Kullanıcı Oyu: 4 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin değil
 

 Mensur Şiirin Özgün Hâli:

MEHTAP

Deniz karşıki sahilin kumları üstünde dalgın dalgın nefes alıyor, manzara mah­mur bir sükûn-ı tâm içinde tulû-ı kameri bekliyor, yavaş yavaş tekasüf eden zıll-ı arz Beykoz'un üstünden nebeân eden sabah nurlarına benzer billûrîn iltimâlarla gece­nin eşbâha verdiği kışr-ı muzlim-i lerzân üzerine bir sath-ı envâr çekiyor; deniz zî-bakî bir rükûd ile hâmûş, pür-hâb u sükûn; yalnız dalgalar, uzaklarda derin derin inle­yen dalgalar...

Birdenbire çehre-i kamer infilâk etti, pâk ve mahmur, semânın bütün nücûmu zerrin bir tebessümle titreştiler, suların üs­tünde pür-nûr handeler terennüme başladı, sevâhilin sükûn-ı mağmûmânesine bir vakar-ı melûl geldi; kamerin gittikçe beyazlaşan ziyası, gecenin gittikçe lâciverdleşen zulmeti içinde Yeniköy dubasının yeşil zi­yaları mâîleşiyor, Umur Yeri'ndeki kırmızı ziyalar sâkit birer nigâh-ı rica gibi bakıyor; kamerin ziyası o kadar donuk ki duman zannolunur, bir mehtap değil bir hâle...

Âh bana bu ketum mehtap dokunuyor, sırf nûr ve cevherden mehtaplar istiyorum; yahut yok, zulmetler olsun, hiçbir nigâh-ı ziyâ ile titrememiş bakir, saf zulmetler ol­sun; hiçbir enîn-i beşerle sızlamamış ezelî sükûnetler olsun; gideyim, enîn-i amalimi orada dinleyim, mürdezâd ümitlerimi ora­ya gömeyim.

Mehmet Rauf, Siyah İnciler

 

Günümüz Türkçesiyle:

MEHTAP

Deniz karşıki sahilin kumlan üstünde dalgın dalgın nefes alıyor, manzara uykulu bir sessizlik içinde ayın doğuşunu bekliyor, yavaş yavaş koyulaşan yeryüzünün gölgesi Beykoz'un üstünden fışkıran sabah nurla­rına benzer billur gibi parıltılarla gecenin cisimlere verdiği titrek karanlığın kabuğu üzerine ışıktan bir örtü çekiyor; deniz cıva gibi bir durgunlukla sessiz, uykulu ve ses­siz; yalnız dalgalar, uzaklarda derin derin inleyen dalgalar...

Birdenbire ayın yüzü açıldı, temiz (saf) ve uykulu, gökyüzünün bütün yıldız­ları sarı bir tebessümle titreşti, suların üs­tünde ışık dolu gülüşler şarkı söylemeye başladı, sahillerin gamlı sessizliğine bezgin bir ağırbaşlılık geldi; ayın gittikçe beyazla-şan ışığı, gecenin gittikçe lacivertleşen ka­ranlığı içinde Yeniköy dubasının yeşil ışık­ları mavileşiyor, Umur Yeri'ndeki kırmızı ışıklar suskun birer rica bakışı gibi bakıyor; ayın ışığı o kadar donuk ki duman zannedi­lir; bir mehtap değil, bir hale...

Âh bana bu ağzı sıkı mehtap dokunu­yor, sırf ışık ve cevherden mehtaplar istiyo­rum. Yahut yok, karanlıklar olsun, hiçbir ışıklı bakış ile titrememiş, el değmemiş, saf karanlıklar olsun; insanlığın inleyişi ile sız­lamamış ezelî sessizlikler olsun; gideyim, emellerimin inleyişlerini orada dinleyeyim, ölmüş ümitlerimi oraya gömeyim.

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi