Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

Bu Konuyu Facebook Profilinde Paylaş

 

ÇANAKKALE'DE BOŞUNA MI ÖLDÜLER!..

Bugünlerde Çanakkale Savaşı'nın yıldönümünü idrak ediyoruz; çocuklar, hatta gençler için hamasi sözler çok şey ifade edebilir; ama belli yaşa gelmiş aydınlar o savaşta ne olduğunu, niçin bu kadar yıl sonra anılmaya değer bulunduğunu bilmek isterler. Pek çok kanaat önderi; "Bunca evladımız öldü de ne oldu? Üç yıl sonra müttefikler İstanbul'a geldiler; bıraksaydık da üç yıl önce gelselerdi." diyorlar. Bu iddianın sahipleri Çanakkale Savaşı'nın sebep ve sonuçlarını anlamamalarına rağmen ahkâm kesmeye devam ediyorlar.

Aslında bir konu hakkında çok şey yazılması, anlaşılmasına yardımcı olur. Maalesef bizde ise bilhassa tarihi konularda yazılanlar olayı karmaşık, hatta içinden çıkılmaz duruma getirmektedir. Çünkü bizde kimse bildiği konuyu ele alıp incelemiyor; ne itibar getiriyor, ne para kazandırıyorsa, oraya yöneliyor. Söz gelimi karaciğer profesörü, tarihi bir konunun uzmanı olup toplumun karşısına çıkıyor. Tabii hürriyet var; isteyen istediğini yazabilir; fakat kamuoyunda ayıklama yeteneği cılızsa yanlışlar doğruların yerine geçebilir. Denebilir ki, tarihi bir konuda yanlış doğrunun yerine geçse ne olur? Bir insan yapmadığı bir şeyi yaptığını zannediyor, ömründe tavuk kesmediği halde kendisini yirmi kişinin katili olduğuna inandırıp polisten köşe bucak gizlenirse, o insanın ruh sağlığı bozuktur; yaptığı bir şeyi de hatırlamıyorsa, zihin özürlüdür; toplumlar da aynen bireyler gibidirler; biraz dikkatli göz bugünkü sıkıntılarımızın pek çoğunun kaynağını tarihin derinliklerinde görebilir.

Neden Çanakkale, Birinci Dünya Harbi'nin yoğunlaştığı en önemli bölgelerden biri haline geldi? İngiltere ve Fransa'nın Rusya ile ittifak yapmasının sebebi kalabalık ordusuydu. Savaş başladığı sıralarda, 1905 yılında Rusya'ya komünizmi getirmek için darbe yapmaya kalkan Lenin, başarılı olamamış, İsviçre'ye kaçmış, orada çalışmalarını sürdürüyordu. Almanya ile Osmanlı'nın gizli servisleri Lenin'le "Seni iktidara getireceğiz; fakat Rusya savaştan çekilecek" diye anlaştılar. Lenin, Alman marklarıyla Rusya'ya girerken, bütün Müslümanlar Osmanlı'nın rahat bir nefes alması için ölümüne komünizme destek verdiler; zira "Osmanlı'nın ayağına batacak diken bizim gözümüze batsın" cümlesi onlarda parola haline gelmişti. Almanların maddi imkânı, Müslümanların desteği Lenin'i iktidara taşıyordu. Rusya'nın savaştan çekilmesi İngiltere ve Fransa için felaket olurdu. İki noktadan Çar'ın imdadına yetişebilirlerdi; biri Baltık Denizi diğeri de Çanakkale Boğazı. Baltık'ta güçlü bir Alman donanması vardı; Balkan Savaşı'ndaki perişanlığımız da onlara ümit veriyordu. Bunun üzerine Churchill, Çanakkale cephesini açmak için Avam Kamarası'ndan yetki isterken özetle şunları söyledi: "Bir elimizi bağlasalar, diğer elimizle, yani Hindistan'dan gelecek kuvvetlerimizle Çanakkale'yi yedi günde geçeriz." Ümit vaad eden bu cümlelerle cephe açıldı, Amiral Carden'in kumandasındaki yenilmez donanma Çanakkale önlerine geldi. İlk mermileri 3 Kasım 1914 tarihinde öğleden sonra saat üç sularında Seddülbahir'e düşmeye başladı. 18 Mart 1915'e kadar deniz savaşları sürdü, 18 Mart'ta yaptıkları hücumda müttefikler donanmalarının üçte birini kaybettiler; üçte biri de kullanılmaz hale gelince kara hücumuna başvurmak zorunda kaldılar. Derhal ünlü Hamilton'un komutasında kara ordusu teşkil edildi; donanma da onun emrine verildi. Adaların talim için küçük oluşu, yeterli su bulunmaması yüzünden ordularını Mısır'ın İskenderiye şehrinde toplamaya başladılar. Hazırlanan orduları 24 Nisan'da sabaha karşı Kumkale, Seddülbahir, Arıburnu bölgelerine çıkarmaya başladılar. Anadolu yakasından top atışıyla yapılacak müdahaleyi önlemek için Kumkale'ye çıkan Fransızlar, bir gün sonra çekilmek zorunda kaldılar. Bu savaş Arıburnu cephesinde 18 Aralık 1915'e, Seddülbahir'de ise 9 Ocak 1916'ya kadar sürdü. Müttefikler yenilgiyi kabul ederek savaşa Filistin'de devam etmek üzere çekildiler. Son şehidimiz Siirtli Mülazım Zahid Efendi'dir.

Çanakkale'de kan gövdeyi götürdüğü günlerde, Enver Paşa'nın Bayezıd Meydanı'nda yaptığı konuşmada söylediği "Çanakkale'de ölüyoruz; fakat Rusya'yı Kızıl cehenneme gömeceğiz; oradan nur topu gibi bir Türk dünyası doğacaktır." cümlesi, bu konuda ahkâm kesenlere şunları düşündürmelidir: Rusya, komünizm ile iç kargaşaya sürüklenmeseydi Trabzon'a, Erzincan'a gelmiş Rusları kim durduracaktı? Rusya, Çarlık döneminde bir karış toprak kaybetmediği halde, niçin son yıllarda pek çok devlet ondan kopup bağımsız olabildi? Komünizm, insana sorumluluk veren değerleri alıp götürmeseydi Rusya dağılma sürecine girer miydi?

Ayrıca Çanakkale'ye hücum eden müttefiklerle, üç yıl sonra İstanbul'a gelenler bir miydi? Kolları, kanatları kırılıp güçlerini kaybetmemişler miydi? Onlar güçlü olsalardı, Milli Mücadele'de ana unsur olarak Yunanistan önümüze çıkar mıydı? Nerede bizim düzenli ordumuz İngilizleri, Fransızları yendi? Çanakkale Savaşı dün hükmünü icra etti; bugün ediyor, yarın da edecektir. Ne çare ki bunu kavrayacak idrak gerekli.

Mehmed Niyazi

Zaman Gazetesi-19 Mart 2012

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi