca divan edebiyatının nesir anlayışını ve üslubunu temelden yıkmaları da bir başka yenilikleri olmuştur. Gazete sayesinde Batılı düşünce tarzı ve medeniyeti daha çabuk yayılmış, geniş kitlelere ulaştırılmıştır. Birinci dönem çıkarılan gazetelerin bir başka işlevi de o dönemde yaratılan edebi eserleri tefrika yoluyla yayımlanmasıdır. Gazete yoluyla makale, eleştiri, deneme gibi öğretici yazı türleri edebiyatımıza girmiştir. Gazeteler sade bir dil kullanarak bugünkü yazı anlayışın da temellerini atmıştır. 

 

2. Dönem Gazete ve Öğretici Metinler 

Tanzimat edebiyatının birinci döneminde yayılan gazeteler, ikinci dönemin ilk zamanlarında da varlığına devam etmiştir. Yalnızca İstanbul'da değil, Trakya ve Balkan vilayetlerinde de özel gazeteler çıkmış gazetecilik epeyce gelişmiştir. Ancak 1877'den başlayarak dönemin siyasi koşulları gazeteleri etkilemiş gazetecilik bir duraklama dönemine girmiştir. Ancak bu dönemde sanat ve edebiyat içerikli dergiler çıkarılmaya başlanmıştır. Bu dergilerin sayısı giderek artmıştır.

                 

 Servet-i Fünün Sanatçıları ile Tanzimat Sanatçılarının Karşılaştırılması

Servet-i Fünün Sanatçıları

  • ''Sanat, sanat için '' görüşüyle eser vermişlerdir.
  • Gerçekten çok hayale önem vermiş, manevi değerleri ele almışlardır.
  • Eserlerinde Arapça-Farsça sözcük ve tamlamalar kullanmış dili ağırlaştırmışlardır.
  • Batı edebiyatını daha küçük yaşlarda, okudukları okullarda öğrenip daha nitelikli ve olgun    eserler yaratmışlardır.
  • Dönemin siyasi koşulları sanatçıların özgürce düşünmelerini ve eser yaratmalarını engellenmiştir. Toplumsal konulardan uzak, yoğun karamsarlık ve umutsuzluğun hâkim olduğu bir ortamda eser yaratmaya çalışmışlardır.

 

Tanzimat Dönemi Sanatçıları

  • ''Sanat toplum içindir.'' anlayışına bağlı kalmışlardır.
  • Tanzimat edebiyatı sanatçıları Batı kültürünü halka tanıtmak gibi bir görev üstlenmişlerdir.
  • Tanzimat sanatçıları halka yöneldiği için dilin sadeleştirilmesi gerektiğini düşünmüş, her fırsatta sade dili savunmuş fakat eserlerinde dili fazla sadeleştirememişlerdir.
  • Tanzimat Dönemi sanatçılarının Batı edebiyatı ile tanışmaları ileri yaşlarda gerçekleşmiş, bu nedenle Doğu-Batı kültürünü geçiş kuşağı olmuşlardır. Bocalamalar ve çelişkiler yaşanmış bu durum eserlerine de yansımıştır. 

         

SON EKLENENLER

Üye Girişi