Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

SÖYLEDİĞİNİ YAPARDI

Kurtuluş savaşına başladığı sırada Atatürk’e dediler ki:

- Nasıl mümkün olur? Ordu yok!

Atatürk hemen cevap verdi:

- Yapılır!

- İyi ama bunun için para lazım... O da yok?

- Bulunur!

- Diyelim ki bulduk, düşmanlarımız hem büyük, hem de çok!

- Olsun, yenilir!

O, dediklerinin hepsini yaptı. Yapamayacağı şeyi asla vaat etmedi. Bir devlet şefinin kendisini millete sevdirebilmesi için belki ilk şart bu değil midir?

                                                                BULUNUR!

Kurtuluş savaşı henüz başlıyordu. Ordu yoktu ve her taraftan vatanın bağrına giren düşmanlara karşı ancak gönüllü çetelerle savaş yapılıyordu. Mebuslar arasında bile, dövüşü göze alan, fakat ümitsizlikten kurtulamayanlar vardı.

Bir gün büyük millet meclisinde vatanın kurtulması için neler yapılması lazım geldiği hakkında heyecanlı konuşmalar oluyordu. Mebuslardan biri, sözleri büyük vatan şairi Namık Kemal’in şu beyiti ile bitirdi: “Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?”

En büyük ve korkunç düşmanın ümitsizlik olduğunu pekiyi bilen Atatürk bu beyitin iki kelimesini değiştirerek, fakat veznini de bozmaksızın sert ve sarsılmayan bir sesle şu cevabı verdi:

“Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini, bulunur kurtaracak maderini!”

                                                       UMUTSUZLUK

  23 Nisan 1920... Ankara’da büyük millet meclisi açılmıştır. Memleketin her tarafından birçok milletvekili gelmiştir. Bu yeni meclise gelenlerin bir kısmı Ankara’da hiçbir şeyin olmadığını görünce, ümitsizliğe düşmüşlerdi. Bahsedilen ne Yeşilordu, ne hazine, ne yatacak otel, hiçbir şey vardı.

...Bazılarına bu dava çürük gelmiş olacak ki, memleketlerine dönmeye karar verdiler. Bunlar geri dönerlerse mecliste huzursuzluk olacağını anlayan Mustafa Kemal, kürsüye çıktı. O gün pek heyecanlıydı. Atatürk’ün hayatında belki de böyle canlı bir tablo doğmamıştı. Milletvekillerine hitaben şunları söyledi:

- İşittim ki, bazı arkadaşlar yoksulluğumuzu bahane ederek memleketlerine dönmek istiyorlarmış. Ben kimseyi zorla milli meclise davet etmedim. Herkes kararında özgürdür, bunlara başkaları da katılabilirler. Ben bu mukaddes davaya inanmış bir insan sıfatı ile buradan bir yere gitmemeye karar verdim. Hatta hepiniz gidebilirsiniz. Asker Mustafa Kemal mavzerini eline alır, fişeklerini göğsüne dizer, bir eline de bayrağını alır, bu şekilde Elmadağ’ına çıkar, orada tek kurşunum kalana kadar vatanı savunurum. Kurşunlarım bitince de bu aciz vücudumu bayrağıma sarar, düşman kurşunları ile yaralanır, temiz kanımı, mukaddes bayrağıma içire içire tek başıma can veririm. Ben buna and içtim!.. diye feryat edince, herkesi bir heyecan dalgası sardı. Hiç biri gözyaşlarını tutamıyordu. -

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi