Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

BAĞDATLI RUHİ HAYATI VE ESERLERİ

Asıl adı Osman'dır. Yakın dostu Ahdî, babasının Ayaş Paşa maiyetinde Bağdat'a yerleşen gönül­lü Türklerden olduğunu kaydeder. Ruhî, aynı adı taşıyan diğer şairlerden ayırt edilmek için "Bağdadî" diye anılır, öğrenimine dair kaynaklarda bilgi bulunmayan Ruhî, Osmanlı muhitine şiire ilgi gösterildiği inancıyla geldiğini, ancak burada umduğunu bulamadığını belirtir. Daha sonra ileri gelen devlet adam­larına yazdığı kasidelerle onların maiyetinde yer aldı ve savaşlara iştirak etti. Gösterdiği yararlık ve j kabiliyetten dolayı kendisine dirlik verildi.

Necef, Kerbelâ, Şam ve Erzurum'da bulunduğunu bildiğimiz şair, 1602-1604 arasında Şam kadı­lığında bulunan Azmîzâde Hâletî'nin himayesine girdi. Esrar Dede, onun Mevlevi olduğunu, bir süre Galata Mevlevîhanesi'nde kaldığını, Konya'ya Mevlânâ Türbesi'ni ziyaret ettiğini, Hicaz'a ve son olarak Şam'a gittiğini ve orada vefat ettiğini kaydeder.

Mevlânâ için yazdığı şiirlerden dolayı Mevlevi olduğu ileri sürülen Ruhînin Bektaşî ve Hurufî olduğu da id­dia edilir. Tasannudan uzak bir söyleyişle insan ruhunun yükselişi ve alçalışını gözlemlerine dayanarak anlatır. Zaman zaman kendi durumundan ve himaye edilmeyişinden şikâyet eder. Döneminin düzensizliklerini, sosyal yapıda baş gösteren aksaklıkları ustaca işlediği şiirlerinde sade bir anlatım ve yerli ifade ayırıcı özelliktir.

Ruhî’nin tek eseri Dîvân'ıdır. Hayli yazması bulunan eser, samimilik, sadelik ve lirik bir eda içeri­sinde okuyucunun kolayca, yorulmadan anlayabileceği bir karakter taşır. Bilhassa Fuzûlî'nin tesirinde kalan Ruhî, atasözleri ve halk deyimlerini işlerken Necâtî ve tasavvufî muhtevada Nesîmî etkilerini de taşır. Bağdatlı Ruhî, özellikle Divan ve Tanzimat şairleri tarafından tanzir edilen terkîb-bendiyle tanındı.

AHMET ATİLLÂ ŞENTÜRK, OSMANLI ŞİİRİ ANTOLOJİSİ, YAPI KREDİ YAYINLARI, İSTANBUL 1999, s. 477.

***

BAĞDATLI RUHÎ HAYATI ve ESERLERİ

?-1605

Ruhî, divan edebiyatında halk için ahlâkçı ve hicivci şiir yazanların önde gelenlerindendir. Acı hakikatleri ortaya koymuş, kimi dindar geçinen iki- yüzlülerin iç yüzlerini göstermiş; basitlerin kibirlerinden, çoğu zenginlerin bencil ve insafsız hâllerinden yalanmıştır.
Bu gördüklerini Türk töresi, beşerî hükümler ve gerçek İslâmlık açılarından, rind, cesur, teklifsiz diliyle eleştirmiştir. Nitekim zamanında yaşayan Türk halkının başlıca değer hükümleri de Rûhî'nin şiirlerinde dile gelmektedir.

Daha çok, rintlik, hiciv, tefekkür, öğüt beyitleri ile dolu olan Terkib-i Bend'de Ruhî, isyancı, hırçın, uzlaşmaz bir insan tabiatında görülmektedir. Bu hâl onu, Nâbî gibi yapıcı ve bağışlayıcı tabiatta olan yumuşak dilli toplumcu şairlerden ayırmaktadır.

Rûhî'nin belki Taşlıcalı Yahya vs. gibi sert mizaçlı asker şairlerden olması, İslâmî barışçılıktan ve tarikat müsamahasından ziyade Nesimî gibi tok sözlü bir melâmet yolunu izlemesi şiirlerinin böyle patlayıcı hicivler manzarası almasına sebep olmuştur. Ancak bu hâli ile Ruhî edebiyatımızda kendine göreliği üstün olan yeni, zinde bir sestir.

Bağdat'ta doğmuşsa da, aslı Anadolulu bir askerin oğludur. Bağdat'tan küçük yaşta yrıldığı için, şiirinde Azeri şivesi görülmez. Bütün Türkiye'yi gezmiş, Galata ve Konya Mevlevîhânelerinde bulunmuş, sonradan hacca gitmiş ve Şam (Dımışk) da ölmüştür. Terkib-i Bend bu şehirde yazılmıştır. Mevlevi tarikatine bağlı, rint, açık sözlü, usta bir şair olan Ruhî çok seyahat ettiğini ve sırf görmek, bilmek, sevmek için gezdiğini şu güzel beyitle anlatmıştır:

Devreylemedik yer komadık bir nice yıldır
Uyduk dil-i dîvâneye, dil uydu hevâya

Ancak, burada anlatılan seyahatin bazen mecburî olduğunu, Rûhî'nin bir derviş olarak değil, bir sipahi olarak ve kumandanları ile birlikte dolaştığını gösteren belgeler de vardır.
Rûhî'nin gazel ve kasidelerinde biraz sadelik, teklifsizlik dışında pek büyük bir kudret görülmez. 1000'e yakın şiirinde bazıları, devrinin tarihî şahsiyetlerini anlatmaktadır. Fakat yine Divân'ında bulunan Terkib-i Bendi Türk edebiyatındaki bu tür eserlerin en üstünü sayılmıştır. Tanzimat büyüklerinden Ziya Paşa bile meşhur Terkib-i Bend'inde, onu geçtiğini değil ancak ona "beraber" olduğunu söyleyip Öğünecek kadar şöylesine değer vermektedir:


Uğrarsa sabâ, mhın eğer semt-i Irak'a
Bağdad iline doğru dahi, azm ü hirâm et

Tahsînini arz eyleyip, evvelce, Ziyâ'nın
Bu beyti huzûrında oku hatm-ı kelâm et:

"Meydân-ı suhanda yoğ iken sen gibi bir er
Bir şâir-i Rûm oldu sana şimdi beraber."

AHMET KABAKLI, TÜRK EDEBİYATI TARİHİ, 2.CİLT

 

İLGİLİ İÇERİK

DİVAN EDEBİYATI ŞİİRLERİ

BAĞDATLI RUHİ ve ŞİİRLERİ

BAĞDATLI RUHİ HAYATI ve ESERLERİ

BAĞDATLI RUHİ-TERKİBEND AÇIKLAMALI


 

SON EKLENENLER

Üye Girişi