ŞARKI
Şarkı, Türk edebiyatında bestelenmek amacıyla yazılan millî bir nazım biçimi olup halk edebiyatındaki türkünün karşıtıdır.
Şekil yönünden murabba’a benzer. Çoğunlukla dön dizeli bendlerle yazılır Ancak beş veya altı dizeli bendlerden oluşan şarkılar da vardır. Şarkıda her bendin üçüncüsü dizesi miyân (orta) veya miyânhâne; sonda tekrarlanan dize ise nakarat adını alır. Miyân, daha çok şarkının en güzel ve en dokunaklı dizesi olup bestenin de en önemli bölümünü oluşturur. Nakarat ise her bendin sonunda tekrarlanan ve o bendin anlamı ile yakından ilgili olan dizedir.
Şarkının konusu genellikle aşk, sevgili, ayrılık, içki ve eğlencedir. Geniş halk kitlelerine seslendiği için dilinin yalın olmasına özen gösterilir. Bestelenmek üzere yazıldıkları için de bend sayıları az olur (2-5 bend). Diğer musammat şekillerinde olduğu gibi şair genellikle son beyitte mahlasını söyler. Kafiye düzeni ilk bent de değişik şekiller gösterir.
En yaygın şekil “aAaA”dır. (Büyük harfler nakaratı karşılar). İkinci ve sonraki bendler daima düz kafiye (bbba... vd. veya bbbA... vd.) biçiminde düzenlenirler. Şarkıda aruz ölçüsünün her kalıbı kullanıldığı hâlde, musikîye daha kolay uyum sağladığı için çok zaman iki uzun, iki kısa duraklarla devam eden mef’ûlü mefâîlü mefâîlü feûlün"kalıbı tercih edilmiştir
Şarkı adıyla yazılan ilk manzumeler XVII. yy. ’m sonlarında görülür. Daha önceki dönemlerde bestelenmek üzere yazılan mütekerrir murabbalar ise ilk bendlerinin kafiyelenişi yönünden kısmen şarkıdan ayrılır. Türk edebiyatında her bakımdan şarkı formuna uyan ilk şiirleri Nailî (öl. 1666) yazmıştır. Ancak Divan edebiyatının en güzel şarkıları Nedîm’in (öl. 1730) kaleminden çıkmıştır. Divânında yer alan 28 şarkının hepsi, daha kendi çağından itibaren bestelenmeye başlamış ve günümüze dek Türk sanat musikîsinin seçkin örnekleri arasında sayılmıştır. Nedîm’den sonra şarkı yazan bütün şairler onun şuhluğunu, coşkun söyleyişini ve yalın dilini örnek almışlardır. Ancak Nedîm, edebiyatımızın bütün zamanları içinde en büyük şarkı yazan olma unvanını daima korumuştur.
Divân edebiyatında en çok şarkıyı ise Enderunlu Vâsıf yazmıştır. Onun gazel, müseddes ve muhammes şekillerini de denediği 211 şarkı Gülşen-i Efkâr adını verdiği divânının en büyük bölümünü oluşturur.
(İskender Pala, Divan Edebiyatı,
Ötüken Yay., İstanbul, 1996.)