Kullanıcı Oyu: 5 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin
 

ÂŞIK TARZI TÜRK HALK ŞİİRİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ

Türklerin Anadolu'ya gelmelerinden XVI. yüzyıla kadar geçen sürede yaşayan ozanların çok azını bi­lebiliyoruz. Kimi küçük şiirlerin yaratıcıları belli değildir. Şimdilik adını saptayabildiğimiz ilk saz şairi, Timur­'un 1386'da Kars'ı işgal edip yağmalamasını anlatan bir destan söyleyen Baykan (ya da Bikan)'dır. Bahşı adındaki bir ozanın Sultan Selim'in Mısır seferi hakkında söylemiş olduğu destandan kalan küçük bir parça ile birkaç türkü dışında âşık tarzının eski eserleri elimize geçmemiştir. Meâlî adlı klasik şairin, 1511'deki Şah Kulu olayını anlatan 8'li hece ölçüsü ve âşık tarzında 15 bentlik bir destanı bilinmektedir.

XVI.Yüzyıla gelindiğinde Anadolu, Rumeli ve Kuzey Afrika'nın orta kıyılarında saz şairliği gelene­ği sürdürülüyordu. Bu yüzyıldaki saz şairleri hakkında bilgimiz azdır. Anadolu ve Rumeli'de yaşayan şairler arasında Ahmetoğlu, Bahsi, Bahşıoğlu, Çırp anlı, Hayalî, Hızıroğlu, Kul Mehmet, Kul Pîrî, Ozan, Öksüz Dede, Surûrî ve Şükrî Mehmed; bu toprakların dışında ise Armutlu, Dalışman, Geda Muslî, Kul Çulha ve Oğuz Ali sayılabilir.

XVII. yüzyıl âşık tarzı halk şiirinin altın çağı olmuştur. Bu dönemin başlıca âşıkları şunlardır. Karacaoğlan, Âşık Ömer, Kayıkçı Kul Mustafa, Ercişli Emrah, Kâtibi, Bursalı Halil, Kuloğlu, Aşık, Âşık İbrahim, Aşık Nev"î, Aşık Yusuf, Benli Ali, Berber oğlu, Halil oğlu, Kâmilî, Kâtip Osman, Keşfi, Kırımı, Köroğlu, Kul Mehmet, Kul Süleyman, Mahmud oğlu, Öksüz Âşık, Sun’î, Şahinoğlu, Tasbaz Ali, Üsküdârî, Yazıcı; Azerî alanında Âşık Abdullah, Âşık Dostu, Sarı Âşık, Tufarganlı Âşık Abbas, Türab Dede...

XVIII. Yüzyılda, halk şiiri içinde divan (klasik) edebiyatı öğeleri ağırlık kazanmaya başlar. Karşılıklı etkileşim de denilebilecek bu durumun en olumsuz yönü halk şiirine çok sayıda Arapça-Farsça kökenli sözcüğün girmesidir. Bu yüzyılda, daha sonraki yüzyılları etkileyecek güçte saz şairi yetişmemiştir. Yüzyılın başlıca âşıkları şunlardır. Abdı, Agâh, Agâhı, Âşık Ahmed, Âşık Ali, Âşık Bağdadî, Âşık Derunî, Âşık Halil, Âşık Kâmil, Âşık Nigârî, Âşık Nuri, Âşık Ravzî, Âşık Sâdık, Âşık Said, Hocaoğlu, Hükmî, Kabasakal Mehmed, Kara Hamza, Kâtibi, Kıymetî, Kürşâdî, Levnî, Mağriboğlu, Mahtumî, Nakdî, Neşatî, Rıza Seferoğlu, Sırrî, Süleyman, Sermî, Talibî...

XIX. yüzyıl âşık tarzı Türk şiirinin ikinci yükseliş çağı olmuş, Dadaloğlu, Erzurumlu Emrah gibi büyük şairler yetişmiştir. Bu yüzyılın âşıkları kalıcı eserler bırakmayı başarabilmişlerdir. Osmanlı devle­tinin içinde bulunduğu koşullar âşıkları etkilemiş, halk şiirinde yeni konular ve biçimler ortaya çıkmıştır. Bu yüzyılın en önemli özelliklerinden biri de şairlerin aruzlu türlere ağırlık vermeleri ve klasik tarzda da şiirler söylemeleridir. "Âşık Kolu" denilen usta-çırak ilişkileri gelişmiş, âşıklar yeni şiirler söylemeleridir sanatçılar yetiştirmişlerdir.

XIX. yüzyılın başlıca saz şairleri şunlardır: Âşık Şem'i, Âşık Şenlik, Âşık Tahîrî, Bayburtlu Ce­lâli, Bayburtlu Zihnî, Ceyhûnî, Dadaloğlu, Deli Boran, Dertli, Erzurumlu Emrah, Gedâî, Hızrî, Kâmili, Kusîrî, Sümmânî, Tokatlı Nurî...

Değişen sosyal, siyasal ve ekonomik koşullar âşık tarzı şiirin de belli değişikliklere uğramasını ge­rektirmiştir. Önceki yüzyıllarda kahvelerde, salonlarda belli sayıdaki kişilere seslenen âşıklar artık elektro- sazlarla yurt içinde ve dışında on bin kişilik salonlarda çalıp söylemektedirler. Âşık şiiri, geleneksel özel­liklerini taşımakla birlikte bazı değişiklikler de görülmektedir. Önceki yüz yıllarda yazılan cönklerde "tür­kü", "koşma" gibi adlar altında anılan şiirler, konuya uygun adlarla anılmaya başlanmıştır.

Önceleri şiirlerini plaklara okuyan âşıklar, giderek seslerini kasetlerde duyurmaya çalışmışlar artık sık sık televizyonlarda da görünerek, eserlerine küpler çekerek çağın koşullarına ayak uydurmaya çalışmaktadırlar.

Cumhuriyetin ilk dönemlerinde Halkevlerinin çalışmaları, âşık geleneğine önemli katkılar sağla­mıştır. İlki Ahmet Kutsi Tecer'in çabalarıyla 1931'de Sivas'ta toplanan ve daha sonraki yıllarda Bay­burt (1938) ve yine Sivas'ta (1964) yapılan Âşıklar Bayramı/Şöleni günümüzde düzenli olarak Konya'­da yapılmaktadır. İstanbul Festivali içinde son yıllarda Gülhane Parkı'nda düzenlenen toplantılar da önemlidir. Ayrıca bazı âşıkları anmak için güzel birer sebep ile gerçekleştirilen toplantılar da bu alana katkıda bulunmaktadır: Şenlik (Çıldır), Emrah (Erciş), Sümmânî (Narman), Veysel, Pir Sultan Abdal (Sivas), Seyrânî (Develi), Ferâhî (Ceyhan) vb.

Halk edebiyatının sözlü geleneğinin etkisi ve yaygınlığı kısmen azalmakla birlikte halk sanatçıları tarafından devam ettirilmektedir.

Âşıklık geleneği XX. yüzyılda Âşık Veysel gibi büyük bir sanatçıyı yetiştirmiştir. Günümüz halk ozan­ları aşk, ayrılık, gurbet, ölüm, tasavvuf gibi geleneksel konuların yanında hak, adalet, özgürlük, bağımsızlık, demokrasi, cumhuriyet, Atatürk, eğitim, yabancı ülkelere işçi göçü gibi sosyal ve politik konuları da şiirlerin­de işlemektedirler. XX. yüzyıl halk edebiyatı şairleri arasında şu adlar sayılabilir: Ali İzzet Özkan, Âşık Ferâhî, Âşık Mehmet Yakıcı, Bayburtlu Hicranı, Davut Suları, Efkârı, Gufranı, Yorgansız Hakkı Ça­vuş, İhsan Ozanoğlu, Habib Karaaslan, İlhamı Demir, Posoflu Müdâmi, Zülâlî, Talibi Coşkun, Şemsi Yastıman, Âşık İhsanı, Murat Çobanoğlu, Şeref Taşlıova, Yaşar Reyhanı, Âşık Mahzunî...

 

Suat BATUR

Açıklamalı-Örnekli Türk Halk Edebiyatı

 

 

 

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi