SU KASİDESİ ve GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİ
Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlara su
Kim bu denlü dutuşan odlara kılmaz çâre su
Âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem
Yâ muhît olmış gözümden günbed-i devvâra su
Zevk-ı tîğundan aceb yoh olsa gönlüm çâk çâk
Kim mürûr ilen bırağur rahneler dîvâra su
Vehm ilen söyler dil-i mecrûh peykânun sözin
İhtiyât ilen içer her kimde olsa yara su
Suya virsün bâğ-bân gül-zârı zahmet çekmesün
Bir gül açılmaz yüzün tek virse min gül-zâra su
Ohşadabilmez gubârını muharrir hattuna
Hâme tek bahmahdan inse gözlerine kara su
Ârızun yâdıyla nem-nâk olsa müjgânum n’ola
Zayi olmaz gül temennâsıyla virmek hâra su
Gam güni itme dil-i bîmârdan tîgun dirîğ
Hayrdur virmek karanu gicede bîmâra su
İste peykânın gönül hecrinde şevkum sâkin it
Susuzam bir kez bu sahrâda menüm-çün ara su
Men lebün müştâkıyam zühhâd kevser tâlibi
Nitekim meste mey içmek hoş gelür hûş-yâra su
Ravza-i kûyuna her dem durmayup eyler güzâr
Âşık olmış galibâ ol serv-i hoş-reftâra su
Su yolın ol kûydan toprağ olup dutsam gerek
Çün rakîbümdür dahı ol kûya koyman vara su
Dest-bûsı ârzûsıyla ger ölsem dostlar
Kûze eylen toprağum sunun anunla yâra su
Serv ser-keşlük kılur kumrî niyâzından meger
Dâmenin duta ayağına düşe yalvara su
İçmek ister bülbülün kanın meger bir reng ile
Gül budağınun mizâcına gire kurtara su
Tıynet-i pâkini rûşen kılmış ehl-i âleme
İktidâ kılmış târîk-i Ahmed-i Muhtâr’a su
Seyyid-i nev-i beşer deryâ-ı dürr-i ıstıfâ
Kim sepüpdür mucizâtı âteş-i eşrâra su
Kılmağ içün tâze gül-zârı nübüvvet revnakın
Mu’cizinden eylemiş izhâr seng-i hâra su
Mu’cizi bir bahr-ı bî-pâyân imiş âlemde kim
Yetmiş andan min min âteş-hâne-i küffara su
Hayret ilen barmağın dişler kim itse istimâ
Barmağından virdügin şiddet günü Ensâr’a su
Dostı ger zehr-i mâr içse olur âb-ı hayât
Hasmı su içse döner elbette zehr-i mâra su
Eylemiş her katreden min bahr-ı rahmet mevc-hîz
El sunup urgaç vuzû içün gül-i ruhsâra su
Hâk-i pâyine yetem dir ömrlerdür muttasıl
Başını daşdan daşa urup gezer âvâre su
Zerre zerre hâk-i dergâhına ister sala nûr
Dönmez ol dergâhdan ger olsa pâre pâre su
Zikr-i na’tün virdini dermân bilür ehl-i hatâ
Eyle kim def-i humâr içün içer mey-hâra su
Yâ Habîballah yâ Hayre’l beşer müştakunam
Eyle kim leb-teşneler yanup diler hemvâra su
Sensen ol bahr-ı kerâmet kim şeb-i Mi'râc’da
Şebnem-i feyzün yetürmiş sâbit ü seyyâra su
Çeşme-i hurşîdden her dem zülâl-i feyz iner
Hâcet olsa merkadün tecdîd iden mimâra su
Bîm-i dûzah nâr-ı gam salmış dil-i sûzânuma
Var ümîdüm ebr-i ihsânun sepe ol nâra su
Yümn-i na’tünden güher olmış Fuzûlî sözleri
Ebr-i nîsândan dönen tek lü’lü şeh-vâra su
Hâb-ı gafletden olan bîdâr olanda rûz-ı haşr
Eşk-i hasretden tökende dîde-i bîdâra su
Umduğum oldur ki rûz-ı haşr mahrûm olmayam
Çeşm-i vaslun vire men teşne-i dîdâra su
SU KASİDESİ
Birim Değeri: Beyit Nesib: 1;15 Girizgah: 16
Birim Sayısı: Otuz iki Methiye: 17-29 Fahriye: 30
Dua: 31-32
Birimlerde Anlatılanlar
1. "Ey göz! Gönlümdeki (=İçimdeki) ateşlere göz yaşı(m)dan su saçma ki bu kadar (çok) tutuşan ateşlere su fayda etmez".
2. "(Şu) dönen (gök) kubbe(nin) rengi su rengi (mi)dir, yoksa gözümden (akan) su(lar, gözyaşları) mı(şu) dönen (gök) kubbeyi kaplamıştır, bilemem (, bilemiyorum)".
3. "(Senin) kılıc(a banzeyen keskin bakışlarının zevkinden (benim) gönlüm parça parça olsa (buna) şaşılmaz. (Nitekim akar) su (da) gelip geçerken (=akarken, aka aka, zamanla) duvar(d)a (=yarlarda) yarıklar bırakır (=acar)", veya "(Nasıl akar) su gelip geçerken (=akarken, aka aka, zamanla) duvar(d)a (=yarlarda) yarıklar bırakırsa, (senin) kılıc(a benzeyen keskin bakışlarının zevkinden (da benim) gönlüm parça parça olur; buna da şaşılmaz."
4."Yarası olanın suyu ihtiyatla içmesi gibi, (benim) yaralı gönlüm (de, senin ok) temrenime benzeyen kirpiklerinin) sözünü korka korka söyler."
5. "Bahçıvan gül bahçesine sele versin (=su ile mahvetsin), (boşuna) yorulmasın; (çünkü) bin gül bahçesine su verse (de senin) yüzün gibi bir gül açılmaz."
6. "Hayatın (beyaz kâğıda) bakmaktan, kalem gibi, gözlerine kara su inse (=kör olsa, kör oluncaya kadar uğraşsa yine de) gubârî (yazı)sını, (senin) yüzündeki tüylere benzetemez."
7. "(senin) yanağının anılması (sebebi)yle kirpiklerim ıslansa ne olur (=buna şaşılır mı)? (Zira) gül elde etmek dileği ile dikene verilen su boşa gitmez."
8. "Gamlı gün(üm)de hasta gönlümden kılıç (gibi keskin olan bakış)ını esirgeme; (zira) karanlık gecede hastaya su vermek hayır(lı bir iş)dir".
9. "Gönül! (Onun ok) temreni (ne benzeyen kirpiklerini iste (ve onun) ayrılığında (yokluğunda duyduğum) hararetimi (=arzumu, özlemimi) yaşatır, söndür; susuzum, bu çölde bir defa (da) benim için su ara.
10. "Nasıl sarhoşa şarap içmek, aklı başında (=ayık) olana (da) su içmek hoş geliyorsa, ben (senin) dudağını özlüyorum, sofular da Kevser istiyor(lar)".
11. "Su, (senin) mahallenin bahçesine (doğru) her zaman (ve) durmaksızın akar (gider); galiba o hoş yürüyüşlü servi (yi andıran sevgili)ye âşık olmuş." Yahut "Su, galiba o hoş salınıştı sevgi(yi andıran boyu)na âşık olmuş (da bu yüzden) her zaman, durmaksızın (senin) cennete benzeyen mahallene akar durur."
12. "Toprak olup su yolunu o mahalden kesmeliyim (yahut: Sevgilinin bulunduğu yere gitmesini engellemek için set olup, toprak olup suyun yolunu tutmalıyım); çünkü su (benim) rakîbimdir, (onu) o yere (=oraya) varmaya bırakmam (-izin vermem, göz yummam)".
13. "(Ey) dostlar(ım)! Şayet (onun) eli(ni) öpme arzusuyla ölürsem, (öldükten sonra) toprağım(ı) testi (yahut bardak) yapın (ve) onunla sevgiliye su sunun."
14. "Servi kumrunun yalvarmasından (dolayı, yalvarmasına karşılık) dikbaşlılık ediyor (=onun yalvarmasına aldırmıyor, inat ediyor). (Onu) ancak suyun eteğini tutup ayağına düşmesi (-yalvarıp aracı olması dikbaşlılıktan) vazgeçirir." Yahut "Su servinin eteğini tutsun, ayağına düşsün, yalvar sın da serviyi dikbaşlılıktan kurtarsın."
(Cümlenin "meğer" le kuruluşu sebebiyle beytin günümüz Türkçesine daha uygun çevrilişi şöyle olmalıdır: "Su servinin eteğini tutup, ayağına düşüp yalvarmadıkça, servinin kumrunun yalvarışına karşı dikbaşlılığı sürecektir.)
15. "Gülfidanı (yahut gül ağacı) bir hile ile bülbülün kanını içmek istiyor; bunu ondan suyun gül dallarının damarlarına girmesi kurtarabilir, (yoksa bülbülün kanı dökülecektir).
16. "Su, Hz. Muhammed'in yoluna uymuş (ve bu hâli ile) dünya halkına temiz yaratılışını açıkça göstermiş(tir)".
17. "İnsanların efendisi, seçme inci denizi (olan Hz. Muhammed)'in mucizeleri kötülerin ateşine su serpmiştir (=kötülerin ateşini söndürmüştür)".
18. "Katı taş, peygamberlik gül bahçesinin parlaklığını tazelemek için (ve onun) mucizesinden (dolayı) su meydana çıkarmıştır.
19. "(Hz. Peygamber'in) mûciz(eler)i dünyada uçsuz bucaksız bir deniz (gibi) imiş ki ondan (^mucizelerden), ateşe tapan kâfirlerin binlerce mabedine su ulaşmış (ve onları söndürmüş)".
20. "Mihnet günü Ensâr parmağından su verdiğini (=su akıttığını) kim işitse hayret ile (^hayretinden, hayret ederek) parmağını ısırır.
21. "Dostu yılan zehri içse (bu zehir onun dostu için) bengisu olur. (Aksine) düşmanını da su içse (o su, düşmanına) elbette yılan zehrine döner."
22. "Abdest (almak) için el uzatıp gül (gibi olan) yanak(ların)a su vurunca (sıçrayan) her (bir su) damla(sın)dan bin(lerce) rahmet denizi dalgalanmış(tır)":
23. "Su, ayağının toprağına ulaşayım diye başını taştan taşa vurarak ömürler boyu, durmaksızın başıboş gezer".
24. "Su, onun eşiğinin toprağına zerrecikler hâlinde ışık salmak (=orayı aydınlatmak) ister. Eğer parça parça (da) olsa o eşikten dönmez".
25. "Sarhoş(lar) içkiden sonra gelen baş ağrısını gidermek için nasıl su içerlerse, günahkârlar) da (senin)na'tının zikrini dillerinde tekrarlamayı (dertlerine) derman bilimler)". Veya: "Sarhoş(lar)ın içkiden sonra gelen baş ağrısını gidermek için su içtikleri gibi, günahkâr(lar) da senin na'tının zikrini dillerinde tekrarlamayı (dertlerine) derman bilir(ler)".
26. "Ey Alah'ın sevgilisi! Ey insanların (en) hayırlısı! Susamışların (^susuzluktan dudağı kurumuşların) yanıp daima su dilekleri gibi (ben de ) seni özlüyorum."
27. "Sen o keramet denizinin ki mi'râc gecesinde feyzinin çiy(ler)i sabit yıldız(lar)a ve gezegen(ler)e su ulaştırmış." Veya: "sen, mi'râc gecesinde sabit yıldız (lar)a ve gezegen(ler)e feyz ulaştıran keramet denizisin".
28. "(Senin) kabrini (-türbeni) onaran mimara su lazım olsa, güneş çeşmesinden her an bol bol saf, tatlı ve güzel su iner (=akar)."
29. "Cehennem korkusu, yanık gönlüme gam ateşi salmış, (ama) o ateşe, (senin) ihsan bulutunun su serpeceğinden ümitliyim."
30. "Seni övmenin bereketinden (dolayı) Fuzûlî (nin alelade) sözleri, nisan bulutundan (düşüp) iri inciye dönen su (damlası) gibi (birer) inci olmuş(tur)".
31. 32. "Kıyamet günü olduğu zaman, gaflet uykusundan uyanan düşkün (yahut âşık) göz, (sana duyduğu) hasretten su (^hasret gözyaşı) döktüğü zaman, (o) mahşer günü, güzel yüzüne susamış olan bana vuslat çeşmenin su vereceğini, (beni) mahrum bırakmayacağını ummaktayım."
(Metin AKAR, Su Kasidesi Şerhi, Türkiye Diyanet Vakfı Yay., Ank. 2000.)