Kullanıcı Oyu: 3 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

 

Cenap Şahabettin (1870 -1934)

Şiirde genel olarak müziğe değer veren Cenap’ın şiirlerinde tema “tabiat - kadın - aşk” üçgeni üzerine oturtulmuştur.

Cenap’ta tabiat, genellikle, bütün Servet-i Fünûn şiirinde olduğu gibi, hülya ve hisle örülmüş, tamamıyla sübjektif bk niteliktedir; bütün cazibesini hayal 9ucünün zengin renklerinden almıştır.

Onu en çok ilgilendiren; tabiat manzaraları ile geceler, mevsimler ve bunların içinde özellikle de sonbahardır. Cenap’ta, başkalarının hayatları ve acıları ile ilgilenen şiirler hemen hemen hiç yoktur.

Cenap’ın şiirle yakın ilgisi, 1908’e kadar sürer. Bu tarihten sonra, daha çok, nesirle uğraşmıştır. Cenap’ın mensur yazılarını, şekilce, “makale, sohbet, mektup, fıkra ve vecize” olarak ayırmak mümkünse de, konu bakımından bir sınıflama yapmaya imkân yoktur. “Hac Yolunda” ile devrinin en başarılı gezi yazılarını veren Cenap, bu türü, sonraları Suriye’den ve Avrupa’dan yazdığı notlarla devam ettirmiştir. “Hac Yolunda” daki mektuplar, bu çeşit yazıları da dil ve üslup bakımından yapmacıklı bir atmosfere sokmak için yapılan büyük bir çabalamadır.

Cenap, eski - yeni mücadelesi sırasında, Servet-i Fünûn’a yazdığı makalelerle, ilk değerli tenkit örneklerini vermiştir. Bunlar, gerçekten, zamanının en bilgili, en ciddi ve özlü eserleridir. Doğu’ya ve daha çok Batı’ya ait geniş edebiyat bilgisi ve kuvvetli zekâsının hamleleri ile Cenap, karşı tarafın sıradan bir polemik içeriği taşıyan saldırışları önünde, soğukkanlı, ağırbaşlı ve doyurucu bir tavırla konuşmuştur.

Asıl mesleği doktorluk olan Cenap Şahabettin, uzmanlık eğitimi için gittiği Fransa’da tıptan çok, şiirle ilgilenerek sembolizmi yakından takip etmiş ve bu akımdan etkilenmiştir. Bu anlayışta şiirler yazarken, değişik ritim ve hayaller yaratabilmek için dilin  olanaklarını zorlamıştır. Şiirde kelimeleri müzikal değerlere    göre seçerek kullanmıştır. “Sanat, sanat içindir.” anlayışına bağlı kalmıştır. Şiirlerinde, daha önce hiç duyulmamış Arapça Farsça kelime ve tamlamalar kullanmıştır. Duygu ve hayal yüklü tamlamalara yer vermiştir. Serbest müstezadı çok kullanmıştır. Nazmı, düz yazı ve müziğin toplamı olarak görmüştür. Aynı şiirde birden fazla aruz kalıbı kullanmıştır. Sanatı, sanat, hatta güzellik için yapmıştır. Bolca semboller kullanmış, tabiatla iç dünyanın kompozisyonunu çizmiştir. Şiirlerinde duygu, görgü, bilgi öğeleri ustalıkla birleşmiştir. Söz sanatlarıyla karışmış tamlamalar kurmuştur. Aruzu heceden üstün tutmuş, şiirde müzikalite aramıştır. Şiirlerinde toplumsal konulara değinmemiştir. Evrendeki her varlığı canlı gibi anlatma eğiliminde olmuştur. Düz yazılarında nükte ve düşünceye sıkı sıkıya bağlılık görülür. Makale, sohbet, gezi yazısı, özdeyiş ve piyesler yazmıştır. Şiirlerinde olduğu gibi, düz yazılarında da süslü anlatıma, nükteye, zekâ gösterişine, kelime oyunlarına, her türlü söz sanatına önem vermiştir.

Eserleri

Şiir: Tâmât (1887); Seçme Şiirleri (1934, ölümünden sonra); Bütün Şiirleri (1984, ölümünden sonra)

Tiyatro: Yalan (1911); Körebe (1917); Küçük Beyler

Düz yazı: Hac Yolunda (1909), Evrak-ı Eyyam (makaleler, 1915); Afak-ı Irak (1917); Avrupa Mektupları (1919); Nesr-i Harp, Nesr-i Sulh ve Tiryaki Sözleri (makaleler ve öz deyişler, 1918); Villiam Shakespeare (inceleme, 1931).

SON EKLENENLER

Üye Girişi